" Sen bu kızı baya baya seviyorsun yani öyle mi?"Arkadaşının sorusu ile kafasını onaylar anlamda sallayıp, bakışlarını çift kişilik koltukta oturan kıza çevirdi. Yüzünde içten bir gülümseme vardı. Baruh Efe bu gülümseme için her şeyi yapabileceğini düşündü.
" Ben birini sevemez miyim?"
Ses tonu sert olsa da yüzünde eğlenen bir ifade vardı. Alparslan'ın ciğerini bildiği için sözlerinde art niyet olmadığını biliyordu.
" Yok seversin de sevdiğin görülmedi."
Tekrar Nil Liya'ya baktı. Bunu istemsizce yapmıştı.
"Sende Şevval'le tanışana kadar kimseyi sevmemiştin ama Şevval'i görür görmez kapısında köpek olmuştun."
İkisininde yüzünde eski anıların canlanması ile oluşan gülümseme oluşmuş, ikisi de sevdiği kadınlara aşk ile bakmaya başlamıştı.
Baruh Efe gece yerini gündüze bırakıp, güneş tüm şehri etkisi altına aldığında Alparslan'ı aramış eşini de alarak buraya gelmesini istemişti.
Şevval'le pek muhatapları olmasa bile onun iyi birisi olduğunu biliyordu. Nil Liya'nın azda olsa kafasının dağılması için Şevval 'in arkadaşlığının iyi geleceğini düşünmüştü. Nitekim Nil Liya'nın saatlerdir gülen yüzü doğru düşündüğünü gösteriyordu." Valla köpek etmişti beni kapısında ama allem ettim kallem ettim evlilik cüzdanını verdim eline. Nil Liya ile da baya anlaştılar baksana bizi unuttular."
Baruh Efe zaten kıza baktığı için arkadaşını kafası ile onayladı. Evet anlamışlardı. İki arkadaş bir süre daha sohbet ettiler. Daha sonra Alparslan karısının yanına geçerken Baruh Efe'de Nil Liya'nın yanına oturmuştu.
Kolu hafifçe kızın koluna dokunuyordu. Kızın heyecanla soluk alıp vermesi gülmesine neden oldu.
Baruh Efe kocaman bedeninin içinde atan kalbinin Nil Liya ile dip dolu olduğunu hissediyordu. Hissetmekten de öte biliyordu. Duygularını inkar edecek biri değildi. Ne hissettiğini biliyordu.Ne zaman veya nasıl olmuştu bilmiyordu ama hemen yanında oturan kızı bir daha kimseyi sevemeyeceği kadar seviyordu.
Onu ilk gördüğü an geldi gözlerinin önüne. Minik bir kuş gibiydi. Korku ve soğuktan titriyor, herkese ürkek bakışlar atıyordu.
Şimdi ise o kızdan tamamen farklı birini görüyordu. Hala korkuyor olsa bile o korku seline kapılmıyor, kontrolü elinde tutuyordu. Babasının ve o şerefsizlerin karşısında dimdik durmuştu. Baruh Efe onunla gurur duyuyordu.
" E ne yiyelim. Pizza sipariş edelim mi?"
Bakışlarını arkadaşına çevirdi. Pek aç hissetmese bile kafasını onaylar anlamda bir kez sallayıp ayaklandı." Ben sipariş ederim." Dedi telefonunu bıraktığı sehpaya ilerlerken. Pizza yemeyeli uzun zaman olmuştu. Şehirde yaşadığı zamanlar neredeyse her gün pizza yerdi ama taşındıktan sonra yememişti. İtiraf etmek gerekirse tadını özlemişti.
İnternetten en yakın pizzacının numarasını bulup iki küçük iki büyük boy sipariş verdi.
Nil Liya sipariş veren adama göz ucu ile bakarken ona her baktığında hızlanan kalbi sinirlerini bozuyordu. Aylardır bu adamla yan yana kalmıştı ama hiç bir şekilde varlığına alışamamış, her seferinde ilk gez görüyormuş gibi hissediyordu.
Baruh Efe siparişi verdikten sonra tekrar eski yerine, Nil Liya'nın hemen yanına oturmuştu.
O saatten sonra dönen tüm muhabbetler havadan sudan olurken Baruh Efe sürekli kendini Nil Liya'yı izlerken buluyordu. Gülümsediğinde iki yana kıvrılan dolgun dudakları aklını başından alıyor koca bedeninin içinde duran küçük kalbini deli gibi çarptırıyordu.