61°YILAN KANI

8.4K 1.2K 1.1K
                                    

Merhaba!

Küçük bir açıklama: 

Bu arada belirtmek istediğim bir nokta var ki o da artık kitabın odak noktasının Gece olduğu. Elbette aşk gibi, eski bölümlerde kalan romantik sahneler gibi beklentilerinizin olduğunun farkındaydım. Edis'in gelmesini beklediğinizi de biliyorum ancak şu an tamamen Gece'nin yükselişine odaklanmak istiyorum. Bu yüzden siz de benimle birlikte Gece'nin yükselişine odaklanın lütfen. Edis de elbette gelecek ancak bilirsiniz ki o bebeğim gösterişli girişleri sever ki henüz onun sahneye girebileceği kadar gösterişli bir an yok, odağımız hala Gece.

Sabırlı olalım, bunlar hep ilerideki kaosların alt yapısı. Daha manyak bölümlerle geleceğim, hep ne derim ben? Yazdığım kaoslar yazacaklarımın teminatıdır. 😅

Keyifli okumalar diliyorum. ❤

Bölüm şarkısı da Taylor Swift'ten 'I Did Something Bad'

Bakalım Gece bu bölümde neler yapmış?

BÖLÜM 61: "YILAN KANI"

"Belki de dünyanın safkan bir Savaşçının kara büyü kullanmasına alışması gerekiyordur."

Planlarımı netleştirmek istiyordum ancak elimdeki bilgiler ile bu durumun mümkün olduğunu söyleyemezdim. Henüz yetersizdi her şey. Biraz zaman alacak gibi görünüyordu, içinde olduğum sonsuzlukta zamandan bol bir şeyim yoktu. Sabretmeliydim, sakin olmayı ve sabretmeyi öğrenmeliydim. Birden hayatlarına dahil olmaya çalışmam da fazla göze batardı. Onlara olan nefreti bilmeyen yokken hem de...

Koridorda ilerlerken Tufan'ın yanına gidip gitmemek konusunda kararsızdım. Onu küstah hallerini, hiçbir şey yokmuş gibi davranmasını çekemezdim ama bir yandan da ne kadar çok şey bilirsem o kadar iyiydi. Bu yüzden Leyla'dan beni ona götürmesini istedim. Önce bir kat aşağı indik, ardından dolambaçlı birkaç koridoru arkamızda bıraktık ve nihayet bir odaya vardık.

Oda kuytu köşede kalmış görünüyordu ve göze batmıyordu. Leyla kapıyı tıkladı ve arkama çekildi. Kapılar içeriden açıldığında kendimi onu paralamaya hazırlamışken içeri girmemle şaşkınlığın bana çarpması bir oldu.

Dedem buradaydı.

Kapılar arkamdan kapanırken masanın bir yanında oturmakta olan dedeme bakakaldım. Önce kalbim derin bir özlem ve sevinçle hızlandı, ardından da yaşananları ağırlığı altında neredeyse bir ölünün nabzına yaklaştı.

"Gece." Dedem ayağa kalkarak bana doğru geldi ve sımsıkı sarıldı. Bir an burada on dört yaşındaki Gece olmak istedim. Her şeyden habersiz, dedesine koşulsuz güvenen o saf küçük kız olmak istedim. Ama sonra kendime kızdım, hep küçük kalsaydım ve bu dünyayı bulamasaydım onun aşkı ile hiç tanışmayarak hayatımın en büyük kaybını yaşamış olacaktım. Bütün acılarına rağmen onun aşkına değerdi.

"Dede, sen..."

"Ben sizi baş başa bırakayım," dedi Tufan kalktığında. Ardından dedeme huysuz bir bakış attı. "Sadece beş dakika Başsavaşçı," diye ekledi tiksinerek. "Yakalanırsak seni babamın önüne atarım." Ardından da hızla odadan çıktı. Onun arkasından baktım, babasının haberi olmadan çevirdiği işlerden birisi daha...

"Çok zamanımız yok," dedi dedem beni hemen bir koltuğa oturttuğunda. "Otur. Bu görüşmeyi nek kadar zor ayarladım, bilemezsin." Gözlerim dedemin gözlerini bulduğunda o da çoktan yanıma oturmuştu. "Nasılsın?" Elimi tutmuştu, elleri buz gibiydi. Hep soğuk olmuştur zaten elleri, oysa ellerinin kalbinin aynası olduğunu bilmiyordum.

YILANLAR & SAVAŞÇILAR °VERA°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin