Herkes Bayan Dorothy'e başını iki yana olumsuz anlamında sallarken tekrar söze girdi. "Borcundan bu miktarı düşeceğimden emin olabilirsin."
Sahneye çıkarak kızın koluna girdi ve onu dışarı doğru sürüklediğinde kız kaskatı kesilmişti. Kimse ses çıkarmadan, herhangi bir yorumda bulunmadan odadan çıkmaya başladı. Masanın kenarına yığılmış kirli birkaç bardağın arasına içilmemiş kendiminkini de itekledim.
Büyük salon hâlâ kalabalıktı. Buraya ilk geldiğimde beni yönlendiren kadına kaydı gözlerim, yeni gelenler ile ilgileniyordu. Kapıda her gelen ve gideni karşıladığından burada ileriki günlerde herhangi bir sorunda ilk sorgulayacakları kişi o olurdu. Belki de sadece kızın yeni olmasından ve buralarda diğer birçok kişi gibi daha fazla kalmasını istemediğimden olsa gerek aklıma diğer riskleri götürecek bir fikir geldi.
Hızla Şaklaban'ın yanına ilerledim. İleride birkaç soylu ile konuşuyordu. Theo ise görünürde yoktu. Yanlarına vardığımda kısa sürede hararetli bir konuşma içerisine girdiklerini fark ettim. Ben geldiğimde sustular. Bu normalde olsa birilerinin mahremiyetini işgal etmişim gibi hissettirirdi. Bu sefer bu konuda düşünecek pek zamanım yoktu.
"Beyefendi, birkaç dakikanızı alabilir miyim," dedim şaklabana bakarken. Onun soylular ile konuşmasını böldüğümden olsa gerek bana hoşnutsuz bir tavırla baktı.
"Evet?" dedi. Elimle kapıya yakın taraflarda dolanan kadını işaret ettim.
"O, ne kadar," diye sordum kendimi zorlayarak. Yüzünü işaret ettiğim tarafa çevirdiğinden yüzümün söylediğim cümleyle buruşmasına izin verdim. Hoşnutsuz ifadesi daha da fazlalaşırken bana döndü.
"O acemidir. Gördüğünüz üzere sadece gelenleri karşılıyor, onun yerine size daha tecrübelileri sunayım," derken bir pazarlamacı edasıyla gülümsedi. Başımı olumsuz anlamında salladım. İkna edici bir ses tonu kullanmaya çalışarak "Hadi, beyefendi! Sadece fiyatı söyleyin, onun hatları ve güzelliği eşsiz..." Son kelimelerimi kadının üzerinden ayırmayarak söylemiştim. Şaklaban nefesini sıkıntıyla verdi.
"40 bin."
"Onun tecrübesiz olduğunu söylemiştiniz. 25 bin anca olur," diyerek karşı çıktım.
"O çok az," diye mırıldandı. "30 bin." Bundan daha aşağı düşmeyeceğini tahmin ederek "Anlaştık," diye onayladım. Kadının olduğu tarafa doğru döndü ve seslendi.
"Mei!" Kadın olduğu yerde sıçradı ve korkuyla bu tarafa doğru yöneldi. Beni görünce -ne olduğunu tahmin ettiğinden sanırım- yüzü bembeyaz kesildi. Bense ciddi bir yüzle ona doğru bakıyordum. Derin bir nefes aldı yanımıza varınca. O söze giremeden Şaklaban "Artık yeni sahibin." Eliyle beni gösterdi. "Başına iş açma ki insanlar seni geri getirip benim başımı derde sokmasın," diye de ekledi.
Sonra cebinden ufak bir kâğıt ve kalem çıkararak kâğıdı duvara yasladı. Kâğıttaki belli yerleri doldurdu. Kalem ve kâğıdı bana doğru uzatmadan önce imzalayacağım yeri kalemin ucuyla işaret etti. Eğik bir yazıyla imzayı attım. Para miktarı, son ödeme tarihi, kimin alındığı gibi şeylerin yazdığı kâğıdı ona geri uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANATLARIN RUHU
FantasyHer hikaye bir intikam yolcuğuyla başlardı. Karakter zarar görürdü, gururu ezilirdi ve bazen de kaçardı. Dünya'nın hikayesi ise intikam almasıyla başlıyor. Plan işleme kondu ve uygulandı. Sadece önünde bir pürüz var. Bu pürüz sırtında katran karası...