🌼ÖZEL BÖLÜM🌼

9.6K 459 15
                                    


                    🍂Özel Bölüm 🍂

Günler geçmiş, mevsimler değişmişti.
Yaz ayının sıcaklığı geride kalmış yine o mevsime dönmüşlerdi.

Kış.

Nil Liya önceden sevmediği bu mevsimi artık seviyordu. Çünkü bu mevsim ona dünyada ki en iyi adamı getirmişti.
Baruh Efe. Sevdiği adam. Elini şişkin karnının üzerine koydu. Yüzünde yer edinen gülümseme dışarıda ki öldürücü soğuğa rağmen insanın içini ısıtacak cinstendi.

"Babayı özledin değil mi?" Dedi. Oğlu ile konuşmayı seviyordu. " Bende özledim. Yanına gidelim mi?" Elini karnından çekip kocasının uyuduğu odaya gitti.

Sabahın erken saatleriydi. Güne hafif bir mide bulantısı ile başlamış ve ne kadar çabalasa da geri uyuyamamıştı.
Baruh Efe'yi de uyandırmamak  için salona geçmişti. Salonda iki saat yalnız başına oturduktan sonra sonuç olarak tekrar kocasının yanına dönmüştü.

Yatağın kendine ait olan tarafına sessizce uzanıp uyuyan adamı izlemeye başladı.
Saçları uzamıştı. İlk tanıştıkları günkü kadar olmasa da yine de bağlayabilecek kadar uzundu. Bir haftadır kesmediği sakalı kemikli yüzüne sert bir hava katmış olsa da Nil Liya Baruh Efe'nin ne kadar yumuşak kalpli olduğunu biliyordu.

Bir kaç ayda aldığı kilo onu biraz daha iri göstermişti ki Nil Liya bu aylarda tek başına kilo almadığı için mutluydu. Daha beş aylık hamile olmasına rağmen on beş kilo almıştı.
Kilosunu tabiki sorun etmiyordu neticede hamileydi ama yine de her kadın gibi zayıf olmayı seviyordu.

Elini kaldırıp uyuyan adamın yanağına koydu. Baş parmağı ile elmacık kemiğini okşarken, yüzünde tatlı bir tebessüm vardı.

"Baban çok yakışıklı değil mi?" Derken yine oğlu ile konuşmaya başlamıştı. Biri bu halini görse ona deli diyebilirdi ama bunu zerre umursamıyordu. Oğlu ile konuşmayı seviyordu.

" Annesi çok daha güzel."

Nil Liya Baruh Efe'nin hangi ara uyandığını bilmediği için bir kaç saniye sessiz kaldı. Snaiyenin yarısı kadar hareketsiz kalan parmağı tekrar elmacık kemiğini okşamaya başladığında, sevdiği adam da gözlerini usulca açmıştı.

" Ben mi uyandırdım?" Dedi Nil Liya suçlulukla. Onun gün içinde ne kadar yorulduğunu  ve dinlenmeye ihtiyacı olduğunu biliyordu. Hamile olan kendisiydi ama yorulan Baruh Efe'ydi. Çünkü Baruh Efe Nil Liya'ya hiç bir şey yaptırmıyor, tüm yükü tek başına omuzlanıyordu.
Nil Liya bu durumdan çokça şikayet etse de sonuç aynıydı.

" Eğer öyleyse kendini affettirmek için ne yapacaksın?"

Nil Liya bir süre düşünürmüş gibi yaptı. " Bir yol biliyorum ama emin değilim affeder misin?"

Ses tonun da çocukça bir heyecan taşıyordu. Baruh Efe ile böyle olmayı seviyordu. Onunla şakalaşabilmek, gülebilmek dünyada ki en sevdiği şeydi.

  " Sen bir dene belki affederim."

Nil Liya karnına dikkat ederek adama uzandı. Dudağını sakallı yanağına bastırıp bir kaç saniye bekledi. Tenine batan sakallar canını yakmak yerine memnunca iç çekmesine neden oldu.
Derince öpüp geri çekildi ama çok uzaklaşmadı.

" Affetin mi?"

Baruh Efe gözlerinin içine bakan kadına baktı. Sevdiği kadına baktı. Kalbinin teklediğini, içinin sıcacık olduğunu hissetti. Eğer mümkün olsaydı onu göğüs kafesinin içinde saklardi. Hatta direk kalbinde yer alan odalardan birine saklar anahtarı da kimsenin bulamayacağı bir yere atardı.

Güne Nil Liya ile başlamak ve günü Nil Liya ile bitirmek. Hayatta ki en büyük şansı buydu.
Onunla geçirdiği her bir gün için hatta her bir saniye için ne kadar şükür etse azdı.

" Affetmem için bunu bir kez daha yapmalısın." Dedi sevdiği kadının iki tarafa kıvrılan dudaklarına bakarken. Eğer onun gülüşünü çizebilseydi bu muhakkak dünyanın en güzel resmi olabilirdi.

Sevdiği kadın tekrar uzanıp yanağını öptüğünde göğsünde hissettiği baskı ile gözlerini kapattı. Ona duyduğu sevgi o kadar fazlaydı ki bedeni bu sevgiyi kaldıramıyordu.

" Oğlumuz nasıl?" Dedi sevdiği kadın uzaklaşırken. Gözleri kendini belli eden karnına gitti. Orada ikisinden bir parçanın olduğunu bilmek aklını kaybettirecek kadar sevinmesine neden olmuştu. Bu düşünce hala rüya gibiydi ama rüya değildi. Oradaydı. Elini uzatsa dokunabilirdi ki farkında olmadan eli havalandı.

' çok şükür' dedi içinden oldukça belirgin olan çıkıntıyı okşarken.

Bu hayatta fazla bir isteği yoktu. Hatta Nil Liya ile tanışana kadar hiç bir isteği yoktu. O dağ başında sessizce ölüp gitmeyi bekliyordu.
Bir kış mevsiminde ansızın çat kapı gelen bu kız, kışına güneş olmuş, ona hayatın aslında ne kadar güzel olduğunu göstermişti.
Aslında hayır...hayat güzel değildi. Güzel olan Nil Liya'ydı. Güzel olan Nil Liya ile geçirdiği hayattı. Güzel olan sevdiği kadınla ve oğlu ile geçirecek olduğu hayattı.

Kötü günleri geride bırakmış olsalar bile Baruh Efe biliyordu ki illa üzülecekleri zaman olacaktı. Yine de önemli olan bu kötü günleri beraber geçirebilmekti.

Nasıl ki her gecenin sonunda gün doğuyorsa her kötü şeyden sonra elbet bir güzel şey olacaktı.

KIŞ GÜNEŞİ  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin