Merhabalar, çok bekletmeden yeni bölümü yazayım dedim. Pek içime sinmedi ama umarım sizler beğenirsiniz. Destek olan herkese çok teşekkürler, keyifli okumalar. Bir kusurum varsa affola.
Bölüm, Zeyzeyhan'ım için. :)
Medya: Korhan
Uykulu gözlerle kalktı yatağından güzel kız. Kadife yumuşaklığındaki kahverengi saçlarını savura savura banyoya gidip elini yüzünü yıkadı. Hiçbir zaman sabah insanı olamamıştı, yataktan kalktığında sevgilisinden ayrılıyormuşçasına uykusuzluğuna üzülüp ağlayası gelirdi. Yine de günün yarısını uyuyarak geçirdiğinde de bundan pişmanlık duyardı.
Ellerinin ıslak yüzeyiyle boynunu hafifçe ıslattı Nil. Uykusunun açıldığından emin olduktan sonra bir tane de sigara yakıp odasına günün tatlı ışıklarını yansıtan pencere camına doğru yürüdü. Elvan ve Erva gittikten sonra evin huzuru kalmamıştı. Erva zaten babasıyla kalıyordu, fakat Elvan burada olduğu sürece arada bir buraya getiriliyordu. O sevimli kızın paytak yürüyüşlerini izleyip arada bir onunla oyunlar oynamak hoşuna gitmişti.
Derin bir nefes çekti sigarasından. Artık bu evde yalnızdı. Ayaz ve Kaan'ın gözetiminde, korumalar tarafından korunan o evde yaşıyordu hala. Yine de geleni gideni pek olmuyordu. Hal böyle olunca bahçe işleri bile çekici gelmiyordu bazen. Yine de huzurun sesini dinlemek hoşuna gidiyordu. Üniversite okumamıştı, okuyamamıştı. Hayatını mahveden, abisi bildiği Korhan yüzündendi hepsi. Tüm bu olaylar bittikten sonra kendine yeni bir sayfa açıp üniversite okumak istiyordu. Hayalini kurmak bile mutlu etmeye yetiyordu.
Nil, bunları düşünürken odasının kapısı aniden açıldı. Genç kız korkuyla sıçrarken ardına döndüğü anda Kaan'ın bal rengi gözleriyle karşı karşıya geldi ve öfkeli bağırışlarını ondan esirgemedi. "SENİN BURADA NE İŞİN VAR?! BİR GENÇ KIZIN ODASINA BÖYLE GİRMEYE NASIL CÜRET EDERSİN!"
Kaan, hızlı adımlarla ona yaklaşıp kolundan çeke çeke odanın çıkışına yürüttü Nil'i. Aklında bambaşka şeyler vardı. Bugün, bu kız sonunda onu affedecekti! "Başlatma şimdi genç kızına da sana da! Benimle geliyorsun!"
Nil, içinde hissettiği şaşkınlık duygusunu bastıramadı ve gözleri kocaman açıldı. "Hey! Nereye gidiyoruz, ne yapıyorsun! Allah'ım, bu adam hem manyak hem psikopat ya!"
Kaan, hala onu peşinden sürüklemekle meşguldü; fakat yüzünde hınzır bir gülümseme belirmişti. "İltifat ediyorsun küçük kız, bahçeye çıkana kadar sabret."
Merdivenlerden inip mutfağa yöneldiler. Açık kapıdan bahçeye çıkarlarken Nil, dilini tutup sabretmeye çalışıyordu. Bu adam her ne göstermeye çalışıyorsa göstermeli ve sonrasında gitmeliydi. Aksi takdirde Nil onun o hep merak ettiği sarı saçlarıyla oynayacak, gözlerine bakakalacak ve hep takım elbisesinin ardından bile seçtiği o kaslarını-
"Ne saçmalıyorum ben?!" diye fısıldadı kendi kendine.
"Efendim?" diye fısıldayan Kaan'a utancından cevap bile veremedi.
Bir kere o saçlarını okşamak değil yolmak, gözlerini oymak, o kaslarını da genç adamın münasip bir tarafına sokmak istiyordu Nil. Aynen öyle yapmak istiyorum, diye düşünerek rahatlatmaya çalıştı kendini. Bu adamla başka ne işi olabilirdi ki!
"Geldik," diye mırıldandı Kaan.
Nil, gözlerini Kaan'dan çekip etrafına bakınmaya başladığında şok oldu. Bahçenin yarısından çoğu, saksıda kendisine adeta göz kırpan rengarenk güllerle kaplıydı. Bu saksıların hepsini ne için getirtmişti Kaan? Ne zamandan beri bahçedeydi bu güzel güller? Güzel kızın ağzı beş karış açıkta kalmış, birbirinden güzel güllerin naçizane bahçesini cennetvari bir ortama dönüştürmesini büyülenmiş bakışlarıyla izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masumiyet
General FictionBirden uyandım. Odamın içine vuran ay ışığı, bunun çok kötü bir kâbus olduğunu haykırıyordu bana. Kan ter içinde doğrulmaya çalıştım beni her gece cehenneme iten yatağımdan. Ben düşüncelerimin içine karışırken, birbirine girmiş saçlarım da ellerime...