2. BÖLÜM: ÖLMEK Mİ KALMAK MI ?

292 13 1
                                    

İçim anlamsız bir şekilde huzursuzdu. Derin derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışıyordum. Bütün dikkatimi Esra hanıma vermiştim. Yatağımın kenarına oturup elimi avuçlarının arasına aldı.

-" Buraya 2 gün önce geldiniz. Durumunuz ciddiydi. Hemşirelerden biri yakınlarınıza haber vermek için çantanızda kimliğinizi aradığı sırada ultrason kağıdını buldu. Hamile olduğunuzu geç farketseydik sizi röntgene alıp karnınızdaki çocuğa zarar verebilirdik." Dedi. Cevap vermemi bekleyen bir hali vardı. Sadece gülümsedim. Elimi sıkıca tutarak devam etti sözlerine;

-"Eşiniz Murat bey buraya geldiğinde kalbi durmuştu." Gözlerimi sıkıca yumdum. O andan o sözlerden kaçmak istedim. Evliyim hamileyim ve eşim iki gün önce ölmüştü ve ben bütün bunları bir hastane odasında ögreniyordum. İstemsizce gözyaşlarım yanağımda süzülmüstü.

-" Bu nasıl olur?" Dedim. Dudaklarımından bu sorunun çıktığının bile farkında değildim.

-" Aynı arabadaymışsınız. Sizde emniyet kemeri takılıymış ama Murat bey hem alkollüymüş hemde emniyet kemeri takılı değilmiş."

Sözleri ok ok olmuş yüreğime batıyordu. Yüreğim kanıyor ancak insanlar sadece gözümde düşen gözyaşlarımı görüyordu.

-"Herşeyi zamanla hatırlıyacaksınız. Belki bir gün sonra belki bir kaç ay sonra"

-" Ama mutlaka hatırlıyacağım değil mi?" Dedim

-" Evet hatırlayacaksınız. Sadece biraz zamana ihtiyacınız var sabırlı olun. Siz güçlü birisiniz ve bebeğinizde öyle. Daha bir kaç haftalık olmasına rağmen size sıkıca sarılmış, tutunmuş durumda" dedi.

Doktorun söylediklerine cevap bile veremiyordum. Gözlerim yangın yeri... Yüreğim yangın yeri.. Bedenim yangın yeri... Bu kadar yangının içinde gözlerimden düşen bu gözyaşıda neyin nesi? Odadan çıkan doktorların ardından öylece bakakalmıştım. Sanki odadan çıkmalarını bekliyormuşcasına hüngür hüngür ağlamaya başladım. Gözyaşlarım birbiriyle yarışırcasına akıyordu. Yatağın içine yavaşça kayıp çarşafı tamamen üzerime örttüm. Boş odada yalnızca benim hıçkırıklarım duyuluyordu. Hamileyim ve eşim bir kaç gün önce öldü. Öldü.. Öldü.. Yapayalnızım.. Ona söylemişmiydim acaba bir bebeğimiz olacağını. Sevinmişmiydi? Yoksa bu yüzden mi kaza yaptık ? Sorduğum her soru başka bir soruyu beraberinde getiriyordu. Elimi göbeğime koydum. " Sen kimsin böyle? Baban bırakmış işte sen neden burdasın? Sen neden gitmedin? Hatırlamıyorum seni. " dedim.

Ağlamaktan yorgun düşmüştüm. Yüreğimde yorgunluk vardı. Ne zaman uyudum hatırlamıyorum. Uyandığımda saat gece 1'e geliyordu. Odada gözlerimi gezdirdiğimde kimsenin olmadığını farkettim. Belliki kimse girmemişti. Yalnız mıydım şimdi ben? Kimsem yok muydu? Belkide kapıda birileri vardır diyerek yavaşça yataktan kalktım. Ağır adımlarla kapıya doğru yürüdüm. Bomboş koridorda birini tanıdık bir simayı bir sesi aradım. Kimse yoktu. Acaba haberleri mi olmamıştı diye sordum kendime. Cevabını yine ben verdim. 2 gündür buradayım nasıl olurda kimse duymaz? kimse gelmez? Kimim ben? Daha fazla dayanamadı ayaklarım. Dizlerimin üzerine düşmüştüm. "Kimim ben" diye bağırdığımın çok sonra farkına vardım. Bir yandan avazım çıktığı kadar bağıyor bir yandanda soğuk zemini yimrukluyordum. Boğazlarım bağırmaktan yanıyordu. Bana doğru koşan hemşireleri görmemle beni kollarımdan tutmaları bir olmuştu. Soramadığım, cevabını alamadığım tüm soruları avucumun içine koyup yumruk yapmıştım. Tüm soruları soğuk zemine vuruyordum. Neye ağladığımı bile bilmiyordum. Bu başka bir ağlayıştı.. Başka bir yakarış.. Sadece bunlar değildi ardı vardı.. Ve ben bir türlü hatırlamıyordum. Zorla yerden kaldırıp yatağa odaya girmiştim. Hemşirenin biri iğneyi hazırlıyor diğer iki kişide beni yatağa yatırmaya çalışıyordu. Hic kimse gözyaşlarıma bağırmalarıma engel olamuyordu. İgneyi kolumda hissetmemle hemşireye döndüm bir kaç dakika sonra gözlerime ağırlık çökmeye başlamıştı. Uyamak gerçeklerden kaçmaktı. Ben koşar adımla kaçıyordum tüm gerçeklerden. Peki ben şimdi kendimi nerde aramalıydım?

TUTUN BANA #WATTYS2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin