39.BÖLÜM

124 11 23
                                    

"Taşlar... Sonsuzluğun içinde yaratıldı. Hepiniz biliyorsunuzdur. Dünyanın varoluşu bir patlama sonucu oluşuyor. O patlama sonucu sadece dünya değil, Sonsuzluk Taşları'da oluşuyor." dedi Wong. Daha sonrada ellerinin bir hareketiyle taşlar rengarenk bir şekilde sıralandı. Rengine göre.

" Sırasıyla Uzay, Güç, Zihin, Gerçeklik, Ruh ve sonuncuda Zaman taşı. Zaman Taşı' nun koruyucusu Strange. "dedi Wong.

" Bu taşların hepsine sahip olmak neye maal olur? "diye sordu Tony.

" Herşeyine maal olabilir. Bunlara sahip olmak kolay değil ama hepsine sahip olursan dünyanın hatta evrenin yarısını yok edebilirsin. "dedi Stephen.

" Peki kim bu taşları istiyor? "diye sordu Tony.

" Thanos! "dedi birden bire Bruce.

" Kim?! "Tony bu ismi daha önce hiç duymamıştı.

" Tüm taşları toplayıp evrenin yarısını yoketmek istiyor. Loki'yi öldürdü. Thor'un durumuyla alakalı hiçbir bilgim yok. "dedi Bruce korku dolu bir sesle.

" Loki'yi öldürdü mü?! "diye şaşkınlıkla sordu Tony.

" Evet. Öldürdü. "dedi Bruce.

" Pekala, Loki'yi öldürebiliyorsa bayağı güçlü olmalı. "dedi Tony.

"Ve Thanos hepimizi öldürmek için taşları toplamaya çalışıyor." dedi Wong.

"Ahh bu korkunç. Hikayesini merak ettim doğrusu." dedi Tony.

"Hikaye?" diye sordu şaşkınlık içinde Stephen.

"Yani herkesin bir hikayesi vardır. Bizim de var. Onun da olmalı." dedi Tony. Kendi dediğini şaşırmıştı.

"Tony ateşin mi var?" diye sordu Bruce.

"Hayır. Yok." dedi Tony.

"Hayır, yani senin böyle düşünmen normal değil." dedi Bruce. Arkadaşını tanıyordu. Tony asla başkasını bu kadar önemsemezdi.

"Değiştim." dedi Tony ve Bruce'a göz kırptı.

---------------------------------------------------------

"Cidden o kim?" diye sordu Evgeniye.

"Nereden bileyim ben?" diye sordu Steve. Streslenmişti.

"Niye bu jete biniyoruz? Wakanda o kadar uzak mı? Kral T'Challa niye o kadar uzaktan buralara geliyor?" diye soruları sıraladı Evgeniye.

"Lütfen kapa çeneni Evgeniye." dedi Steve. Sonrasında jetin dümenini tutup, yere doğru indirdi jeti. Yerde Natasha vardı. Jet yere indiğinde saçları havalanmıştı.

Evgeniye önde, Steve arkada jetten indiler.

"Selam."dedi Natasha gülümseyerek.

" Üstündeki ceket yeni mi Nat? "diye sordu Evgeniye.

" Ahh, kardeşimin. Bana hediye etti. "dedi Natasha işaret parmağıyla ceketi göstererek.

" Off kadınlar her şeyi nasıl... Bir dakika! Kardeşim derken?! "diye şaşkınca sordu Steve.

" Tony'nin nasıl bilmediğimiz bir kardeşi varsa, evet benim de var Steve. "dedi Natasha,aynı anda Evgeniye'ye göz kırparak.

" Pekala. Sam nerede? "diye sordu Steve şaşkınlığını atarak.

" Şimdi gelir. "dedi Natasha ve Sam koşarak yanlarına geldi. Kolunu Natasha'nın omzuna atarak soluklanmaya başladı.

"Nerede kaldın Sam?" diye sordu Natasha.

"Senin arkadaşla ilgileniyordum. Bir türlü kabul etmiyor." dedi Sam.

"Tamam. Bunu kurcalamayacağım. Hadi jete binelim." dedi Steve. Hep beraber jete bindiler.

"Neler yaptığını anlatsana Natasha." dedi Sam. Yaşadığından değil ama Natasha herşeyi en küçük ayrıntısına kadar Sam'e anlatmıştı.

"Aaa evet. Red Room'u batırdım. Aileme kavuştum. Ve diğerlerini görüceğim için çok mutluyum. Hey kardeşimi sizinle tanıştırıcam. Emin olun çok seviceksiniz." dedi Natasha.

"Tanışmayı çok isterim Natt!" diye heyecanla konuştu Evgeniye.

"Heyy tatlı kız." dedi Sam. Tanışmıştı.

"Adı ne?" diye sordu Steve.

"Yelena. Yelena Belova." dedi Natasha.

"İsmide güzel." dedi Evgeniye.

Son bir ay içinde ne yaptıklarını tam bir saat konuştular. Birden bire jetin bilgisayar kısmından bir ses geldi.

"Birisi bize bir mesaj yollamış." dedi Sam hızlıca. Daha sonra da mesajı yüksek sesle okumaya başladı.

"Steve içimde kötü bir his var. Bunu Tony'ye söylemek istemedim. Zaten başında bir sürü bela var. Biz az sonra Vision ile birlikte dışarı çıkcaz ama dediğim gibi içimde çok kötü bir his var. Sanki birşey olcakmış gibi. Lütfen Steve, yardım et.  ~Wanda"

O SIRADA WAKANDA'DA...

"Beyaz Kurt?" diye Bucky'ye seslendi T'Challa.

"Kral T'Challa?" dedi Bucky hafifçe kafasını eğerek. Sağ elinde bir çuval vardı. T'Challa, Bucky'nin köylülere yardım ettiğini buradan anladı.

"Gel benimle." dedi T'Challa ve önden yürümeye başladı. Bucky elindeki çuvalı bırakıp yavaşça arkasından yürüdü Kral'ın.

T'Challa bir kayalığın yanında durdu. Kötlüler yavaşça ve dikkatlice dikdörtgen şeklinde bir kutu taşıyordu ellerinde. Kral'ı gördükleri halde hızlarını hiç arttırmadılar. Bucky 'Herhalde çok önemli birşey taşıyorlar.' diye düşündü. Bir dakika sonra kutu kayalığın üstündeydi. T'Challa özenli bir şekilde kutuyu açtı. Kutunun içinde bir 'sol kol' vardı. Vibranium'dandı. Siyah ve sarı renkteydi. Bayağı havalı gözüküyordu. Bucky en sonunda kafasını T'Challa'ya çevirdi.

"Savaş ne zaman?" diye sordu sakinliğini bozmadan.

"Çok yakın." dedi T'Challa.

Lütfen Gitme... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin