Meriçle birlikte geçirdiğim gece yorgun bir şekilde odama dönmemle son bulmuştu.Sabah erkenden uyanıp hazırlandım.Meriçle kahvaltıda buluşmak üzere sözleşmiştik.
Zevkli ve bol sohbetli bir kahvaltının ardından odama çıkmaya karar verdim.Meriçe bazı şeyleri hala söyleyememiş olmanın yükü vardı üstümde.Telefonumu sürekli kontrol ediyordum fakat çıt yoktu.İçimdeki korku hafiflenemezdi ama biliyordum onlara bir şey olmazdı.Odamın kapısına kadar geldim fakat içerden ufak sesler geliyordu.Temkinli hareketlerle kapıyı açtım.Karşımda gördüğüm kişiyi ise görmeyi beklediğim söylenemezdi.Kalbim ağzımda atıyordu.
"Sence de artık birlikte olmamızın zamanı gelmedi mi?"
Bir süre daha kendime gelemedim.En sonunda gözlerim dolu dolu üstüne atladım.Kaç gündür korkudan uyuyamamıştım.Hem gözyaşı döküyor hem gülüyordum.Çok özlemiştim.İkimizde bir süre öyle durduktan sonra yerden kalkıp ikili koltuğa oturduk.
"Sorumun cevabını alamadım."
Derin bir nefes çektim içime.Sakinleşmem lazımdı.
"Biraz düşünsem olur mu?Kendimi yorgun hissediyorum."
Anlayışla başını salladı.Uzun süre sohbet etmiştik ve ben olanları öğrenmiştim.Yaralıydı ama belli etmiyordu.Kuzey'in durumunu sorduğumda iyi olduğunu söylemişti.Kaybettiğim huzura tekrar kavuşmanın verdiği rahatlıkla o gece rahat bir uyku uyumuştum.
Sabah Onur beni uyandırmıştı ve eşyalarımızı toplamıştık.Sık sık telefon konuşması yapıyordu ama aldığı haberlerin iyi olduğu yüzündeki mutluluktan belliydi.
Berilya'ya dönmüştük.Etraf rengarenk süslenmişti ve bizi görenler sevinç naraları atıyordu.Saraya girdiğimizde Kuzey hızla yanıma gelip bana sarılmıştı.Nergis ilk başta çekinmişti ama sonra gelip sarılmıştı.Sanırım artık onunla da yakınlaşmam gerekiyordu.
Akşama kadar odamdaydım.Eşyalarımı yerleştirip duş almıştım.Akşam yemeği tüm halkla beraber yenecekti.Kuzey'in emri üzerine halk saraya gelecek ve büyük bir davet düzenlenecekti.Üstüme siyah pelerinli bir elbise giyip saçlarımı dalgalandırdım.Kraliyet yüzüğünü taktıktan sonra artık hazırdım.Gözüm yüzüğe takıldı.Araştırmalarıma göre yüzük Berilya'ya aitti.Aleda vermese bile zaten yüzüğün varisi bendim.
Kapı çaldı.Gelen Nergisti.Üstüne mavi bir elbise giymişti ve hafif bir makyaj yapmıştı.
"Çok güzel olmuşsun.Artık insek mi? Seni görmeyince başımızın etini yiyen biri var.İnsan sağlığı için seni götürmem gerek."
Söyledikleriyle gülümsedim ve odadan çıktım.Nergis' in koluna girdim.Bu yakınlığım önce onu şaşırtsada sonrasında gülümsedi ve bana daha da yaklaştı.Bir ara yanağından süzülen yaşı görür gibi oldum.Birlikte davet salonuna girdiğimizde ortam bir anda sessizleşti.İnsanlar dikkatle bize bakıyordu ve bu dikkat beni germişti.U şeklindeki masanın başında Kuzey ve Onur oturuyordu.Yanlarına gittik.Benim Kuzey'in yanına Onur'un karşısına oturmuştum.Nergis ise çaprazımdaydı.Kuzey yavaşça ayağa kalktı.Beni kendine çekip alnımdan öptü.Sahneye doğru ilerlerken etraf sessizliğini koruyordu.Onur'a baktığımda gözgöze geldik.Yüzünde hafif bir gülümseme vardı ama gergin olduğu belliydi.Kuzey'in öksürük sesiyle tekrar ona döndük.
"Bildiğiniz üzere Ares yakalandı ve şu an için krallığımız için hiçbir tehdit kalmadı.Ailemin bana verdiği görevi artık tamamlamam gerekiyordu.Ares' in yakalanmasıyla önümdeki engel kalktı.Berilya prensi Kuzey Göknar olarak tüm yetkileri kız kardeşim Eftelya Göknar'a devrediyorum.Taç takımı için yanıma çağrıyorum."
Gözleri bana döndü.Hafifçe dudaklarını oynattı.
"Artık hakettiğin yerdesin kraliçem."
Sonrası alkış sesleriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP KRALİÇE
FantasyKorku muydu hareketlerimi yöneten?Yoksa mecburiyet mi?Artık kendime soru sorduğumda cevabı veremiyordum. "Binlerce kez pişmanlık yaşadım buraya geldiğim için.Ama asıl ironik olan ne biliyor musun?Buraya geleceğimi bile bile o kovuğa girerdim.Hemde d...