"Binlerce kez pişmanlık yaşadım buraya geldiğim için.Ama asıl ironik olan ne biliyor musun?Buraya geleceğimi bile bile o kovuğa girerdim.Hemde düşünmeden."
Sözlerimle beraber önce gülümsedi fakat sonrasında yüzü düştü ve gözlerini kaçırdı.Tuttuğu elimi bırakmadan yürümehe başladı.Onu gakip ederken bir yandan da eski yaşam alanıma bakıyordum.Botanik bahçem...Artık yoktu.Adımlarım durdu.
"Unuttular mı beni?"
Her zaman gülen yüzü bu kez hüzünle kaplanmıştı.
"Seninle ilgili her anı silindi buradan.Sanki hiç gelmemişsin gibi."
İçimde tarif edilemez bir boşluk oluşmuştu.Sanki hiç gelmemişim gibi...
Otele girişimizi yaptık.Yan yana odalardaydık.Getirdiğim birkaç parça kıyafeti yerleştirdim.Kendimi yatağa attım.Güneş doğmak üzereydi.Biraz uyusam iyi olacaktı.
Gözlerimi zorlukla açtık.Sürekli yer değiştirmekten artık yer algımı kaybetmek üzereydim.Yataktan kalkıp yüzümü yıkadım ve getirdiğim diş fırçamla dişlerimi fırçaladım.Üstümü değiştirip telefonumu kontrol ettim.Şarjı bitmişti.Çantamdan şarj aletini çıkarıp prize taktım.Dolmasını beklerken Onur'un odasına gitmeye karar verdim.Kapımı aralık bırakıp onun kapısını çaldım.Uzun beklemelerim bir sonuca varmadı.Galiba kahvaltıya inmişti.Peki bana niye söylememişti?Odama geri döndüm.Telefonumda bir mesaj ve üç arama bildirimi vardı.Onur onu aramamı söylemişti.Arama tuşuna basıp kulağıma götürdüğüm telefon üçüncü çalışında açıldı.
-İyi misin?Neden odanda değilsin?"
-Önce sakin ol.Ufak bir işim çıktı.Onu bitirip hemen döneceğim.Dikkatli ol ve otelden çıkmamaya çalış."
Onu onaylayıp telefonu kapattım.Burada ne işi vardı?
Tüm günüm otelde geçmişti ve gerçekten sıkılmıştım.Uzun zaman sonra kaçırılmadan,silah sesi duymadan ya da sevdiklerime bir şey olacak korkusu durmadan bir gün geçirmiştim.Bu benim için oldukça sıkıcıydı...
Hava kararmıştı ve ben akşam yemeğinden yeni dönmüştüm.Otelin yemekleri sayesinde gücüme daha hızlı kavuşuyordum.Onur hala gelmemişti ve telefonlarımı da açmıyordu.Kuzey ve Nergis'e de ulaşmayı denemiştim hatta Umut'a bile yazmıştım fakat hepsi sanki yok olmuştu.Elim kolum bağlı durmaktan nefret ediyordum.Sabah birilerinin bana ulaşacağı hayaliyle yatağa girdim.
Gözlerim bu kez bildirim sesiyle açıldı.Odanın içini dolduran telefon ışığı ve bildirim sesi uykumu bölmüştü.Kalkıp telefonu kontrol ettim.Saat 03.45'ti.Onur mesaj atmıştı.Uygulamaya girip mesajını okudum ve okudukça boğazımdaki yumru büyüdü.
"Özür dilerim.Tutamadım sözümü.Yalnız bıraktım seni.Ama yemin ederim ki senin için.Ne zaman yanına gelirim bilmiyorum.Ya da gelebilir miyim?Fakat bu kez tutabileceğim bir söz veriyorum sana.Gelebileceğim ilk fırsatta yanında olacağım.Bir süre daha orada kal.Birkaç gün sonra askerlerden bazıları seni almaya gelecek.Dikkatli ol ve gücünü unutma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP KRALİÇE
FantastikKorku muydu hareketlerimi yöneten?Yoksa mecburiyet mi?Artık kendime soru sorduğumda cevabı veremiyordum. "Binlerce kez pişmanlık yaşadım buraya geldiğim için.Ama asıl ironik olan ne biliyor musun?Buraya geleceğimi bile bile o kovuğa girerdim.Hemde d...