19. KOĞUŞ

152 13 2
                                    

Kollarında kelepçeler takılı kadın, iki yanındaki polis görevlilerinin direktifleriyle yürüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kollarında kelepçeler takılı kadın, iki yanındaki polis görevlilerinin direktifleriyle yürüyordu. Kapalı cezaevine gelmişlerdi. Cezaevinin demir kapısından giriş yapmıştı Ahu. Etrafına baktı, ilk defa bir cezaevine gelmiyordu elbette. O bir avukattı, çok gelmişti buralara. Fakat ilk defa avukat olarak değil, mahkum olarak bu kapıdan giriş yapıyor oluşunun ağırlığı vardı üstünde ve öğrendiği gerçeklerin sıkışması. Ahu içeri girdiğinde, kelepçeler çıkmış ve işlemler için görevlilerin yanına götürülmüştü. Yanına yaklaşan iri gardiyan kadının kolundan tutmuş ve koğuş koridoruna sürüklüyordu.

Ahu koğuş kapısının gürültülü sesini işittiğinde, kafasını kaldırmış ve etrafına bakmıştı, burada ne yaptığını sorguluyor gibiydi bakışları. İçeri adım attığında, demir kapı kapanmıştı. Ahu etrafına baktığında, kendi gözlerini andıran, delici bakışlarla göz göze gelmişti. Her şey tepetaklak oluyordu ve Ahu bir kere daha güvenmeyi seçmişti. Belki diyordu içinden, hata yapıyorum diye. Fakat içindeki sesi dinlemeyi seçmişti.

Etrafına baktığında, gördüğü yüzler, hayatlar, yorgun ve beyaz çehreler içini daraltıyordu. İnsanların buraya girmesini ya da buradan kurtulmasını sağlayan kadın, buraya düşmüştü. Her insanın yaraları vardı. Boğazında yumru olan anıları, çetrefilli hesapları, yaraları vardı. Benim birden çok yaram vardı fakat merhem olacak tek bir nedenim, hayata tutunmak için bir bağım yoktu.

Koğuşun ortasında beklediği sırada, yanına yaklaşan, kendi boylarında, kısa saçlı kadına baktı ruhsuzca. Kadın yayvan bir gülüşle Ahu'ya yaklaşıyordu. Yanına geldiğinde, aynı rahatlık ile konuşmaya başlamıştı:

"Oo yeni bir ceylan düşmüş koğuşumuza" demiş ve gülmüştü. Ahu duymazlıktan gelmiş ve cevap vermemişti.

"Dilini mi yuttun? Konuşssana yavru ceylan, yoksa çok mu korktun! Alışırsın yavrum, sıkma canını" demiş ve yanağından makas almak için elini Ahu'nun yüzüne yaklaştırmıştı ki Ahu hızla eline vurmuş ve çekilmesini sağlamıştı. Sert darbe ile kadın geriye gittiğinde, öfkelenmişti.

"Ne yaptığını sanıyorsun lan sen?" demiş ve üzerine yürümüştü. Ahu son saatlerde yaşadığı şeylerin öfkesiyle, kadının kolunu arkaya bükmüş ve kadının arkasına geçmişti, kadın acıyla inlerken Ahu konuştu:

"Bana bak, ben buradakilere benzemem. Sen kimsin de bana ağalık taslıyorsun! O eline koluna, diline sahip ol. Yerine geç, edebinle otur, belanı benden bulma! Ayrıca bir daha bana yavru ceylan diyip, yayvan yayvan konuşursan, seni çok fena yaparım. Bu hissettiğin acıyı mumla ararsın!" demiş ve kolunu biraz daha sıkıp, kadını ileriye savurmuştu.

Kadın korku ve acıyla kolunu tutmuş ve yerine oturmuştu. Diğer mahkumlarda Ahu'ya baktıkları sırada, bir kadın boş ranzayı göstermişti çekinerek. Ahu boş ranzaya geçip oturduğunda, kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Düşünüyordu, düşünmeye ihtiyacı vardı.

ADALET ÇIKMAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin