23. Bölüm: "İntikam Savaşı"

134 13 12
                                    

Yeni bölüm geldi. :) Birçok sağlık sorunum, ödevlerim ve finallerim nedeniyle uzun zamandır sizlere bölüm yazamadığımın farkındayım; ancak bu bölümü okuduktan sonra bence bana bölüm yazmadığım için kızmak yerine bölümün sonu için şok olacaksınız. :D Finale az kaldığını hatırlatmakla beraber, umarım oy ve yorumlarınızı benden esirgemezsiniz diyorum ve kaçıyorum.

Keyifli okumalar. :)


Umut'un sözleri, Korhan'ın damarlarındaki tüm kinci zehrin üzerimize yağmasına sebep olmuştu sanki. Bir an zemin ayaklarımızın altından kayacak, birbirine karışan bu kin girdabı bizi içine alacak sandım. Zira ikisinin arasında geçen o uzun bakışma, tüylerimi diken diken ederken dizlerimin titremesine neden oluyordu. Şimdi ne olacağını düşünmek, en korktuğum şeyin başıma gelmesine yol açıyordu. Evet, belki de artık kocaman dediğimiz ama aslında kısacık olan bir yaşamın sonuna gelmiştik. Tek dileğim, Erva'mın okyanusun ortasında tek küreği kalmış bir sandalla evine varmaya çalışan bir insanın çaresizliğini tatmamasıydı.

"Ölüme geldin Kılıç," diye fısıldadı Korhan. "Evine geldin."

Yutkundum ve Ayaz'a baktım. O da pür dikkat onları izliyordu. Başımı çevirip burada bulunan insanlar dışında her yere baktım. İçimi bir korku sarmıştı sonunda. Hepimiz ölüme geldiğimizi biliyorduk, fakat yine de birileri bu savaşı sonlandırmalıydı.

Buradan kim canlı çıkarsa o kazanacaktı.

Sevdiğim adamın intikam dolu gülüşü titretti beni. "Göreceğiz Korhan, göreceğiz."

Gözlerim, Kaan'ın yerdeki hareketsiz bedenine takılırken gömleğini kuşatmış o kırmızılıktan alamadım bakışlarımı. O, ölmüş müydü? Yine de ne olursa olsun, onu buradan çıkarmak için elimden geleni yapacaktım.

Bir anda kulağımın ardında bir nefes hissettim. "Onu buradan çıkar."

Ayaz'dı bu!

Korhan ve Umut'un içler ürpertici iletişimini bozmadan, sanki doğada rüzgarın emriyle hafifçe sallanan bir yaprak gibi yavaşça ona döndüm. "Ne diyorsun sen! Tek başıma yapamam!"

Dişlerimin arasından sessizce fısıldadığım düşünceme güldü. "Tek başına değilsin, hazır olduğunda sağ tarafımdaki adamlara komut ver. Bunun için bekliyorlar."

"Onlar Korhan'ın a-"

Hemen sözümü kesti. "Evet, onun adamları. Ama bizim için çalışıyorlar." Şaşkın bakışlarımı görünce burnundan bir nefes verdi. "Hadi ama Elvan."

"Tamam," diye fısıldadım.

"Ve sen!" dedi Korhan bir anda. "Sonunda seninle karşılaşabildik."

Bakışları, artık Ayaz'ı odağına almıştı. Ayaz ise sanki hiçbir şey olmamış gibi ona bakıyordu. Sanki ailesini o yok etmemiş, bedenine tüm işkenceleri bu adam yapmamış gibi.

Ah, bu bakışlar Azrail'e aitti.

"Ben ne zaman istersem beni o zaman görmeliydin Korhan, aksi taktirde kalpten gitmeni istemezdik, değil mi?"

Hafif bir alay içeren bu cümleler, Korhan'ın kanını kaynatmaya yetiyordu. Onu yıllardır tanıyordum, uzun zaman boyunca yanında bulunmuştum. Ne kadar kinci ve gözü doymak bilmez bir adam olduğunu biliyordum. Güzel yüzünün aksine, içindeki ruh bir şeytanın tohumu gibiydi. Elindekiyle yetinmez, daha fazlasını isterdi hep. Şimdi beni ve bir zamanlar kardeşi bildiği adamı karşısında bulmuştu, onun hükümdarlığını yıkmaya çalışan adamın hemen yanı başındaydık.

MasumiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin