Gözlerimi yavaşça araladım. Boğazım kurumuştu ve ağzımda iğrenç bir tat vardı. Saçlarım gözlerimin önüne dökülmüştü. Bulanık görüşümü kovmak için gözlerimi sıkıca kapatıp bir daha açtım. Hızlıca birkaç kere kırpıştırdım. Vücuduma neler olduğunu anlamak için iyice kendime gelmeyi bekledim. Sağ kolumdaki ok yarasının sızısı ve diğer ağrılar azalmıştı.
Bu odada gece fark ettiğim küçük bir pencere vardı ve bu da güneş ışığıyla odayı yeterince aydınlık yapıyordu. Odayı taradım ve benden uzakta duvara yaslanmış oturan Klus'u fark ettim. Kanatlarını etrafına bir koza misali sarmıştı. Biraz ötemde bir kapta azalmış su, kanlı bezler ve Klus'un kanatları bana monte etmesine yarayacak malzemeler vardı. Hepsini Bayan Dorothy'nin sağladığı eşyalar arasından bulmuştuk.
Ama sırtımda bir ağırlık ya da ağrı hissetmiyordum. Rahatlıkla yüzüstü uzanmış olduğum yerden kalktım. Klus'un üst kısmı çıplak bedenimi örtmek için üzerime bıraktığı battaniyeyi alarak etrafıma sardım.
"Klus," dedim. "Klus!"
Uyanmayınca yanına giderek ayağımın ucuyla bacağını dürttüm. Sıçrayarak kendine gelirken kanatlarını açtı. Gözleri karşılaştığı ışıkla kısılmıştı. Uyanmasına veya neler olduğunu anlatmasına izin vermedim.
"Seninle bir anlaşma yaptık, Klus," diye söze başladığımda devam etmemi engelleyerek araya girdi.
"Evet, ama," dediğinde bu sefer cümlesini tamamlamasına ben izin vermedim.
"Bir anlaşma yaptık ve sen buna uymadın," dedim ve derin bir nefes aldım. "Bana o, kanatları ekstra uzuv olarak vücuduma ekleyebileceğini söylemiştin."
"Evet ve dediğim gibi de yaptım," dedi. Ses tonu benim sesimi bastırmak için yükselmişti. Kaşları çatılmıştı ve yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade oluşmuştu.
"Dediğin gibi yaptın, öyle mi?" Artık sesimi savunma kabul etmeyeceğimi belirtircesine yükseltmiştim. O yaptığımız anlaşmaya uymamıştı. Ona bu fikri ilk sunduğumda da karşı çıkmıştı. Belki de Ogün ile anlaşıp kanatlardan başka bir yolla kurutulmuşlardı.
Ne yani ona güvendin mi?
İkimizin de çıkarı söz konusuydu.
Bütün dünyamdaki sesler dondu. Klus'un kendisini açıklayan cümleleri uğultu halini aldı. Kayalara çarpan denizin dalgaları, uzaktan gelen martı sesleri hatta nefes alışverişim bile kulağıma ulaşmamaya başladı. Belirli bir ritimle atan ve birazdan fark edeceğim şeyle hızlanacak olan kalp atışımı duyabiliyordum, bir de zihnimde dönen bu sesi.
Bazı harfleri bastırarak söyleyen ve kelimeleri hızlı telaffuz eden bu konuşma tarzından nefret ediyordum.
Belki de gerçekten anlaşmaya uymuştur, Dünya.
Sesim, nefes verir gibi bir fısıltıyla dudaklarımdan döküldü.
"Raymond."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANATLARIN RUHU
FantasyHer hikaye bir intikam yolcuğuyla başlardı. Karakter zarar görürdü, gururu ezilirdi ve bazen de kaçardı. Dünya'nın hikayesi ise intikam almasıyla başlıyor. Plan işleme kondu ve uygulandı. Sadece önünde bir pürüz var. Bu pürüz sırtında katran karası...