13.BÖLÜM

255 20 20
                                    

Tony ve Bruce yukarı çıktıklarında Bucky gene suratsız bir şekilde Steve'e bakıyor. Steve'de Bucky'ye umutlu bir şekilde birşeyler anlatmaya çalışıyordu.

"Bucky bak cidden çok üzgünüm. Söylemem lazımdı. Biliyorum ama ben..." dedi Steve. Başka birşey diyemedi.

"Steve. Dinlemiyorum seni." dedi Bucky. Arkasını döndü. Duygusallığı tutmuştu gene. Loki bunu farketmişti ama konuşmalarını bölmek istemiyordu.

"Ciddiyim ben Bucky. Off dinlemiyorsun değil mi?" dedi Steve. Bucky'se bu sözden sonra kendini toplayarak Loki'nin yanına geçip oturdu. Steve kendi kafasına vurarak Tony'nin yanına geldi.

"Benimle barışmayacak değil mi?" diye sordu Steve Tony'ye doğru.

"Öyle gözküyor."dedi Tony.

" Ne yapıcam? "diye yavaşça sordu Steve. Aslında Bucky'le konuşmaktan başka çaresi yoktu. O da biliyordu ama yinede bunu yapmaya çalıştığında Bucky onu resmen elinin tersiyle itiyordu.

" Steve ben... Off. Bunun cevabı belli değil mi? "diye sordu Tony.

" Evet ama o izin vermiyor ki konuşayım. "dedi Steve.

Tony eliyle balkonu gösterdi. Steve'de onu kafasıyla onayladı.

Beraber balkona geçtiler. Karşı karşıya duran sandalyelere oturup dışarıyı izlemeye başladılar. İkiside düşünceliydi.

Steve hala Bucky'yi düşünüyordu. Onu nasıl barıştıracağını düşünüyordu. Eskiden hiç böyle olmamıştı. Çünkü Bucky Steve'i herşeyden koruyordu. Steve hasta olsa anlayacak ilk kişi Bucky'di ki, Steve sürekli hasta oluyordu.

Tony ise niye panik atak geçirdiğini düşünüyordu. Yani geçirmesinin sebebi ne olabilirdi? Belkide Steve geldiği içindi. Ahh saçmalıktı bu. Uzun yıllar sonra gördüğü birisi için panik atak geöiriyorsa, babası mezardan çıkıp gelse herhalde ölürdü. Belki reaktörde arıza olmuştu. Steve uyuyunca bakarım diye düşündü kendi kendine Tony ve Steve'e baktı.

Uzun yıllar sonra, 14 yıl sonra, tekrardan Steve'i görmek Tony'nin en mutlu olduğu şeydi. Yani sonuçta Steve gittiğinde hamileydi ve hiçkimse bebeğin düzgün birşekilde doğucağına inanmadı. Birtek Bucky'ydi inanan. Kendi acılarını bırakıp Tony'ye dikkat kesilmişti.

Bazenleri Tony'nin yatağının başında uyuyakalıyordu. Tony kabus gördüğü için sürekli sakinleştirmesi gerekiyordu. Çok bi uyuduğu yoktu ama Tony için herşeyi yapmıştı.

Tony'nin canı neyi aşerirse, bundan ilk önce Bucky'nin haberi oluyordu. Tony'nin neyse yardıma ihtiyacı olsa Bucky hemen koşuyordu. Tony bazenleri kocasının Bucky olduğunu dahi düşünmüştü.

"Steve sen iyimisin?" diye sordu Tony.
Steve yüzünü Tony'ye doğru çevirdi. Tony'nin kahverengi gözleri dışarıdan gelen güneş ışığının etkisi ile daha çok parlıyordu.

"Evet Tony. İyiyim." dedi Steve. Hala mavi irisler kahverengideydi.

"Tony!" diye bağırdı Clint üst kattan.

"Ne oldu Clint?" diye bağırdı Tony'de.

"Acil koş." dedi Clint.

"Herhalde birşey oldu. Ben bi gidipte bakayım." dedi Tony ve ayağa kalktı. Balkondan çıktığında Steve'de mutfağa geçip içecek almaya karar verdi.

>>>>>>>>>>>>>>>>>
"Ne oldu Clint?" diye sordu Tony. Clint'se cevap olarak telefonunu gösterdi.

"Telefonunda ne var Clint?" diye sordu Tony. Telefonu eline aldı esmer adam. Almasıyla şaşkın birşekilde bakması bir olmuştu.

"Bu Peter'mı?" diye sordu Tony şaşkınca.

>>>>>>>>>>>>>>>>>

Steve oturduğu sandalyeden kalkıp mutfak tezgahına doğru ilerledi. Tezgahın üzerinde temiz bardak olmadığını görünce bardak aramaya başladı.

Tam o sırada Bucky mutfağa girdi. Steve'in ne arasığını merak ederken Steve arkasını döndü.

"Bucky, bardaklar nerede?" diye sordu Steve aceleyle.

"2 ay oldu Steve. 2 ay. Nasıl bilmiyorsun ya? Neyse. Çık şuradan." dedi Bucky. Sarışın adam söz dinleyip geriye çekildi.

Bucky dolaplardan bir tanesinin kapısını açarak, iki bardak çıkardı. Daha sonra buz dolabına ilerleyip dolaptan sütü çıkardı.

"Süt içeceksin. Büyümen lazım." dedi Bucky kıkırdayarak.

"Dediğin gibi olsun." dedi Steve gülümseyerek.

"Salak." dedi Bucky ve bardaklarla beraber masaya geçti.

Lütfen Gitme... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin