3. KESİŞME

383 17 10
                                    

(Yazarın Anlatımıyla)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yazarın Anlatımıyla)

İstanbul'un altında, yerin yedi kat dibinde, içinde ne gizemler barındırdığını, insanların akıllarının ucundan geçmeyecek konularla savaşan Alakanın aksine, Ahu işinden yorgun gelmiş, normal denilebilecek bir hayat yaşayan bir iş kadını idi.

Normaldi fakat normalden ne kastığınıza bağlıydı. Ahu yorgunlukla evine ayak bastığında, üzerinde yürümekte mutlu olmadığı topuklu ayakkabılarını ayağından fırlatırcasına çıkarttı ve üstündeki ağırlıkları kapının dibine bırakarak içeri adımladı.

Yorgun bedenini rahat koltuğa attığında, mavi gözlerini yorgunlukla kapattı ve soluklanmaya başladı.

Ta ki içerden gelen tıkırtıları duyana dek. Hızla gözlerini açtı ve kaşlarını çattı. Salonun kapısından, karanlık holü kolaçan etmeye başladı. Onun evinden ses gelmez, nefes olmazdı.

Sakin adımlarla karanlık hole doğru adımlayacağı sırada kapının çalması ile duraksamış ve kapıya yönelmişti. Kapıyı açtığında, karşısında gördüğü, tanımadığı adamı bir süre süzmüş ve ardından konuşmaya başlamıştı:

"Buyurun, kime bakmıştınız?" dedi sakin sesiyle.

"Ahu Arslan'ı arıyorum. Ben Adil Kaya" dedi elini kadına uzatarak.

Ahu çatık kaşlarıyla ve yorgun gözleriyle, karşısındaki kumral, orta yaşlı adamı süzdü. Ardından soğukkanlılıkla elini uzattı ve uzatılan eli sıktı. O an Adil Bey yorgun, mavi gözler ile göz göze geldiğinde, kahve tonlarındaki gözleri koyulaşmıştı. Bu gözlerin tanıdık oluşu, onu korkuya sürüklese de, soğukkanlılık ile konuşmayı sürdüren kadına bakıyordu.

"Ahu Arslan benim. Beni neden arıyorsunuz? Eğer işle ilgiliyse, şuan mesai saatleri dışındayım beyefendi" dedi sakince.

Adil bey kafasını iki yana salladı sakince. Ardından dudakları aralandı:

"Mevzu uzun ve derin, içeride konuşsak daha uygun" dedi nazik bir tonda.

Ahu karşısındaki adamı süzdü bir süre. Giyimi düzgün ve ciddiydi, soğukkanlı tavırları ve elindeki dosya oldukça ilgisini çekmişti Ahu'nun. Önsezilerine güvenerek, kafa salladı ve içeri girmesi için yolu açtı. Adil bey içeri girdiğinde, işaret edilen koltuğa geçti ve elindeki dosyayı masaya bıraktı.

Herkesi aynı kadere sürükleyecek dosya!

Ahu temkinli hareketlerle dosyaya yaklaştı ve eline aldı. O da bilmiyordu dosyanın kapağını açarken, bambaşka bir hayata, bambaşka acılara sürükleneceğini. O da bilmiyordu, artık Ahu Arslan değil, Alaka'nın yedinci asil üyesi olacağını.

***

Genç kadının okuduğu satılar ile beyninden aşağı kaynar sular dökülmüştü. Kendini bildi bileli, kimsesizdi. Şimdi ise bir babasının olduğunu öğrenmiş, aynı anda öldüğünü öğrenmişti. Bütün hayatı bir gecede, bir Çarşamba gecesi, yerle bir olmuştu.

ADALET ÇIKMAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin