19. Bölüm: "Sudan Çıkmış Balık"

235 20 42
                                    

Herkese hayırlı bayramlar! Bu bölüm, sizlere bayram hediyem. :)

Bu güzel yorumlarınız, desteğiniz için çok teşekkür ederim canlarım. İyi ki varsınız, sizler olmasanız Masumiyet de olmazdı. Bazen sizlere kızıyorum, ama siz bana bakmayın çünkü ben çok seviyorum sizi. Dilerim o güzel kalplerinizdeki dilekler bir bir gerçekleşir. Bu bölüm, jadenincadisi'na.

Çok öpüyorum hepinizi, keyifli okumalar. :)

Medya: Umut


*


Gözlerimi açtım.

İlk gördüğüm, pürüzsüz görünen bembeyaz tavan oldu. Kirpiklerimi kırpıştırarak görüşümdeki bulanıklığı gidermeye çalıştım ve başımı kaldırıp odaya bakındım. Umut, hemen yanımdaydı. Elimi tutmuş ve o şekilde uyuyakalmıştı. Sessizce, kıpırdanmadan onu izlemeye başladım. Her zamanki haline oranla biraz dağılmış görünüyordu. Darmadağın olmuş saçları, buruşmuş kıyafetleri ve uykudayken bile yorgunluğu belli olan yüzüne rağmen hala içimi yakacak kadar yakışıklıydı.

Keşke her şey onun yakışıklılığıyla bitseydi, diye fısıldadı iç sesim.

Gözlerim doldu. Yıllardır masum bildiğim adam, yeni bir savaşın -intikam savaşının- başlamasına neden olan yegâne kişiydi. Yıllardır Ayaz'a yardım etmiş, iyileşmesi ve güçlenmesi için desteğini esirgememişti. Anlamıyordum, sevdiğim adam böyle masum ve sıradan bir kişi rolünü nasıl böylesine gerçekçi oynamıştı? Neden bunları bana anlatmamıştı? Ayaz, onun kendisinden çok öncesinde bu işlere bulaşmış olduğunu söylemişti. Kaç sene öncesinden beri o karanlık dünyaya hizmet ediyordu?

Ve en önemlisi, neden bana o değil de Ayaz söylemişti bunu? NEDEN?!

Masmavi gözler, birden bana bakmaya başladı. "Uyanmışsın, nasıl hissediyorsun?"

"İyi," diye fısıldadım çatlamış sesimle.

Derin bir nefes verdi. "İyi olmadığını biliyorum."

"O zaman neden soruyorsun?" diye tersledim onu istemeden.

"Çünkü seni umursuyorum Elvan. O geri zekalı sana bunları anlatmamalıydı. Kahretsin ki içinden çıkılması neredeyse imkansız olan bir paradoksun içindeyiz."

Gözlerim, içimi istila eden hayal kırıklığıyla doldu. "Bana ne zaman anlatacaktın?"

Yutkundu. "Tüm bu olaylar sona erdiğinde."

"Ya ölseydim," dedim hiç çekinmeden. "Ya sen bana anlatmadan ölseydim?"

Okyanus mavisi gözlerinde şimşekler çakıyordu sanki. Öylece bakakaldım. "Buna izin vermeyeceğimi biliyorsun."

"Korhan bana işkence yaparken öldürmek istese engelleyebilir miydin?"

Başını çevirip tavanı izlemeye başladı. Eli, hala elimdeydi. "Ben Tanrı değilim Elvan. Engelleyemezdim, fakat onun seni öldürmeyeceğini zaten biliyordum. Yapsaydı yıllar öncesinde yapardı, tek amacı seni elde etmekti. Bu nedenle ben seni oradan temelli kurtarana dek orada kalmana göz yummak zorundaydım."

Derin bir iç çektim ve yataktan kalktım. Başım dönse de bunu umursamıyordum. Umut'un gözleri sırtımdaydı, hissedebiliyordum. Pencereye yöneldim ve pastırma sıcaklarını yaşadığımız şu son yaz günlerinin bahçede yarattığı etkiyi gözledim. Ev, bir sitenin en uç kısmındaydı. Diğer villaların buraya uzaklığı, bize daha rahat olabileceğimiz bir alan bırakıyordu. Kaan'la kaldığım evdeki gibi bu bahçe de oldukça bakımlıydı. Tabii oradaki bahçeyle Nil ilgileniyordu. Sahi, Nil neler yapıyordu acaba?

MasumiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin