❄️ÖZEL BÖLÜM 2❄️

5.7K 284 15
                                    

Nil Liya önünde duran manzaraya bakarken ne kadar şanlı birisi olduğunu düşünüyor, bu şansı için binlerce şükür ediyordu.

Baruh Efe Koralp Nil Liya'nın şansıydı.

Sevdiği adamı ve oğlunu izlerken, zaman hiç geçmesin istedi. Sonsuza kadar bu anda kalabilirdi.

Baruh Efe çift kişilik yatakta yatıyordu. Hafta sonu olduğu için işe gitmemişti ve kahvaltıdan sonra tekrar uyumuştu. İki yaşında ki oğlu ise babasının göğsüne boylu boyunca uzanmış huzurlu bir uyku çekiyordu.

Baruh Efe çok iyi bir insan olmasının yanında mükemmel bir koca ve mükemmel bir babaydı.
Evlilikleri boyunca illaki zorlanmışlar kavga etmişler belki de günlerce konuşmamışlardı. Nil Liya bazen Baruh Efe'den nefret bile etmiş ama nefret ederken bile deli gibi sevmişti.

Bu dünyada hiç kimseye güvenmediği kadar Baruh Efe' ye güveniyordu. Biliyordu ki sırtını bir kere ona yasladın mı bir daha düşmezdin.

Bir süre daha sevdiği adamı ve oğlunu izleyip akşam yemeği hazırlamak için odadan çıktı.

Akşam annesi ve annesinin bir yıl önce evlendiği Mustafa amca yemeğe gelecekti.
Nil Liya annesinin evleneceğini duyduğunda büyük bir şok yaşamıştı. Bir yandan üzülmüş bir yandan korkmuş bir yandan da annesi mutlu diye sevinmişti. Ama en yoğun duygusu korkuydu. Annesinin tekrar üzülmesini istemiyordu.

Neyse ki bu korkunun yersiz olduğunu çok geçmeden anlamıştı. Mustafa amca iyi biriydi. Annesinden dört yaş büyük uzun boylu yaşına göre güzel fiziği olan bir adamdı. Dış görünüş olarak iyi olmasının yanı sıra karakter olarakta iyiydi. Sevecen saygı dolu ve kibar bir adamdı.

Kendi babası gibi değildi. Baba kelimesi bile babası yüzünden derin bir yara olmuştu. Yıllardır görüşmediği babasının ne yaptığı hakkında ufacık bir fikri yoktu zira hiç merak etmemişti. Babasını sevdiği saygı duyduğu günler çok uzakta kalmıştı. Elinde olsa hafızasından bile siler atardı.

Nil Liya adamı tanıdıkça sevmişti ve annesi adına çok sevinmişti.

Akşam için hazırlık yapmaya başladığında bu zamana kadar yaşadığı her şeyi düşünmeye başladı. Kötü günler aklına geldiğinde artık eskisi kadar üzülmediğini fark etti.
İyi günler kötü günleri unutturmuştu. Baruh Efe yaşadığı tüm kötü anıların yerine iyi anıları koymuştu. 

Bir iki saat sonra hazırlık işi bittiğinde mutfaktan çıkmak üzereyken kucağında oğlu ile mutfağa giren Baruh Efe kocaman gülümsedi.

" Uyanmışsınız."

Kocasının uyku mahmuru yüzü her zaman olduğu gibi çok güzeldi.

" Çok bile uyumuşuz. Uyandırsaydın beni yardım ederdim."

Omuz silkip oğluna uzandı. Babasının kopyası olan oğlunu kucağına alırken sevdiği adamın yanağına da hafif bir öpücük kondurdu.

" Çok bir şey yapmadım zaten. Hem siz çok güzel uyuyordunuz kıyamadım."

Baruh Efe karısının güzel yüzüne bakıp derince iç çekti. Bu kadınla başı cidden beladaydı. Sanki karısı gün geçtikçe daha güzel oluyordu ve bu durum canını sıkıyordu.

" Olsun beni uyandır böyle şeyleri tek başına yapmak zorunda değilsin."

Karısı kafasını onaylar anlamda salladığında bunun tamamen geçiştirmece olduğunu biliyordu. Nil Liya hiç bir zaman uyuyan kocasını uyandırmazdı. Yapabildiği kadar şeyi yapar yapamadığını bırakır ve Baruh Efe uyandığında ondan yapmasını rica ederdi.

Baruh Efe bu duruma sinirlense de Nil Liya'yı üzmemek için bir şey demezdi ama ev işlerini tek başına yapmasını istemiyordu. Akşama kadar Alparslan ile uğraşıp ayriyetten birde ev işlerini tek başına üstlenmesi saçmaydı.

" Annem ne zaman gelecek?"

Nil Liya her zaman olduğu gibi Baruh Efe'nin annem lafı ile kalbinin sıcacık olduğunu hissetti.

" Bir saate gelirler. Çok kalmayacaklarmış zaten. Annemin bir arkadaşının yarın sabah düğünü varmış oraya yetişmeleri gerekiyormuş"

Baruh Efe uslu uslu duran oğlunun burnuna dokunup kaşlarını çattı.

" Neden? Bu akşam kalsınlar burada. Yarın ben götürürüm öyle akşam akşam yola dökülmelerine gerek yok."

" Sen konuş o zaman. Malum annem benden çok seni dinliyor."

Sesi sitem dolu olsa da aslında bu durumdan oldukça memnundu.

" Tamam yavrum ben konuşurum annemle. Şimdi oğlumuzu bana ver de sen biraz dinlen."

Nil Liya oğlunu bırakmak istemese de ağrıyan kolunu görmezden gelmeyip Baruh Efe'nin dediğini yaptı.
Oğlu henüz iki yaşında olmasına rağmen yaşıtlarına göre daha uzun ve daha ağırdı. Nil Liya oğlunu kucağına almayı seviyordu ama bu her geçen gün daha da zor oluyordu.

" İyice ağırlaşmış bu sıpa." Dedi Baruh eve sevgi dolu bir ses ile oğlunu kucağına alırken.

" Büyüyor." Dedi Nil Liya.

İlk doğduğu gün daha dün gibi aklındayken şimdi oğlu iki yaşına girmişti.
Zaman hiç geçmiyor gibi görünse de hızlı geçiyordu.

" Bir bakmışsın koca adam olmuş, babası gibi gönlünü birine vermiş anne bak bu gelinin deyip bir kız çıkartmış karşına."

Nil Liya bunun düşüncesi ile kocaman gülümseyip oğlunun yanağına sulu bir öpücük kondurdu.

"Umarım senin gibi iyi bir adam olur." Dedi. Oğlunun da babası gibi bir adam olmasını yürkten isterdi.

"O çok güzel bir adam olacak güzelim. Onu yetiştiren insan sen olacaksın."

Nil Liya aldığı iltifat ile gülümsedi.

"Tek başıma yetiştirmeyeceğim herhalde."
"Tabiki. Ben her zaman senin yanında olacağım. Oğlumuz ihtiyacı olan sevgiyi alacağı ve mükemmel bir anneye sahip olacağı için çok güzel bir adam olacak."

Nil Liya o anları düşünürken bile kalbinin mutluluktan pır pır ettiğini hissetti.

"Seni seviyorum." Dedi sevdiği adamın gözlerinin içine bakıp.

"Bende seni seviyorum yavrum." Dedi sevdiği adam ve Nil Liya bunu her duyduğunda olduğu gibi dünyanın en mutlu kadını oldu.

KIŞ GÜNEŞİ  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin