Bir dağı tırmanmak gibiydi. Yokuş yukarı çıkmak nefes nefese... göğüs kafesinde saklı duran acıların kanat çırpsıyla yorgun düşmüştü bedenim. Şimdi öyle bir yerdeyimki ne tutunmak isterim dünyaya, ne gitmek. Ellerim alevden kapan, ümitlerim yanmış, hayallerim kül... uyansam ne değişirki ? Öyle bir yerdeyim ki ne yol belli, ne menzil.. Kulaklarımda Murat'ın sesi
-"Uyan Sevda'm. Aç gözlerini gerçeklere, baharlar seninle.. Uyan Sevda'm "
Gözlerimi açtığımda Ömer karşımdaydı. Aynı ses tonuyla
-"Dayan son düzlük bu. Umut için dayan. Kızın için dayan" dedi.
Kasıklarımda hissettiğim sancı dahada artmıştı. Gözlerimi bulunduğum odaya çevirdiğimde doğum hanedeydim. Ömer'de benimle birlikte girmişti. Ellerimi tuttu.
-"Ahhhh" diye inlememle Ömer paniklemişti. Gözlerinde korku vardı. Bu beni gülümsetmişti. Gözlerimde an an gelen kararmalar vardı. Başımda duran ışıklara çevirdim. Evet gözlerim kararıyordu. Doktor Hakan bey doğumhaneye girmişti.
-"Sevda nabzın yavaş atıyor. Olabildiğince uyanık kal ve ıkın"
Başımı olur dercesine salladım. Her sancı girdiğinde sesimi kontrol edemiyordum. Avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Bir an gözlerim tekrar karardı. Gözlerimin önüne o gün geldi. Mide bulantısı şikayetiyle hastaneye gitmiştim. Doktor kan testi yapmıştı. O gün öğrenmiştim hamile olduğumu. Büyük bir sevinçle eve gitmek için hastaneden çıkmıştım. Bebek elbiseleri gördüğüm mağazaya girmiştim. Dayanamayıp bir sürü eşya almıştım. Saatin kaç olduğunun farkına sonra varmıştım. Hızla eve gitmek için mağazadan çıkmıştım. Bir an Murat'ın beni hiç aramadığı aklıma gelmişti. Bu duruma ilk önce üzülsemde sonra bebeğim haberini verdiğim an aklıma gelince sevinmiştim. Arabama binip hızla eve gittim. Evin kapısına geldiğimde kalbime büyük bir sancı girmişti.
-"Sevda kendine gel" Ömerin söylediği sözle gözlerimi tekrar açtım.
-"Ikın Sevda" dedi Hakan bey. Kendimi sıkıp bir çığlık daha attım. Tekrar gözlerim kararmıştı.
Sanki o kapı başka bir dünyaya açılacaktı. Elimde bir türlü kilidine girmeyen anahtar vardı sanki herşey girme diyordu. Kapıyı açtığımda elimdeki poşetleri bıraktım. İlk önce evde kimse olmadığını düşündüm. Elimi lambayı açmak için duvara götürdüğümde onların sesini duydum. Kaldım öylece. O kadın, benim sevdiğim adamın ismini tutkuyla haykırıyordu. Olduğum yere çöktüm. Kulaklarımı ellerimle kapadım. Peki beynimdeki, zihnimdeki o kadının yankılanan sesini nasıl susturacaktım? Susturamadım. Bir kaç dakika sonra salonun ışığı yandı. Murat beni öyle dizlerimin üzerine çömelmiş ellerimle kulağımı kapatmış bir halde gördü. Sanki bunların olacağını biliyor gibi bakmıştı. Kollarımdan tutmak istedi. Ellerini hızla itip suratına tokatı patlattım. Onun sevdama attığı tokattan daha büyük değildi. Murat'ın gözlerinde acı vardı. Belki o an herşeyi unutabilirdim. Sanki bana bunu yapan o değildi. Ama o kadın yatak odasından benim yatağımdan çıkıp yarı çıplak salona gelince herşey bitti. Yüzüme vurmuştu herşeyi. Kapıya yöneldiğimde Murat elimden tuttu.-"Bildiğin gibi değil"
-"Sevda hadi ıkın"
Gözlerime yuvalanmış yaşlar ardı sıra akıyordu. Ömer eliyle yaşları sildi.
-"Canını yakan sadece bu değil biliyorum" dedi. Gözlerimi evet der gibi açıp kapadım.
-"Korkma ben yanındayım hatırla Sevda"
Gözlerimi tekrar o girdaba yumdum.
-"Ne bildiğim gibi değil. Benim yatağımda başka kadın. "
Cebimden ultrason kağıdı çıkarıp Murat'ın yüzüne fırlattım.
-"Sen ne beni nede bebeğini hak ediyorsun. Bizi kaybettin" deyip evden fırladım. Asansörü beklemedim merdivenleri hızla indim. Murat arkamdan koşuyordu. Arabaya yöneldiğimde başım dönmüştü. Murat beni yakalayıp şoför koltuğunun yanındaki koltuğa oturttu.
-"Bırak beni " dedim zorla çıkan sesimle.
-"Önce dinle sonra git istersen" dedi. Gidebilir miydim ondan? Gidebilir miydim kocamdan, babamızdan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTUN BANA #WATTYS2017
RomantikBelkide geçmiş dediğimiz şey hatırlanmaması gerekenlerden ibarettir... Herkesin geçmişi hatırlanacak kadar iyi değildir. Herkes bu kadar şanslı değildir. Geçmiş denizinden boğulan Sevda... Sevda'ya hasret bir adam... Geçmişten gelen en masum iz Umut...