Merhaba!
İyi bir gün geçirdiğinizi umuyorum, geçirmediyseniz de bu güzel bölüm umarım gününüzü daha iyi kılar.
Sizi seviyorum, keyifli okumalar.
Bölüm 39: "MELEZ"
"Aşk görünen tuzaklar, ihanet görünen fedakârlıklar vardır."
Hayat, acılarla sevinçlerin koyun koyuna yattığı yatağın adıydı. Pek çok benzetme yapılabilirdi yaşadıklarımız için ama ben en çok bu cümleyi içime sindiriyordum. Şimdi içinde ne çıkacağı bilinmez o kutuyu elimizde tutarak bu sonu bilinmeyen yolda yürürken önemli olan tek şey o yolda kimin elini tuttuğumuzdu. Daha bu yılın başında ne olacağını düşünürken şimdi o yolda yürüyor ve doğru kişinin elini tutuyordum.
Duman, benim kırılma noktamdı.
Kahvaltı sonrası durumunu tamamen toparlamış olan ve bugün ilk defa hiç kapsül almadan dayanmaya çalışacak olan Ushan'ın sınırlarını zorlamaktaydı. Onunla birebir ilgileniyordum çünkü gerçekten, Duman beni biraz rahatlatmış da olsa vicdan azabı çekiyordum. Bazı kişiler için böylesine büyük, köklü değişimler olumlu etkiler bıraksa da bazı insanlar için böylesine durumlar birer travmadır.
Antrenmanı benimleydi, son bir saattir canla başla çalışıyorduk ve Siyah'tan eğitim aldığı için çok iyi bir durumdaydı. Onu bir kez daha devirmenin ardından biraz keyfi kaçmış olsa da durumu açıklayarak gönlünü almıştım, o kötü değildi. Sadece sonradan dönüştüğü için doğuştan gelen birisinin yeteneklerine bu kadar hızlı sahip olamazdı.
"Nasıl gidiyor?" diyerek içeri girdiğinde oturduğum köşeden ona baktım. Annemin yanından döneli iki gün oluyordu ve orada yaşadıklarımızı asla unutamayacaktım. Özellikle çalışma odasını... Aklımı delice sevişmemizden uzak tutarak Duman'a odaklandım.
"Oldukça iyi," dedim elimdeki su şişesini bıraktığımda. "Her ne kadar o ilerlemeden çok memnun olmasa da iyi gidiyor." Ushan terli saçlarını karıştırarak bana gülümsemeye çalıştı ancak çalışmanın karşılığını alamadığını düşündüğünden emindim. Şu aşamada haklıydı, bizler gibi çalışıyordu ancak maalesef bizler gibi yol alamıyordu.
"Sıkma canını," dedi Duman masaya yaslandığında. "Çok kısa bir sürede kapsüllerden kurtuldun, iyi gidiyorsun."
"Hey," dedim Ushan'ın ayağına ayağımla vururken. "Bunu bana bile demedi."
Ushan bu sefer gerçekten gülümsedi. "Sonunda senden iyi olduğum bir yer." Ona dil uzattım. Biraz çocukça görünüyor olabilirdi ama umurumda olmadı, zaten Ushan'ı da sadece güldürmüştü.
"Duman Bey." Kapıdaki görevlilerden birisi içeri girdiğinde kadının ifadesiz yüzündeki matlık pekişti ve ellerini önünde bağlayarak Duman'ı bir prensi selamlar şekilde, hak ettiği gibi selamladı. "Efendim Melezler Akademisi'nden iki kişi geldiler." Duman kaşlarını kaldırarak az önce yaslandığı masadan ayrıldı, ben de ayaklandım. Melezler mi?
Ayağa kalktığımda Ushan'a da el uzatıp kaldırdım, bu esnada Duman kadınla birlikte yanımızdan ayrıldı ancak biz de merak içerisinde, antrenmanın bitmiş olmasından ötürü onların peşine takıldık. Önce çalışma salonlarının olduğu zemin kattan çıktık, ardından da giriş katta beklemekte olan iki kişiye yöneldik. Birisi muhtemelen Yıldırım yaşlarında bir adam ile diğeri benim yaşlarımda görünen genç bir kız vardı kapının önünde. Adamın Savaşçı olduğu belliydi çünkü boynunda Yılan dövmesi yoktu ancak kız melezdi ve etrafına ürkek bakışlar atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLAR & SAVAŞÇILAR °VERA°
Fantasia"Bu dünyada kanın da, acının da, savaşın da sonu yoktu." Gece, dedesinin ölümü üzerine annesinin doğup büyüdüğü Vera şehrine gider ve orada annesi ile bir hayat kurmak için çabalarken şehrin sırları karanlıklardan çıkmaya başlar. Bu sırlar onun gerç...