Merhaba...
O kadar uzuuun bir bölümle geldim ki... Yazması da baya zaman aldı.
Çok çılgın bir bölüm oldu, çok uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyordum.
BÖLÜM 53: "ATEŞTEN GÖMLEK"
"Mutlu günler, geçmişi hatırlanmaya değer kılan tek şeydi."
Kaos ve kan dolu gecenin ardından yatağın önünde sırıtarak geçirdiğim yarım saati arkamda bıraktım. Kalkıp banyo yapmalıydım. Önce kazağımı, ardından da pantolonumu çıkarttığımda onların çöpe gitmesi gerektiğine kanaat getirerek ceviz masanın kenarındaki çöp kutusuna attım, biraz daha dikkatli bakınca Duman'ın burayı aynı zamanda bir çalışma odası olarak kullandığını fark ettim.
Yoğundu, hep çok yoğundu.
Bir an bileziği çıkartacakmış gibi olsam da vazgeçerek onunla birlikte banyoya yöneldim. Banyo kapısını açtığımda beni durduran şey odanın kapısının çalınmasıydı. Cihangir'in aksine kapı yumuşak bir şekilde vurulmuştu. "Gece." Yasmin? "Gelebilir miyim?"
"Bir dakika!" Hızla banyonun kapısını kapatarak odaya döndüm. Sadece iç çamaşırlarımla olmam pek etik değildi, bu yüzden Duman'ın kanepedeki tişörtünü aldığım gibi üzerime geçirdim. Yanlış bir anlaşılma olamazdı çünkü zaten Duman aşağıdaydı. "Gel lütfen," dedim dağılmış saçlarımdaki lastiği çekerken. Yasmin odanın kapısını açıp içeri doğru bir kuğu gibi süzüldüğünde ona hayranlıkla bakmamak için kendimi tuttum.
Az önce isyancıların arasında bir cellat misali ölüm dağıtmamışçasına şık ve nazik görünüyordu. Tanrım, asla onlar gibi olamayacaktım sanırım! "İyi olup olmadığına bakmak istedim," dedi kapıyı arkasından örterken.
"İyiyim," dedim gülümserken. "Bozok'la hallettik diyelim."
"Gördüm sizi." Gülümsedi, gülümseyişi yüzüne vuran güneş gibiydi. "Ama işin çoğunu sen yaptın, kendini güzel geliştiriyorsun." Bana doğru ilerlediğinde komodinin üzerindeki düğmelere uzanarak odanın ışıklarını yaktım. Sadece gece lambaları yeterli olmuyordu. "En azından yirmi yaşındaki Yasmin'den çok daha iyisin."
"Yalan söyleme," dedim saçımı daha düzgün bir şekilde toplarken.
"Söylemiyorum." Koltuğa oturduğunda ben de onun yanına oturdum. "Gerçekten iyisin."
"Sağ ol." Birbirimize kısa bir an baktığımda aslında sadece benim iyi olup olmadığımı kontrol etmek için gelmediğini ikimiz de biliyorduk. Belli ki başka bir şey daha söylemek için gelmişti.
"Aslında ben hediyeni vermek için gelmiştim," dedi bir ayağını altına bükerek daha rahat bir pozisyon bulduğunda. "Yani benim açımdan büyük bir hediye, tabii sen nasıl görürsün bilmiyorum ama." Elimi dizinin üzerindeki eline koyduğumda Yasmin'in eskisinden daha sıcak davranmasının da etkisiyle kendimi ona daha yakın hissediyordum.
"Eminim çok beğeneceğim, ver hadi hediyemi."
Derin bir nefes alarak elimi tuttuğunda yüzündeki ifadenin kederle bürünmesi renkli duygularıma solgun bir şüphe soktu. "Sana bir şey anlatmam gerek, daha önce kimseye anlatmadım ama senin bilmeni istiyorum."
"Seni dinliyorum," dedim güven verici bir tavır takınmaya çalışarak.
"Gece, ben yaklaşık yüz otuz yaşındayım," dedi arkasına yaslandığında. "Yani annenle yaşıtım neredeyse ve eşimden birazcık büyüğüm. Siyah'la birbirimizi gördüğümüz ilk an bile onun benim ömür boyu eşim olacağını anlamıştım, bu yüzden kendimizden emin olur olmaz evlendik. O zamanlar küçüktük tabii, birbirimizle ilgileniyorduk sadece ve hayatı yaşıyorduk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLAR & SAVAŞÇILAR °VERA°
Fantasy"Bu dünyada kanın da, acının da, savaşın da sonu yoktu." Gece, dedesinin ölümü üzerine annesinin doğup büyüdüğü Vera şehrine gider ve orada annesi ile bir hayat kurmak için çabalarken şehrin sırları karanlıklardan çıkmaya başlar. Bu sırlar onun gerç...