Saatin on ikiye gelmesi ile kendimi köşkün arka bahçesinde bulmuştum. Adil Bey’in söylediğine göre, benim ustam Yiğitti fakat ekibin diğer üyelerinden de eğitim alacaktım.
Herkesin yetenekli olduğu bir konu vardı. Mesela bilgi, araştırma, istihbarat kısmını Ege ve Alin yapıyordu.
Feza ve Çağan saha görevini üstleniyordu, Barlas ekibin lideriydi, komuta ondaydı. Yiğit ise onu henüz tahmin edemiyordum.
Baskın bir karakter olduğu belliydi ama bu ekibin hangi parçasıydı acaba. Ben kendimi yedek parça gibi hissediyordum.
Arka bahçeye geldiğimde, kurulu bir poligon, küçük, kare bir masanın üzerinde bir sürü tabanca sıralı, masanın önünde beni bekleyen Feza ile karşılaştım.
Feza... Ekibin sessizi, bence grubun ağabeyi idi. Sert çehresi ve kemikli yüz hatları ile pek güler yüzlü biri değildi ama kanım ısınmıştı ona da.
Yanına adımladığımda, temizlediği tabancayı bıraktı ve bana döndü.
“Hoş geldin Ahu” dedi sert sesiyle.
Kafamı eğerek, selam verdim. O da temizlediği silahı, birleştirdi ve masaya bıraktı. Ardından eline sarı renkli kulaklığı alarak bana yaklaştı, kulaklığı iki tarafından tuttu ve hızla ensemden boynuma geçirdi.
Çevik hareketi ile tepki vermemiştim. Eline tabancayı aldı ve namluyu benden ters tarafa çevirip, gözlerini bana dikti. Gözlerimin içine baktı ve konuşmaya başladı.
“Silah tutuşu, çoğu zaman nişan almaktan daha önemlidir Ahu” dedi.
Ardından sağ elinin kaldırdı, son üç parmağını işaret etti ve konuşmaya başladı.
“Silahı tutuşta en önemli kısım, bu üç parmağının, büyükten küçüğe doğru silahın kabzasını sağlam kavramasıdır” dedi.
Eliyle önce gevşek tuttu silahı, ardından önce serçe parmağını, sonra yüzük, en sonda orta parmağı ile sertçe kavradı kabzayı.
“Burayı tutarken, öyle sıkı tutacaksın ki, hava bile girmeyecek Ahu” dediğinde, anladığımı belirten mırıltılar çıkardım. Devam etti.
Sol elinin son üç parmağını kaldırdı ve konuştu:
“Bu üç parmağınla da, kabzayı tuttuğun elini sağlama alacaksın.”
İki eliyle silahı kavradığında, poligona döndü, bende görüş açısına girdim.
“İki; Duruş: duruşun doğru değilse, atışta sendelersin” dedi. Ardından devam etti.
“Omuz genişliğindeki bacaklarından, birini hafif arkaya alacaksın, kalçanı biraz yana doğru alacaksın, omuzlar dik olacak.”
Hem anlatıyor, hem de pozisyonu gösteriyordu.