Baruh Efe;
Baruh Efe önünde duran manzaraya bakarken kalbinin her zaman olduğu gibi sıcacık olduğunu hissetti.
Nil Liya'ya, karısına ne zaman baksa; kalbinde sanki volkanlar patlıyor dışarı çıkan o kızgın lavlar tüm bedenini kaplıyor özellikle kalbini eritiyordu.
Zaman geçtikçe hissettiği bu duygunun azalacağını düşünmüştü ama geçirdikleri bu 23 yılda değişen tek şey görünüşüydü. Artık o küçük kız değildi.Kocaman bir kadındı. Babaanneydi. Ak düşen saçları bile güzelliğini bozmamış tam tersine güzelliğine güzellik katmıştı.
Artık 45 yaşında bir kadındı ama yine de çok güzeldi.
Elinde tuttuğu bardağı sehpanın üzerine bırakıp kucağında daha 8 aylık torununu tutan karısına yöneldi.
Nil Liya yanına gelen kocasına kocaman gülümseyip oturması için kenara kaydı.
" Çok tatlı değil mi?" Dedi bebeğin güzel yüzüne bakarken. Gerçek olamayacak kadar güzel görünüyordu.
" Öyle." Dedi Baruh Efe karısının gülen yüzüne bakarken. Çok tatlıydı."Alparslan ne zaman geliyor. Eşek herif yine çocuğu sana bırakıp gezmeye gittiler değil mi?"
Baruh Efe torunu ile vakit geçirmeyi seviyor olsa da oğluna kızmadan edemiyordu. Küçücük bebek anne babasına ihtiyaç duyardı ama oğlu ve gelini bunu pek umursamıyor gibiydi.
" Ben halimden memnunum." Dedi Nil Liya. Tamam oğluna bazen kızıyordu bu durum için ama torununa sonsuza kadar bakabilirdi.
" Leyla'm çok güzel." Dedi parmağının ucu ile hafifçe burnuna dokunurken.
Baruh Efe bu konu hakkında karısı ile tartışmak istemediği için kafasını iki yana sallayıp ayağa kalktı.
Nil Liya farkında olmasa bile bu yaptığı yanlıştı. O bebeğin babaannesinden çok babasına ve annesine ihtiyacı vardı. Üstelik Nil Liya artık orta yaşlı bir kadındı ve şimdi daha çabuk yoruluyordu. Sürekli bebeği kucağında tuttuğu için kollarının ağrıdığını biliyordu.Salondan çıkarken oğlu ile tekrar konuşması gerektiğini biliyordu. Kendine güvenmiyorsa çocuk yapmayacaktı.
Üst kata kızının yanına çıkarken söylenmeye devam etti. Ta ki kızının odasının önüne gelip kapıyı tıklatıncaya kadar.
" Gelebilirsin babacığım."
Kızının sesini duyması ile kapıyı aralayıp içeri girdi.
Karısından sonra bu dünya da en çok sevdiği insan kızıydı. Oğlunu da tabiki çok seviyordu ama kızı başkaydı. Karısının kopyasıydı.Beyaz teni kızılla turuncu arası saçları küçük burnu, küçük vücudu ile tamamen küçük Nil Liya'ydı. Bu durum onu hem çok mutlu ediyor hem çok korkutuyordu.
" Napıyorsun?" Dedi kızının yanına yatağa otururken.
" Kitap okuyorum."
Baruh Efe kızının elinde tuttuğu kitaba baktı. Romantik bir kitap olduğu dış kapağından bile belli iken sıkıntı ile iç çekti.
Kızı tam bir hayalperestti." Daha faydalı şeyler var Lina."
Küçük kızı omuz silkti.
" Ben bunları okumayı seviyorum diğerlerini okurken uykum geliyor."
" Beyninin tamamı boş bilgiler ile dolu tabiki uykun gelir. Faydalı şeyler artık bünyene ağır geliyor. Daha 18 yaşındasın ama annenden unutkansın."
Kızı omuz silkti. "Ben unutkan değilim annem fazla zeki."
Baruh Efe kızı ile laf yarıştıramayacağını bilecek kadar çok tartışmaya girmişti. Her seferinde tamam deyip susmak zorunda kalmıştı ve artık kızı ile tartışmamaya karar vermişti.
" Abin ile konuştun mu neredeymiş?"
" Yengem ile sinemaya gitmişler. İki saate gelirim dedi. Baba abimin üzerine çok gitme o daha çok genç hem annemde memnun Leyla ile vakit geçirmekten."
Baruh Efe bu konu hakkında çok şey söylemek istiyor olsa bile sustu.
Oğlu tabiki baba olmak için çok gençti ama bunu onlar seçmişti. Baruh Efe oğlu ile bu konu hakkında defalarca konuşmuş, evliliğin ve çocuğun önemini en ince ayrıntısına kadar anlatmıştı ama oğlu daha 19 yaşında evlenmek istediğini söyleyip evlenmişti.Ben büyüdüm kendi kararlarımı verebilirim demişti ve şimdi verdiği kararların getirdiği sonuçlara katlanmalıydı.
" Çok biliyorsunuz siz. Hepiniz birlik oldunuz ben yalnız kaldım." Dedi yalancı bir kızgınlıkla.
" Baba ben her zaman senden yanayım ama abimi de anlamalısın. Daha çok genç."
Baruh Efe bunu pek tabi biliyordu ama yine de karısının yorulmasını dayanamıyordu. Tamam karısı bu durumdan şikayetçi değildi ama bebekle uğraşmak onu ciddi anlamda yoruyordu.
" O zaman neden hemen çocuk yapmış paşa hazretleri?"
Sesi kinaye doluydu. Oğlunu canından çok seviyordu ama bu ona aynı zamanda sinir olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
Yaptığı sorumsuzluktu.
" Babacığım annemde abimi doğurduğu zaman daha küçüktü bunu unutma."
Baruh Efe istemsizce o zamanları düşündü. Nil Liya'nın ilk hamile olduğu zamanları. Gece aşarmelerini, küçük tatlı sinir krizlerini, fazla duygusal halini ve o zamanlar ne kadar tatlı bir kadın olduğunu.
Kendi yaşı büyük olsa bile evet Nil Liya o zamanlar daha küçüktü ama ikiside bir bebeğin sorumluluğunu almıştı. Çocuklarını kimsenin eline bırakmamış, her ince ayrıntısına kadar kendileri ilgilenmişlerdi." Ben bir şey demiyorum. Karımın yanına gidiyorum."
Kızı ile baş edemeyeceğini anladığında ve karısını özlediğinden kızının saçlarını karıştırıp ayağa kalktı.
Odadan çıkarken kızının oflayıp puflamlarını görmezden geldi.Alt kata karısının yanına gittiğinde karşılaştığı manzara tüm ömrüne bedeldi. Karısı kucağında tuttuğu torununa dünyanın en güzel gülücüklerini bahşederken böyle bir hayata sahip olduğu için bir kez daha yaratana şükür etti.
Bu benim basılan kitabım. Konusu romantik dram bu tarz kitap okumayı sevenlerin almasını tavsiye ederim beğeneceğinize eminim.
Almak isterseniz bana özelden veya instegram üzerinden yazabilirsiniz. Yardımcı olmaya çalışırım.