Her hikaye bir intikam yolcuğuyla başlardı. Karakter zarar görürdü, gururu ezilirdi ve bazen de kaçardı. Dünya'nın hikayesi ise intikam almasıyla başlıyor. Plan işleme kondu ve uygulandı. Sadece önünde bir pürüz var. Bu pürüz sırtında katran karası...
(Medyadaki şarkıyı dinlemenizi kesinlikle öneririm. <3)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Buraya gelmeden önce uzun uzun ve detaylıca hem kendi insani zihnimden hem de karşımdaki türün bilmediğim sınırlarını ele alarak düşünmüştüm. Ve aklıma milyonlarca sonuç gelmişti. Bir tane kartımı öne sürdüm.
"Saklanacak veya korunacak yer bulamazsın ama değil mi? Kanatlarını ve boynuzlarını içeri çekip kendini insan gibi gösteremiyorsun sanırım. Türünden de ayrı olduğuna göre bu şehirde yardım isteyebileceğin kimse yok." Durakladım, dediklerimin daha keskin olması için kısa bir es verdim.
"Yani kendini kamufle edemiyorsun, kendini saklayamıyorsun, kendini koruyamıyorsun ve yukarıda güvenebileceğin hiç kimse yok," dedim o kapalı bir havadaki bulut renginde olan gözlerine bakarken.
"Elimde kadın olduğun ve Raymond'u öldürdüğün kozu var," dedi. İma ettiği şey açıktı: Eğer yapmazsan sırların ortaya yayılır. Beklediğim tehdit buydu aslında. O bu adımı atmadan direkt olarak tehdit eden taraf gibi görünmek istemediğimden sadece onun bu cümleyi kurmasını sağlamıştım.
Alaycı sırıtışım yüzümde tekrardan peyda olurken içimden yükselen hastalıklı kıkırdamaya engel olamadım. "Senin farklı bir türden olduğun kozu da bende var." Dudaklarımı bükerek kendimi her yanından sahtelik akan bir role büründürdüm. "Ah, doğru ya! Ama sen o türden ayrılmıştın, değil mi?"
Bana sert ve ciddi haldeki bakışlarını dikti. Gözlerindeki soruyu okumak zihin okuyamayan benim için bile basitti: "Bunun tehditkâr tarafı ne?"
"Şimdi Bay Truman'e gidip onların türünden birinin daha doğrusu yarısı farklı bir tarafa -mı demeliyim, her neyse- ait birisinin Yeraltı'nda saklandığını ve intikam peşinde olduğunu söylesem sence benim oğlunun katili olduğum gerçeğini umursamazdan gelir mi?" diye sordum aynı sahtelikte. "Ona göre kendimi tehlikeye atacağım da," diye de ekledim.
Anlık değişen ruh hali onun bu konudaki bütün duygularını ele verdi. Bu konuşmaya başlamadan önce onu da Rus ruleti masama davet etmiştim ve beni beklediğim şekilde tehdit etmesiyle masama teşrif etmişti kendileri.
"Bilgi dışında ne istiyorsun benden para mı?" diye sordu ters bir tavırla. Onun üzerine bu kadar gitmemim tek bir sebebi vardı. Söyleyeceğim şeyi yaptıracak kadar güvenebileceğim kimse yoktu. Bir insanı kendine tamamen bağlamanın tek yolu elinizde onu bitirecek kartlarınızın olduğunu ona açık etmekti.
"Hayır," dedim ve merakının artması için kısa bir an duraksadım. "Benim için bir işi tamamlamanı istiyorum," dedim.
"Ne işi?" diye sordu. Bunun altından çıkacak neyse ondan hoşlanmayacağını tahmin etmişti.
"Sadece senden bir bilgi daha istiyorum. Ondan sonra isteğimi kabul etmen dâhilinde sana yeryüzünde istediğin istihbaratı ve korunmayı sağlayacağım," diyerek karşılık verdim. Artık benim tavırlarım da olması gerektiği gibi ciddiydi. Başıyla belli belirsiz onaylayınca bunu konuşmam için bir işaret olarak kabul ettim.