"Saçmalama Aleda,krallığımız için herkesi harcamamız gerek ve bunun başında da Eftelya geliyor."
Duyduklarım beni şoka sokmuştu,hareket edemiyordum. Ne yapmam gerekiyordu?Burada bir işler döndüğü belliydi ama işlerin bu kadar ortasında olduğumu bilmiyordum.Karnıma kramplar giriyordu.Hemen odama koştum.Midem tepetaklak olmuştu.Yediğim yemeği çıkardım ve yatağa girdim.Burada kalmaya devam mı etmeliydim yoksa kaçmalı mıydım?Şu an güven duygum sarsılmıştı.Odanın içinde volta atarken bana bunu sadece bir kişinin açıklayacağını düşünüyordum.Aceleyle odamdan çıktım ve yemek yediğimiz salona koştum.Şans bu kez yüzüme gülmüştü.Onur orada tek başına oturuyordu.Beni kapıda görünce eliyle gel işareti yaptı.Karşısına oturdum ve ne olur ne olmaz etrafı kolaçan ettim.
"Onur şimdi sana bir şey soracağım ama bana dürüst olman gerek.Senden başkasına gidemedim bunun için."
Kafasını sallamasıyla duyduklarımı anlatmaya başladım.Her cümlemde yüzündeki ifade şoku daha fazla yansıtıyordu.Anladığım kadarıyla onunda hiçbir şeyden haberi yoktu.Bir saat kadar tartıştık ve en sonunda burada kalıp eğitime devam etmemi ve bilmiyormuşum gibi davranmamı uygun gördük.Şu anda ikimizinde bildiği bir çıkış yolu yoktu zaten.
Odama geçtim.Biraz uyku iyi gelecekti bana.Sabah gözlerimi odamdaki hareket sesleriyle açtım.Odamın anahtarı sadece bende değil miydi?O zaman kim izinsiz girmişti?Yataktan doğruldum ve gelene baktım.Odanın karşısındaki pufta oturmuş kitap okuyan Aresti.Elinde "Küçük Prens" vardı ve sanki tek odağı oymuş gibiydi.Yapay öksürmemle dikkatini çektim.Gözleri kitaptan ayrılıp bana döndü.
"Günaydın Eftelya."
Her şey normalmiş gibi davranması kanıma dokunuyordu.Madem oyun istiyordu o zaman karşısındaki yeni oyuncuyuda hafife almayacaktı.
"Günaydın efendim."Sonuçta benden üst birimdeydi.Saygıda kusur etmezdim.Sözlerimle birlikye yüzünde gülümseme belirtti.Ayağa kalkıp yanıma geldi.Üstünde yine sportif kıyafetler vardı.Hayalimdeki veliaht prensler böyle değildi ama.Ne biliyim insan pelerin falan takardı.Adam alçakgönüllü demek.Yanıma gelen Ares elini uzattı.
"Saygın güzel Eftelya ama beni arkadaşın olarak gör istiyorum.Tekrar tanışalım prens olduğumu unutarak.Ben Ares.Ares Kılıç."
Uzattığı eline baktım.Eline çarpıp sonrada yüzünü dağıtmak çok cazip görünüyordu şu an ama yapmayacaktım.İstemeye istemeye elini sıktım yapay gülümsememle.Bir süre ellerimiz birbirinde gözlerimizi ayırmadan izledik birbirimizi.İkimizinde aklı karışıktı anlaşılan.
Kahvaltıya gitmeye karar verdik.Rutin kahvaltıdan sonra eğitime gitmek için ayaklanmıştım ama Ares beni durdurdu.Bu gün eğitim olmayacağını,onun yerine onunla yürüyüşe gelmemi söyledi.Düşmanımı tanımalıydım.Evet,artık benden bir şeyler saklayan herkes düşmanımdı.Başımı salladım ve üstümü değiştirmeye gittim.Bluz ve etek ile güzel bir kombin yapıp saçlarımı taradım ve açık bıraktım.
Bahçede beni bekliyordu.Üstünde kısa kollu bir tişört ve kot vardı.Yavaş yavaş yürümeye başladık.O sorular soruyordu ve bende en masum halimle cevaplamaya çalışıyordum.Gölün önüne geldik.Hayatımda gördüğüm en güzel göldü bu.Tertemiz suyu sayesinde gölün metrelerce altı görünüyordu.Büyülenmiş bir şekilde gölü izlerken Ares bana döndü.
"Buraya eğitim amacıyla geldin ama ben sadece eğitilmeni istemiyorum Eftelya.Aramızdaki ilişki prens-asker ilişkisi yerine arkadaşlık ilişkisi olsun.Sende kabul edersen."
Bunu yapma sebebini anlayamıyordum ama kabul ettim.Onu tanımak zorunda olduğumu sürekli kendime hatırlatıyordum.Ares biraz beklemem gerektiğini ve bana bir sürprizi olduğunu söyledi.Gölün kenarındaki çimenliğe oturdum ve manzarayı izleyerek huzuru aradım.Bir anda arkamda kıpırtı hissettim ama ben daha dönmeden burnuma bastırılan bez bilincimi çalmaya başladı.Çırpınmalarım sonuç vermedi ve birisi beni kucağına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP KRALİÇE
FantasyKorku muydu hareketlerimi yöneten?Yoksa mecburiyet mi?Artık kendime soru sorduğumda cevabı veremiyordum. "Binlerce kez pişmanlık yaşadım buraya geldiğim için.Ama asıl ironik olan ne biliyor musun?Buraya geleceğimi bile bile o kovuğa girerdim.Hemde d...