~Yazarın anlatımıyla~
Heyecanla uyanan kraliçe banyoya koşmuş ve elini yüzünü yıkayıp hazırlanmaya başlamıştı.Kendini korumayı öğrenecekti.Buna ihtiyacı olduğunu bu kadar geç fark etmesi tuhaf geliyordu ona.Üstüne geçirdiği crop ve tayt ile giyim işi tamamdı.Saçlarını sıkı bir at kuyruğu yapıp spor ayakkabılarını giydiğine göre artık Meriç'in başına dikilebilirdi.Gözleri odadan çıkmadan telefonunu buldu.Tek bir mesaj bile gelmemişti.Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı.Zaten spora bir anda asılmasının asıl nedeni buydu.Ülkesi tehlikede olabilirdi.Burada oturup askerlerin ülkeyi temizlemesini bekleyemezdi.Bir kraliçeye yakışan ülkesi için savaşmaktı.Yeni kraliçe kendine düşen görevlerin farkındaydı.
Genç doktor bir saat önce kalkmış ve hazırlanmıştı.Yeni arkadaşına kendini korumayı öğretecekti.Kızı bulmasını sağlayan çığlık sesleri kulaklarındaki yankısını sürdürüyordu.Başındaki derdin boyutundan bihaberdi.Balkona çıkıp sigarasını yaktı.Gördüğü andan beri aklından çıkmıyordu gözleri.Onu ağlarken görünce yüreğindeki sızı hissedilmeyecek gibi değildi.Kapı sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.Sigarasının külünü silkeledi ve başını küllüğe bastırarak öldürdü.Gidip kapıyı açtı.Menekşe kokusu burnuna dolduğu an yüzünde gülümseme belirdi.Genç kız yüzünü saran neşeyle karşısında duruyordu.
"Günaydın."
"Günaydın.Hadi,gitmiyor muyuz?"
Kızın heyecanı adamı daha da mutlu ediyordu.
"Önce kahvaltı edelim."
Göknar başını salladı.Birlikte lokantaya indiler.Adamın yönlendirmesiyle kahvaltılarını yaptılar.Kendine dikkat etmeliydi kraliçe.Daha yapacağı çok şey vardı ve ilginç bir şekilde bu adamın ona yardım edeceğinden emindi.Spor salonu otelin en üst katındaydı.Kızı ısınmadan yormak istemediği için asansöre yöneltti.
"Spor salonuna girmek için kart çıkartacağız sana.Kimliğini alabilir miyim?"
Eftelya başını sallayıp çantasından kimliğini çıkardı.Adam kimliği alıp cebine koydu.Birlikte asansörden indiler.Kraliçe eşyalarını yerleştirmek için soyunma odasına giderken doktor resepsiyona yöneldi.O an aklına gelen fikirle kimliğe baktı.
03/04/2003
Eli telefonuna gitti.Mutlulukla derin bir nefes verdi.Geç kalmamıştı.Kızın 18. yaşına yetişebilecekti.Bu gece reşit olacak genç kıza acılarını kısa bir sürede olsa unutturacak bir doğum günü yaşatmak istiyordu.Kayıt işlemlerini tamamladıktan sonra spor salonuna geçti.Salonun ortasında küçük bir çocuğun merakıyla etrafa bakan kızı bir süre uzaktan izledi.En sonunda göz göze geldiler.Adam yakalanmanın kız ise izlenmenin verdiği utançla gözlerini kaçırdı.Meriç kimliği ve kartı ona verdi.
"Önce düşük hızda koşmaya başla.Sonrasında biraz ağırlık çalışalım."
Başını sallayan kız koşu bandına gitti ve yavaş tempoyla koşmaya başladı.
Uzun soluklu bir sporun ardından kendini duşa attı Eftelya.Yorgunluğu yüzünden hemen uyumayı planlıyordu lakin Meriç'in yoğun ısrarları yüzünden akşamı onunla geçirecekti.Üstüne sade ama zarif bir elbise geçirdi.Saçlarını dalgalandırdı ve yüzüne hafif bir makyaj yaptı.Bir süre sonra kapı çaldı ve karşısında lacivert takım elbisesiyle duran adama gülümsedi.Adam o an anladı.
Bir gülümseme için bile can feda edilebilirdi...
Adamın koluna girdi ve birlikte lokantaya indiler.Lokantanın ışıkları loştu bu gece.İçeride ise sadece hafif bir müzik vardı.İsmi sayesinde açılmayan kapı yoktu Meriç'e.Sandalyesini çekti kraliçenin.Karşısına oturdu ve garsona döndü.Eftelya şaşkın ama mutluydu.Karşısındaki adam ona gerçekten kıymet veriyordu.Ama bu kıymeti hangi duygularla veriyordu?
Uzun ve bol sohbetli yemek bitmiş,içecekler içilmişti.Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar rahatlamış hissediyordu Eftelya.Meriç ise onun bu halini sonsuza kadar izleyebilirdi.Ayağa kalkıp ceketini ilikledi.Dünyadaki tüm kokuları kıskandıracak menekşeye yaklaştı.Elini reverans yaparak uzattı.Kızın yüzündeki gülümseme derinleşti ve adamın elini tuttu.Çalan sözsüz müzikle birlikte yavaş tempolu danslarına başladılar.Ne kadar dans ettikleri ikisi içinde bilinmez bir bilgiydi.Adam saatini kontrol etti ve gece yarısına yaklaştıklarını gördü.Kızın beline koyduğu eliyle masaya yöneldiler.
Adamın heyecandan eli ayağı dolaşıyor,kız ise olanlardan habersiz sadece karşısındaki doktoru izliyordu.Bir süre bakışları birbiriyle buluştu.Adamın aklından tek cümle geçti.
O gözlerden akacak tek damla gözyaşına sayısız kan akıtabilirdi.
Bakışmayı bölen ortaya gelen pasta oldu.Kızın şaşkın bakışları adamı gülümsetmişti.Yavaşça ayağa kalktı ve kızın ellerini tuttu.Tek cümle döküldü dudaklarından.
"İyi ki."
İyi ki doğdun demedi.İyi ki varsın demedi.Çünkü biliyordu.
Hayatındaki tüm iyi kiler bu kadında toplanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP KRALİÇE
FantasíaKorku muydu hareketlerimi yöneten?Yoksa mecburiyet mi?Artık kendime soru sorduğumda cevabı veremiyordum. "Binlerce kez pişmanlık yaşadım buraya geldiğim için.Ama asıl ironik olan ne biliyor musun?Buraya geleceğimi bile bile o kovuğa girerdim.Hemde d...