Yazsınlar isterim adımızı gökyüzüne... bir Sevda varmış, Ömer'ine giden tüm yollar engel... Bir Sevda varmış kendi kara, gönülde yaraymış...
Varsın bu kapıda derde, kedere açılsın. Atık bilirimki son kedere açılacak kapıdır. Bundan sonra her kapı sanadır tatlı sızım,gönül yazım, mahsun yanım...
Açıldı kapı. Gelen Murat'ın babasıydı. Elinde silahla salona daldı. Ömer masadan kaldıp önğme geçti. Dağ gibi, aşkla kazınmış hendek gibi önümdeydi. Nasıl yüreğim korksunki ? Ömer yanımdaydı... İrem Umut'u odaya götürmüştü.
-"Sen.. sen öldürdün oğlumu" dedi silahın namlusuyla beni göstererek. Haline acıdım ama kendimide gülümsemekten geri alamıyordum. Gerçekler artık güldürüyordu
-"Yanılıyorsunuz oğlunuzun katili sizsiniz. O arabayı siz bozdunuz" dedim. Murat'ın babası şaşırarak yüzüme baktı.
-"Hatırlıyorum" dedim önümde siper olmuş Ömer'i iterek. Babasına yaklaşıp elimi göğsüne götürüp
-Şuranız hiç mi acımadı? O günden sonra nasıl yatabildiniz? Uyku evinize odanıza nasıl uğradı? Ben gecelerce uyuyamazken hatırlamak için kendimi öldürürken siz bu gerçekle nasıl yaşadınız? Siz evlat katili oldunuz? Oğlunuzun biriciğinizin elinizde kanı var. Siz aynaya nasıl baktınız?"
-"Yeteerr. Oğlumun o arabaya binmemesi gerekiyordu. Onu senin sevgin öldürdü"
-"Bıraksaydınızda sevseydik o zaman. O arabayı ben öleyim diye bozdunuz"
-"Tabikide sen öl diye yaptım. Ama o salak oğlum plana uymadı"
-"Oğlunuzda merhamet vardı. Oğlunuz insani bütün özellikleri taşıyordu peki siz sizi insan yapan tek özelliği söyleyin bana?" Murat'ın babası darma dağındı. Gözleri birden büyüdü. Elindeki silahı dahada öfkeli tutuyordu. Gülümseyerek silahı kaldırıp başıma götürdü. Herkes korkmuştu. Misafirler çığlık attı
-"İntikam küçük hanım. Beni ayakta tutunda insan yapanda intikam duygusudur " dedi. Bir an bir kargaşa çıktı ben ne olduğunu anlamya çalışırken Ömer bana sarıldı. Herkes kaçışmaya başladı. Evde bir tek annemler ve Yıldıray'lar kalmıştı. Arkadaşalarım dediği adamlar silahını çıkarmış Murat'ın babasına yöneltmişlerdi.
-"Polis indir silahını" dediklerinde herkes derin bir nefes aldı. Babası benden gözlerini ayırmıyordu.
-"Biliyor musun? " dedi. Gözlerinde keder vardı
-"Oğlumu, Murat'ımı çok özledim" dedi. Silahı kendi başına dayayıp tetiğe bastı. Silahın sesiyle çığlıklar çığlıklara karıştı. Murat'ın babasının bedeni yere düştü. Ömer bana sarılmıştı. Ama bu görüntüyü görmeme angel olamamıştı. Bir kaç saniye içinde etraf kan olmuştu. Polisler hemen başına eğilip nabzını kontrol ettiler. Sonra Ömer'le bana dönüp
-"Ölmüş" dedi.
İnsanın içi hiç mi acımaz? Acımadı işte. Ama dedim kendi kendime olmasaydı böyle. Artık herşey için çok geçti. Keşkeler için, belkiler için çok geçti...
***
O gün nikahımız kıyılamadı. Ömer'le daha sonra nikah dairesine gidip nikahımızı kıymıştık. Artık bu şehirde yaşayamayacağımızı anlamıştık. Bu yüzden yurtdışına gitmeye karar verdik. Dükkanla evi Yıldıray'la Yasemin'e verdik. Babamla annem evlendiler. İrem'le Hakan beyde sözlendi. Yaza düğünleri olacaktı. Şimdi ben bütün bunları aradan geçen 4 yılın sonunda yazıyordum. Kızım ana okuluna gidiyordu. Oğlum ayazın doğumunuda 2 hafta kalmıştı. Şimdi herşey koca bir mazi... kimse bir daha geçmişi kurcalamadı. Umut babasını Ömer olarak bildi. Belki bir gün gerçekleri söylerim. Kocamın işten gelmesine 1 saat var. Onu beklemek ne güzel. Onu sevmek ne güzel...Umut etmek ne güzel...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTUN BANA #WATTYS2017
RomanceBelkide geçmiş dediğimiz şey hatırlanmaması gerekenlerden ibarettir... Herkesin geçmişi hatırlanacak kadar iyi değildir. Herkes bu kadar şanslı değildir. Geçmiş denizinden boğulan Sevda... Sevda'ya hasret bir adam... Geçmişten gelen en masum iz Umut...