14. Bölüm

93 4 0
                                    

Düşüncelerimin birden bire durdu. Seni anlamak.. seni anlamak... Hiç senin tarafından bakmadım oysa. Hep yıkılmış kırılmış olan bendim. Peki ya sen? Sevdiği kadının başka veyahut en yakın arkadışını aşkla özlemle anması nasıl bir şeydi? Ne hissediyorsun Ömer? Sen benim için bunca çabalarken benim geceleri rüyamda Murat'ı sayıklamam nasıl bir ölüm şekli? Canın çok yanıyor mu? Başımı gömdügüm omuzlarından kaldırıp yüzüne baktım

-"Canın yanıyor mu? " dedim.Gülümsedi koluna bakıp

-"Yok ya ufak bir çizik".

Gözlerimi bir an olsun gözlerinden ayırmadım

-"Peki ya benim açtığım yara?" Bakışları denizler kadar durgundu. Hafif bir tebessümle

-"Sen yara değilsin ki. Sen gönlümde baharsın. "

Utançla başımı öne eğdim.

-"Bana seni sorma Sevda anlatamam diyemem sen sorma eğer ki yapabiliyorsan bir an olsun hisset. Belki bir gün dile gelir ama şimdi hiçbir şey sorma" dedi

-"Sormam ama sana haksızlık değil mi bu?"

-"Varsın hak olsun. Bir kere içten gülümsersin ödersin olur biter" dedi kendimi tutamayıp gülümsedim

-"Mesala bunu gibi" diyip oda gülümsedi. Uzun uzun gözlerine baktım. En sonunda gözlerini kaçıran o oldu. "hadi gel Yıldıray'a bakalım" dedi kolumdan tutup yatak odasına götürdü. Kapıyı tıklatmamıza rağmen açan olmadı

-"İçeri girsek mi?"

-"Saçmalama Ömer müsait değildirler belki" dedim

-"Ya bir şey olduysa giriyorum ben" der demez kapıyı açtı. Durduramamıştım bile. Kapı açılınca gördükki Yıldırayla Yasemin birbirine sarılmış uyuyorlardı. Ömer'le birbirimize bakıp gülümsedik. Hemen dolaptan battaniye alıp üstlerine örttüm. Yatağın kenarındaki günlüğüm gözüme carptı. Çıkmadan önce onuda aldım. Hemen tekli koltuğa attım kendimi. Ömer beni yalnız bırakmak için olsa gerek

-"Ben bir duş alıyorum" dedi. Kafamı ona çevirmeden salladım. Bütün dikkatimi günlüge vermiştim

Hayaller sonsuzdur. Senin hayalin olmak istiyorum. Beni sonsuz kere özle sonsuz kere sev istiyorum. Hayaller sonsuzdur ve acılırda öyle. Bir kaç gündür konuşmuyorsun Murat. Ağzını hiçbir şey açmıyor. Her zaman bayılarak yediğin elmalı kurabiyelerimi bile elini sürmedin. Bir şey istemediğin gibi gidiyor biliyorum. Hissediyorum. Belkide benden vazgeçiyorsun. İnsan hayallerinden vazgeçmez. Hayalin, umudun olmak istiyorum...

Okuduklarım karşısında allak bullak olmuştum. Murat benden vaz mı geçmişti? Belkide hiç sevmedi? Bütün vücudum yanıyordu. Yerimden kalkıp evin içinde bir o yana bir bu yana voltalar atmaya başladım. Karşıda duran beyaz televizyon ünitesine gidip çekmeceleri karıştırdım ne aradığımı bilmeden. Elime cd kutusu geçince sanki bir şeyler bulmuş gibi hızla atmaya başladı kalbim. Hepsine göz gezdirmeye başladım. Mavi kaplı cd taktım. İcinde bir şeyler olduğunu hissediyordum. Kumandayı avcumun içinde sıkıca tutup tekrar tekli koltuğa kuruldum. Bir kaç dakika sonra Murat karşımdaydı. Gülümsüyordu. Murat'ın görmemle gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Sanki beni izler gibi o da uzun uzun bakmıştı kameraya.

"Merhaba sevgilim. Seni hatırlatan her şey bölümüne hoş geldin. Şimdi sana seni hatarlatan şeyleri göstericem. Başlıyoruz. Sana, bize yolculuk için kemerlerini bağla." Kamerayla evin içinde koşturmaya başlamıştı. Yatak odasına girdi "Bir kadını yatak hatırlatır belki ama seni bana yastık hatırlatır. Hani şu geceleri başından atıp yastık yalnızların işi senin göğsün varken ne yapayım dediğin yastık. " Gözümde o gün canlandı birden. Devamında "Bir insanın en güzel şarkısı ninnisi sevdiğinin kalp sesidir. Kalbin ne güzel atıyor" demiştim. Tam o sırada Murat kamerayı göğsüne götürüp "Bak kalbim ne güzel atıyor duyuyor musun sevgilim?" dedi. Ellerimle yüzümü kapatıp daha çok ağlamaya başladım kendimi durduramıyordum. Murat tekrar kamerayı ilk aldığı yere koydu. Karşısına geçti. ""Eger bir gün ölürsem davam et Sevda. Yaşamaya inanmaya devam et. Ögrenceklerin asla vazgecirmesin. Sakın ölmeyi düşünme. Çünkü bir insanın en güzel şarkısı ninnisi sevdiğinin kalp sesidir." dedi. Hissettin mi Murat? Öleceğini, öldügünde öleceğimi hissettin mi? Şimdi ne kadar çaresiz kötü durumda olduğumuda hissediyor musun? Bu yaşamak değil. Bu kalmak değil. Bu sanki ölmüşsünde gömmeyi unutmak gibi. Bunun adı eksiklik Murat.

TUTUN BANA #WATTYS2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin