Merhabalar Masumiyet ailesi, uzun süredir gelmediğimi biliyorum; gerekli açıklamayı Cennetvari adlı hikayemde de yapmıştım. Sizler desteğinizi esirgeyince benim ilham perileri de gidiyor, malum. Finale sadece birkaç bölüm kaldığını tekrar belirteyim. Yolculuğun son durağı yaklaşırken desteğinizi esirgemezseniz sevinirim. Öpüldünüz. :*
*
- Ayaz -
Gittin...
Çok şey yaşamıştık oysa.
Seninle bir parça ekmeği paylaştığım, senin için dayak yemeyi göze aldığım, karanlıklar üzerimize bir perde gibi örtülürken birbirimize tutunduğumuz günleri hatırlıyorum. Bir parçamı kaybettim ben bugün. Çocukluğumu, karanlığımın dermanını, tertemiz umutlarımı, güneş görmemiş duygularımı kaybettim.
Battığın karanlığın bedbaht kuyuları içerisine çekilirken sen, belki de anlamalıydım olacakları. Gözlerindeki tükenmişliği, çaresizliği, umutsuzluğuna derman olacak bir geleceği aradığını görmeliydim. Son çırpınışlarını sana yaşatan kader, bizi de senin bataklığına sürükledi kardeşim.
Evet, ben bugün kardeşimi kaybettim.
Seni kaybettim Korhan.
Birlikte büyüdüğüm o çocuğu kaybettim; gençliğimi, desteğimi, dostluğumu, emeklerimizi kaybettim.
Şimdi seni son yolculuğuna uğurlarken, kanayan ya da acıyan yaralarımın dikişleri umurumda değil. Bana yaptıkların, Elvan'a yaptıkların, Nil'e yaptıkların... Bize yaptıkların geride kaldı. Sen geride kaldın artık Korhan, kardeşliğimiz de acılarımız da geride kaldı.
Savaşı kaybettin.
Belki de şu anda yanımda durup mezarının üzerinin kapatılmasını kin dolu gözlerle izleyen bu kadın gözyaşlarımı görüyor. Umurumda değil Korhan, ruhumun yarısını kaybetmiş gibi hissediyorum. Bana ne yapmış olursan ol, o gün seni vursam da ölmene neden olacak o kurşunu sıkabilecek kişi ben olamazdım. Çünkü ben... Güçsüzüm aslında. Bana yaptıklarına rağmen, beni diri diri yakmana rağmen naaşın toprağın altına emanet edilirken karşında duruyor olmam güçlü olduğumu göstermez. Ben hiçbir zaman kardeşimi öldüremezdim Korhan, ama sen yapardın. Yaptın.
Birkaç adım öne çıkıp tabutunun üzerini toprakla kapatan adamlardan birinin küreğini aldım şimdi. Gözyaşlarım durmaksızın akıyor Korhan, şu yalan dünyada benden başka kimse ağlamaz sana. Git artık, git!
Hıçkırıklarım oksijeni delerken tabutun üzerine toprak atmaya başladım. Kendimi kaybedercesine, yorgunluk üzerime henüz sinsi bir düşman gibi çökmeden ona yapabileceğim son yardımı yapmaya başladım. Öyle hızlı toprak atıyordum ki diğerleri beni izlemeye başladı. Çıldırmış gibiydim; ne patlayan dikişlerime aldırıyordum, ne de beni izleyenlere. Göğü delen çığlıklarım gözyaşlarıma karışırken Korhan'la birlikte masumiyetime veda ediyordum ben de.
Bedenimde bıçak darbeleri etkisi bırakan kanayan yaralarım, bana tuhaf bir huzur veriyordu. Mazoşistliğim gün yüzüne çıkarken ellerim titremeye başladı. Şimdi Elvan'ın hıçkırıklarını da duyuyordum.
"Ayaz, yapma!" dedi titreyen sesiyle. "Kendine bunu yapma!"
Kol kaslarım öyle acıyordu ki bir an uzuvlarımın kopacağını sandım. Geçmişimin, acizliğimin, çaresizliğimin, güzel günlerimin, kardeşimin üzerini kapatıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masumiyet
General FictionBirden uyandım. Odamın içine vuran ay ışığı, bunun çok kötü bir kâbus olduğunu haykırıyordu bana. Kan ter içinde doğrulmaya çalıştım beni her gece cehenneme iten yatağımdan. Ben düşüncelerimin içine karışırken, birbirine girmiş saçlarım da ellerime...