TANITIM

1.4K 33 3
                                    

İki adam vardı, geçmişte bir kadına âşık olan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İki adam vardı, geçmişte bir kadına âşık olan. Bu adamların tek ortak noktaları aynı kadın değildi ama onlar dostu bir zamanlar. Arkadaştı, silah arkadaşıydılar. Sonra ikisi de yüreklerinde tek bir şey hissetti.

Bu kadına olan aşk.

İkisi de aşkları için her şeyi verebilecek adamlardı. Biri yakmayı, diğeri yıkmayı tercih etmişti. Biri sevdiği kadının hayatını yakmıştı, diğeri hiç habersiz yedi kişinin hayatını yıkmıştı.

Bu iki adam da kavuşamamıştı kadına. Biri kaybetmişti kavuşamadan, biri kavuştuğunu, kazandığını sanmıştı.

Adamlardan biri vatanına, diğeri iradesine ihanet etmişti.

Bu iki adamın suçu âşık olmak değildi belki ama yedi çocuğun hayatını bir çıkmaza sokmaya yetiyordu bu aşk.

Yedi çocuğun, yaşları çocuk olmak için epeyce büyümüş yedi çocuğun da hayatı, adalet çıkmazına girmişti.

Onlar suçsuzdu, habersizdi, acılıydı, derin yaraları vardı hepsinin. Hayat onlara dünyada gözlerini açtığından beri adaletli olmamıştı. Adalet çıkmazında yaşayan, yaşamaya çalışanlardı onlar.

Hissedemedikleri adaletin peşinden koşan bir avuç hiç çocuk olamayan insanlardı hepsi.

Ama her şeye rağmen, aileydi onlar, sıkı bağlarla birbirine bağlı olan bir aile. Henüz altı kişi olduklarını düşünüyorlardı ama yediydiler. Bu iki adamdan biri çok şeyi yıkmıştı ama bir aile inşa etmişlerdi farkında olmadan.

"Nasıl ihanet ulan bu!" dedi seslerden biri.

"Aşk en büyük ihanettir!" dedi bir diğeri.

Bu iki sesin savaşı, her şeyi yok etmiş, şimdi yeni bir savaş açacaktı. Siperlerde yedi tane çocuğun erlik ettiği bir savaş...

Babaları yoktu, anneleri yoktu, birbirileri vardı, bir de umutları. Acılarına merhem bulma umutları...

***

"Bir adam var dedi..." Ahu.

Ekledi...

"Yara..."

"Bir yar var..." dedi yara.

"solumdan başka yere sığdıramadığım..."

Ardından acıyla araladı dudaklarını, nefretle konuştu. Nefret kadına değildi, ona dokunanlaraydı.

"Ben solumdan başka yere koyamadım, sen nasıl bana hasret koydun!" demişti öfkeyle, karşısındaki savaşın ilk kurşununu sıkan adama.

***

Herkesin farklı acısı, farklı hayatı, farklı benliği vardı ama bazılarını acılarını yedi eş parçaya bölmüş, beraber sırtlanmaya çalışıyordu. Çünkü o kadar ağırdı ki yükler, kim taşımaya kalksa, altında kalırdı.

Bir ölüm... Bir paket kaset ve bir ekip.

Neye sürüklendiğini bilmeyen bir avukat, yepyeni biri oluyordu. İsteyerek miydi o da emin değildi ama içindeki kimsesizlik hissi onu hiç tanımadığı insanların, hiç bilmediği bir hayatın içine sürüklemişti.

O kimdi bilmiyordu, hiç bilmemişti.

Sokak çocuklarının adı, sanı, kimliği olmazdı. Onların onları koruyan, insanları korkutan yara izleri, kalkanları vardı. 

****

Merhaba.

Ben 99.yazar, size yeni eserimi sunmak isterim, umarım beğenilerinizi karşılar ve okumaktan zevk duyarsınız. Herkese iyi okumalar dilerim ama sanırım bunu başta dilemeliydim :)))

Instagram: 99.yazar  

ADALET ÇIKMAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin