29. BÖLÜM

62 3 0
                                    

Güven kelimesi zaten bir tek sende anlam buluyordu Ömer.

"Ben şimdi gideyim Alicia tekrar dönebilir"

"Burada kalmak istemiyorum " dedim. Ömer anlayışla başını salladı.

"Babana götürebilirim istersen" dedi. Başka gidecek bir yerim yoktu. İstemeyerekte olsa kabul ettim. Küçük bir çantaya bir kaç eşya koyup evden ayrıldım. Yol boyu sustum öylece. Neyi nasıl çözeceğimi bilemez haldeydim. İyice kafam karışmıştı. Ömer'de hiçbir şey söylemiyordu. Onunda yorulduğu belliydi. Vazgeçer miydi benden? Bu yorgunluk alıp götürür müydü onu uzaklara ? Peki ya o olmasa nasıl çıkardım bu girdaptan ? Evin görünmesiyle kafamdaki onca soruyu anca sustura bilmiştim. Arabadan inmek için hamle yaptığımda Ömer bileğime yapışmıştı.

"Korkma herşey düzelecek" dedi. Hafifçe gülümsedim. Arabadan inip arkama bile bakmadan eve girdim. Babam büyük salonda oturmuş beni bekliyordu. Geleceğimi Ömer önceden haber vermişti.

"Hoşgeldin kızım" dedi.

"Annemin yaşadığını biliyor muydun?" Dedim. Gözleri büyüdü cevap vereceği sırada

"Biliyordun" dedim.
"Söylesene baba bir evladı annesinden ayırmak nasıl bir şey. " elimdeki çantayı fırlatıp devam ettim. " Ben geceler boyu anne diye ağlarken nasıl dayana bildin. " dedim. Yüzü iyice değişmişti. Sorduğum hiçbir sorunun cevabını verecek gücü kalmamıştı. Zaten bende cevap beklemiyordum. Her yeni şey bir karanlığı peşinde getiriyordu

"Bilmediğin şeyler var Sevda" diye bildi sadece. Bir kahkaha atıp

"Orası kesin bilmediğim çok şey var. İnan bana öğrenmek dahi istemiyorum zaten nasıl olsa gerçekler beni buluyor çabalamayacağım. Neden diye sormayacağım. Umramda değilsiniz. Ve gidecek başka yerim olsa inan bana giderim. " dedim. Tüm bu sözler bi anda çıkmıştı ağzımdan. Babamın yüzündeki o üzgün ifade beni delirtmeye yetiyordu. Daha fazla görmek istemedim. Çantamı aldığım gibi odama çıktım. Üzerinde atamadığım sinir birikintileri vardı. Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum. Beni şuanda rahatlacak tek şey duşa girmek olacaktı. Çantamdan temiz kıyafetler alıp banyoya yöneldim. Sıcak suyun altında düşüncelerimden arınmaya çalıştım. Ne kadar süre kaldım bilemiyorum çıktığımdada kendimi dahada yorgun hissediyordum. Giysilerimi giyip yatağa uzandım. Gözlerim kapanmakniçin acele ederken zihnimde hala cevabını alamadığım sorular vardı. İrem... İrem'in bu olanlardan haberi var mıydı ? Bilmiyorsa ona bu şekilde söyleyemezdim. Yorgun zihnimde düşüncelerimi netleştiremiyordum. En iyisi yarın zinde bir kafayla ne yapacağıma karar vermekti. Derin bir uykuya çoktan dalmıştım.

Pencereme konan kuş sesleriyle uyandım. Gözlerim inatla geri kapanıyordu. Kapının çalışmasıyla yattığım yerden doğruldum.

"Gir" dedim uykulu bir sesle. Gelen İrem'di. Yüzünde bir ifade aradım. Oda benim yüzünde bir ifade arıyordu. Gözlerimi istemsizce kaçırdım.

"Noluyor sana kuzum ?" dedi.

"Yok bir şey" diye geçiştirdim.

"Madem yok bir şey aşağı inelimde kahvaltı yapalım. Babamda evde yok zaten" dedi. Babamın evde olmaması beni sevindirmişti. Masanın üzerinde duran telefonum çalmaya başladı. Arayan Hakan beydi. Hızla eline alıp

"Merhabalar Hakan bey " diyerek açtım telefonu. Böyle bir ifadeyi beklemediği sessiz kalışından belliydi.

"Merhabalar Sevdacım bugün hastaneye geliyordum değil mi? hatırlatmak istedim. "dedi. Zihnimde randevumun ne zaman olduğunu sorgulamaya başlamıştım. Neredeyse bir hafta sonraydı.

"Bir karışıklık olmasın bir hafta sonra diye hatırlıyorum ben" dedim.

"Yok canım şimdi ajandama baktım bugün "dedi. İçime bir kuşku çoktan düşmüştü. Hakan bey tarafında bir şeyler olacak gibiydi. Bunu kaçıramazdım. Durumu toparlamak için

"Ben karıştırdım galiba. " göz ucumla duvardaki saate baktım öğlen 1 di daha.

"Saat 3 gibi orada olsam nasıl olur?" dedim.

"Tamam olur 3de bekliyorum o zaman görüşürüz " deyiptelefonu kapadı. Normalde bu tür konuşmaları randevuları asistanı ayarlaması gerekirdi. Bu işte kesin bir şey verdi. Ben bu düşünceler kapılmışken İremşn kolumu dürtmesiyle kendine geldim.

"Hey iki saattir sana sesleniyorum kimdi arayan " zihnindeki önce şeyi toparlamak güç olmuştu.

"Hakan beyle randevum vardı onu hatırlatıyor" dedim.

"Hakan mı ?" Dedi İrem'de şaşkın bir şekilde.

"Hakan derken İrem " dedim sorarcasına. Bakışlarını kaçırıp

"Hakan bey demek istedim. Neyse hadi artık bir şeyler yiyelim." diyiphızla odadan çıktı. Bende arkasından bakakaldım. Üzerini değiştirip solana indim. İrem çoktan sofraya oturmuş dalgın dalgın yemek yiyordu. Geldiğimi fark etmemişti bile.

"Afiyet olsun" diyipkarşısına oturdum. Oysa cevap bile vermeden yemeğine devam etti.

"İyi misin İrem " dedim. Bakışlarını tabağından çekip bana baktı.

"Abla sence ben güzel miyim?" Sorduğu soru gülmeme neden olmuştu. İrem hışımla masadan kalktı

"Tamam sormadım farzet" dedi. Hemen kolunu tutup

"Saçmalama İrem gel buraya " dedim. Kurulacağını tahmin bile etmemiştim.

"Nerden çıktı bu İrem"dedim

"Bilmiyorum. Ve en hep annemin güzelliğinden bahsederdi ve seninde ona benzediğinden" Annemden bahsetmesi beni tedirgin etmişti. İrem belliki bir şey bilmiyordu.

"Sen çok güzel bir kızsın İrem. " dedim. Gülümsedi. Hakan beyle arasında bir şey olduğu fikri içimde oluşuyordu. Acaba tek taraflı mıydı. Bunu öğrenmenin tek yolu onuda yanında götürmek olacaktı.

"Benimle gelmek ister misin sende hastaneye " dedim. Birden gözleri irileşti.

"Evet çok isterim.. yani bebeğin durumunu merak ediyorum" dedi. İçinden inanmak gelmiyordu. Ama İremle Hakan bey daha önce nerede tanışmışlardı ki ?

TUTUN BANA #WATTYS2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin