10. Bölüm: "Sen Kimsin?"

560 47 29
                                    

Merhaba Masumiyet Ailesi, erkenden bölüm ekleyemediğim için özür dilerim; ancak vize sınavlarım bir hafta sürdüğü için sizleri hikayemden mahrum bırakmak zorunda kaldım. Ve şimdi... Oldukça aksiyonlu bir bölümle buradayım. Telafi için bu hafta bir bölüm daha gelecek gençler. Bu arada 5K olduğumuz için teşekkürler, bu bölümü @Zeyzeyhan'a ithaf ediyorum. :)

Bir de geçen eklediğim notla ilgili küçük bir duyurum var. Gerek yorumlar, gerekse bana gelen mesajlar ile sonunda Ayaz ve Korhan'a karar verdim. Ayaz, Nick Bateman; Korhan ise Mariano Di Vaio oldu. Ama istemeyen onları kendi hayal dünyasındaki gibi düşünebilir.

Son olarak... Bir soru: Bölüm sonunda Elvan'ın kimden bahsettiğini yorumunuzda belirtirseniz sevinirim, keyifli okumalar.


*

Gıcırdayan metal kapının sesiyle bir toz bulutu gibi zihnime üşüşen Ayaz'lı anıların arasından çıkmayı başardım. O günler güzeldi, ona aşık olmasam bile güzeldi. Ayaz beni korurdu, kollardı, severdi. Bir baba gibi, bir ağabey gibi, bir arkadaş, eş, dost gibiydi. Hava kadar, güneş kadar doğaldı benim için. Şimdi her karşılaştığım engelde zihnime üşüşen anılar kalp kırıklarımı daha toparlanamadan ezip geçiyor gibiydi. Her defasında o adamın da hayatını kararttığım düşüncesi zihnime sızıyor, bana türlü işkenceler yapıyordu.

"Hey!" dedi bir ses. "Yarın buradan çıkıyorsun."

Başımı kaldırıp karşımda dikilen Korhan'a baktım. "Karşılığı ne olacak?"

Gülümsedi. "Benimle bir gece..."

Gülümsedim, içime dolan kahkaha tutamlarına hâkim olmaya çalışıyordum. Bu adam delirmiş olmalıydı. Kendimi ona peşkeş çekeceğimi mi sanıyordu? Ben, Elvan Günay. Ölümün kıyısında beliren hırçın rüzgâra korkusuzca kafa tutmuş, her seferinde bir yaşayan ölü olarak beni bekleyen kâbus dolu hayatıma geri dönmüştüm. Ve şimdi bir mafya bozuntusu, bu cehennemden çıkmak pahasına benden onunla yatmamı bekliyordu; öyle mi? Dudaklarımın kıyısında dolaşan bir kahkaha tufanı, ben engel olamadan bedenimden süzülüp Korhan'la paylaştığımız hava sahasına karıştı. Öyle içten kahkaha atıyordum ki Korhan'ın şaşkın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Yaklaşık 20 saniye sonra gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı.

"Bu kadar komik olan nedir?"

Öfke ateşiyle yanıp sönen kahverengi gözlerine baktım. "Sence ben bunu yapar mıyım?"

Cevabım üzerine tek kaşını kaldırıp dudak büktü. "Sadece şansımı denemek istemiştim."

"Seninle asla yatmayacağım Korhan. Değil seninle yatmak, bana dokunmana bile isteyerek izin vermem. Bunun yerine beni öldürmeni ya da bana işkence etmeni tercih ederim." Gülümsedim. "Ah, ne kadar mazoşistim değil mi? Seninle bir yatakta bulunma fikrindense acı çekerek ölmek bana daha cazip geliyor."

Daha birkaç saniye önce yüzünde beliren alaycı ifadesi, sözlerimden sonra yerini ciddiyete bırakmıştı. "Bence bu kadar emin olma Elvan. Öyle bir gün gelecek ki teklifimi bilerek ve isteyerek kabul edeceksin."

"Öyle bir zaman gelirse kendimi öldüreceğim, merak etme."

Başımı yeniden duvara yasladım ve gözlerimi kapattım. Artık ona cevap vermeyecektim. O, kendi hayallerinin kirli dumanı içerisinde her geçen gün zehirlenirken benden de bu saçmalığa katılmamı bekliyordu. Demir kapının gıcırtısını duyduğumda görmesem bile onun gittiğini anlamıştım. Berelerle dolu vücudumu daha iyi bir pozisyonda tutabilmek için gerilen kaslarımı gevşetmeye çalıştım.

MasumiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin