-" Ben Ömer. Murat'ın en yakın arkadaşıyım. Olanları dün duydum ve anca gelebildim. Başın sağolsun" dedi. Yüzü düşmüştü. Gözlerinde hüzün vardı.
-" Öyle mi ben.. ben hiçbir şey hatırlamıyorum." dedim.
-" Biliyorum doktora uğradım. Başına gelenleri anlattı doktorun. Zaten şuanda senlede ilk kez tanışıyoruz." Dedi. Şaşırmıştım.
-" En yakın arkadaşınının eşini tanımıyor musun? Nasıl arkadaşlık bu?" dedim
-" Almanya'da yaşıyorum yani yaşıyordum. Zaten siz ben gitmeden bir kaç gün önce tanışmıştınız. Düğününüzede gelememiştim." dedi.
-"Düğününe bile gelmemişsin. Sen yakın arkadaş olduğuna emin misin?" dedim dalga geçerek. Adamın yüzüne daha fazla hüzün çökmüştü.
-"O sıralar zor bir dönem geçiriyordum. Bir trafik kazası geçirdim. Kızım Elif'i de o kazada kaybettim." dedi. Adamın yüzüne şaşkınca baktım.
-" Özür dilerim. Ben bilmiyordum. Yani belkide biliyordum ama yani hatırlayamıyorum biliyorsun durumumu" dedim. Gülümsedi.
-" Sıkma canını büyük ihtimal biliyorsundur ama şuanda hatırlamıyorsun" dedi. Yüzündeki yumuşak ifadeden faydalanıp
-" Beni tanıyor musun? " dedim. Şaşkınca yüzüme baktı. İçinde bulunduğum durumu anlayabilmesi için "Kimse ziyaretime bile gelmedi. Ben korkuyorum sanırım" dedim. Ömer yatağın kenarında bulunan sandalyeye oturdu.
-"Bunları, kafandaki tüm soruları cevaplayabilirim. Yani bildiğim her şeyi anlatırım. Sen acele etme kendine biraz zaman ver. Ben daha buralardayım korkmana gerek yok." Dedi. Gözlerine uzun uzun baktım ela gözlerinde şefkat vardı. Bakışlarımı ondan çekip yatağa çevirdim. Yatağın üzerine döktüğüm eşyaları çantama doldurdum. Yerimden kalkmak için hamle yaptığımda elimden çantamı alıp dolaba koydu.
-" Fazla kımıldama yerinden " dedi gülümseyerek. Uzun süredir hasret kaldığım bir gülümsemeydi sanki bu. Yüzündeki gülümseme yüzüme bulaşmıştı. Utanıp başımı önüme eğdim. Kapının açılmasıyla içeri bir erkek doktor girdi. Düzgün bir fiziği vardı. Kumral teni yeşil gözlerini ortaya çıkarmıştı.
-" Merhabalar Sevda hanım. Ben kadın doğum uzmanı Hakan Osmanoğlu. Gebeliğiniz sürecinde size yardımcı olacağım." dedi. Ses tonu, gülümsemesi oldukça etkileyeciydi.
-" Hamile mi?" Dedi Ömer. Hakan bey Ömer'e dönüp
-" Evet. Şimdi Sevda Hanımda müsaade ederse bakalım yaramaz nasılmış" dedi. Ömerle kısa süreli bakışmıştık. Hamile olduğumu duyunca şaşırmıştı. Sanırım doktor Hasan bey söylememişti.
Hakan bey ultrasyonu eline aldı. Göbeğimi açacağı sırada elini tuttum. Bakışlarımı Ömer'e çevirdim. Hakan bey alt tarafı göbeğimi açacaktı ama ben Ömer'in burada olmasından nedense utanmıştım. Kısa bir süre bakıştıktan sonra Ömer durumu anlayıp
-"Tamam o zaman ben kapının önündeyim." dedi ve odadan çıktı. Ultrasyon cihazını karnımda gezdirmeden önce sıvı bir jel sürdü ve cihazla incelemeye başladı. Ekrana bakmıyordum onu görmeye hazır değildim. Hakan bey durumumun farkında olmadığı için
-" Bakın orada" dedi. Ekrana bakmadığımı görünce " Herşey şuanda yolunda gözüküyor 4 haftalık olmuş bile" dedi. Sözleri bende hiçbir etki yapmıyordu. Normalde sevinmem belkide duygulanıp ağlamam gerekirdi. Ama hiçbir tepki vermiyordum. Kağıt havludan bir kaç yaprak alıp göbeğimi temizledim. Hakan bey yine uğrayacağını söyleyip kapıya yöneldi. Kapının açılmasıyla sırtını duvara yaslanmış başını öne eğmiş Ömer'i gördüm. Kapının kapanmasına müsaade etmeden içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTUN BANA #WATTYS2017
RomanceBelkide geçmiş dediğimiz şey hatırlanmaması gerekenlerden ibarettir... Herkesin geçmişi hatırlanacak kadar iyi değildir. Herkes bu kadar şanslı değildir. Geçmiş denizinden boğulan Sevda... Sevda'ya hasret bir adam... Geçmişten gelen en masum iz Umut...