Bölüm 32

13 4 0
                                    

Sol omzuma saplanan büyük bir acıyla uyandığımda gözlerimi zifiri karanlığa açmıştım. Gözlerimi kırpıştırarak ne olduğunu kavramaya çalışırken görüntüler biraz olsun netleşti. Duvarda asılı duran meşale sönmüştü. Parmaklıkların ardından da herhangi bir ışık sızıntısı gelmiyordu. Her yerdeki ışıklar söndürülmüştü.

Daha önce fark etmediğim bir sürü ses duymaya ise üzerime sinen ne olduğunu anlama çabası geçince başladım. Homurtular, fısıltılar, anlık bağırışlar, küfürler ve deli saçma sözler... Hepsi benden uzak ama aynı yerde olduğumuzu hissettirecek kadar yakındı.

Uykudayken sol omzumun üstüne doğru dönmeye çalışmış olmalıydım. Kendimi tekrar rahat edebileceğim bir pozisyona getirdim.

"Yeni mahkûm kim?"

"Yeni mahkûm mu varmış?"

"Bugünkü yemekler çok kötüydü."

"Elini düzgün hesapla! Ben kazanıyorum!"

"Kardeşlerden birisini içeri tıkmışlar."

Çok yüksek sesli aklı başında olan birinden çıkmayacak bir tonda kahkaha. Kahkaha dindikten sonra etrafa bir sessizlik çökmüştü.

Sonrasında birinin "İşte yine başlıyoruz," diye fısıldadığını duydum.

"Onu ben öldürmedim. O... O intihar etti. Yemin ederim." Kahkahanın sahibi olmalıydı. "Hayatım uyan! Uyan tatlım!" Ses bu şekilde devam etti.

"Kes sesini ahbap!" Gür bir ses deli saçması sayıklamaları bastırdı.

Sonrasında diğer konuşmalar devam etti.

"O piçi kesinlikle öldürmeliydim!" Bu seferki kadın sesiydi.

"Hangi piçten bahsediyoruz bu sefer, tatlım?" Aynı gür ses devam etti.

Kadından cevap gelmedi ve sesler bir zaman sonra birbirine girip uğultu halini aldı.

"Kartları düzgün say."

"Çakmağı olan var mı?"

İşte bu kelime tüm radarlarımı açmıştı. Birinin "Bunu çakmak isteyene uzatın," dediğini duydum. Tütün! Birinin tütünü olmalıydı. Yumuşak veya sert fark etmeksizin tütüne ihtiyacım vardı. Ama istesem de alamazdım çünkü bileklerimden yatağa bağlanmış durumdaydım.

Juan'a bir kere daha lanet okurken gözlerimi kapatıp uyumak için kendimi zorladım.

Sesler kesilmedi hatta artarak devam etti. O an kahkahalarla gülen deli kişinin tekrar gülmesini istedim. O, bunların sesini kesmişti. Muhtemelen bir saat kadar uğultunun bana ulaşmasına izin verdikten sonra dayanamayacak hale geldim.

"Kesin sesinizi!" Bu seferki bağıran ses benimdi.

Herkes bir anlığına sustuğunda gerçekten işe yaradığını düşünmeye başlamıştım ki bu kez sesler benim hakkımda yükselmeye başladı.

"O kim?"

"Ses çok yukarıdan geldi."

"Kardeşlerden birisi."

"Kardeşlerin sonunda birbirini sırtından bıçaklayacağı kesindi."

"Bize ne cüretle bağırır?"

"Bizden daha iyi durumda olduğuna eminim."

"Hangi kardeş?"

"Kısa boylu, erkek olan, siyah saçlı vardı ya!"

"Dünya?"

Konuşmalar uzarken tek yapabildiğim derin bir iç çekmek olmuştu. Susmayacaklardı ve ben de uykuya dönemeyecektim.

KANATLARIN RUHUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin