Hava tamamen kararmış, gündüz yerini geceye bırakmıştı. Baruh Efe oturduğu koltuktan kalkıp pencere kenarına gitti. Adamlar gideli bir saat olmuştu. Gitmiş olduklarını bilse de emin olmak için etrafa şöyle bir baktı.Adamların gittiğine emin olduğunda pencerenin perdesini kapatıp alt kata inen gizli kapağı açtı. Telefonunun fenerini açıp merdivenleri inmeye başladı.
"Gittiler çıkabilirsin" dedi merdivenleri dikkatli bir şekilde inerken.
Hiç ses gelmemesi kaşlarını çatmasına neden olduğunda adımlarını hızlandırdı. Merdivenler bittiğinde elinde ki telefonun ışığını küçük kilerde gezdirdi.
Gördükleri ile okkalı bir küfür savurup iki koca adımda yerde baygın yatan kızın yanına ilerledi. Kızın titreyişleri o kadar kuvvetliydi ki bir an yokluk krizinde olup olmadığını düşündü ama onu ilk gördüğü an aklına gelince bu düşünceden çabucak vazgeçti.
Kızın titreyen bedenini kolları arasına alıp merdivenlere yöneldi.
Yukarı çıktığında kucağında ki bedeni sobaya en yakın koltuğa bıraktı." Üzgünüm ama bunu yapmak zorundayım." Dedi kızın üzerindeki elbisenin eteklerinden tutup üzerinden çıkarmadan hemen önce. Islak ve kirli elbiseyi yere bırakıp atletine yöneldi.
Atletini de çıkarıp kenara koyduğunda odasına gitti. Ahşap dolaptan beyaz bir tişört çıkarıp tekrar kızın yanına geldi. Tişörtü kafasından geçirip iyice bacaklarına doğru çekti.
Bu gibi durumlarda ılık duş aldırmak iyi olsa da burada öyle bir imkanı yoktu.
Onun için kızı koltuğa boylu boyunca uzandırdı. Terden alnına yapışan turuncu saçlarını geriye doğru ittirdi.
Alnına değen parmakları küfür etmesine neden oldu. Kızın ateşi düşündüğünden daha yüksekti.Hızla yerinden kalkıp mutfağa gitti. Küçük bir kabın içine su doldurup içerisine sirke sıktı. Bezlerin olduğu bölümden en az kullandıklarını alıp hazırladığı suyun içine koydu.
Sudan çıkardığı bezleri hafif sıkıp baygın kızın eklem yerlerine ve alnına koydu. Tam bir saat bu işlemi uygulandığında kızın ateşi neredeyse tamamen düşmüştü. Duvarda asılı duran saat 11:5'i gösteriyordu.
Oturduğu koltuğu kızın yattığı koltuğun yakınına çekti. Solgun yüzde gezinen gözleri her bir ayrıntıyı inceliyordu. O adamın dediği gibi turuncu saçları vardı. İlk gördüğünde hiç bir ayrıntısına dikkat etmemişti. Şimdi ise detaylıca inceliyordu. Beyaz tenliydi. Hatta fazla beyaz. Yüzüne göre burnu biraz büyüktü ama kötü durmuyordu. Küçük dudakları ve yine küçük çenesi vardı. Bütün olarak bakıldığında güzeldi.
Yaşının kaç olduğunu bilmese bile yüzüne bakarak rahat 17 derdi.
Boyunun kısa olduğunu biliyordu. Büyük ihtimal bir 1.55 ile 1.60 arasında bir yerdeydi.