1. Bölüm: "Aşkım"

2.2K 190 56
                                    

Sonunda ilk bölümümüz geldi. Umarım beğenirsiniz. Lütfen, iyi veya kötü yorumlarınızı esirgemeyin olur mu?

*****

3 Sene Önce / Flashback

Mutluydum. İyi bir sevgilim, güzel bir üniversite hayatım vardı. Kimseye hesap vermek zorunda da değildim. Annemi ve babamı hayatım boyunca hiç görmemiştim, çünkü kendileri beni doğar doğmaz Çocuk Esirgeme Kurumu'nun kapı önüne acımasızca bırakmıştı. Umurumda da değildi zaten, eğer vicdanlı birer ebeveynim olsaydı her şey çok farklı olabilirdi. Bu nedenle hayatımda önem verdiğim tek kişi Umut'tu. Basit bir karşılaşmamız vardı. Her şey öylesine kolay ve doğal başlamıştı ki sanki doğduğumdan beri onunlaymışçasına rahat hissediyordum. Ona deli gibi âşıktım, o da bana. Masallardaki kadar mutlu değildik belki, ama birbirimizi sadece gözlerimizin içine bakarak bile anlayabiliyorduk.

"Aşkım?" Dedi masmavi gözlerin yakışıklı sahibi.

"Aşkım..." Dedim gözlerine gülümseyerek bakarken. Gözlerim gözlerindeyken mutluydum.

Derin bir iç çekti ve yavaşça elimi tuttu. "Ne yapıyorsun burada bensiz?"

Bakışlarımı kaçırırken omuz silktim. "Derse girmek istemedim, düşünüyordum."

Endişeliydi, gözleriyle gözlerimi bulmaya çalıştı. "Neyin var? Bir şey mi oldu çiçeğim?"

Ona bir şeyleri belli etmek istemiyordum. Eğer telefonunda saklamaya çalıştığı mesajı gördüğümü bilirse üzülürdü. Gülümsemeye çalıştım. "Hayır, hayatım. İyiyim ben. Nasıl tanıştığımız, nasıl şimdilere kadar geldiğimiz aklımdan geldi geçti. Ben de derse girmek istemedim."

Kibirli mavi gözleri anında kısıldı. "Küçük hanım, dersleri boşlarsanız fena bozuşuruz. Bu sene mezun olmamız gerek, biliyorsun." Dedi ve ekledi. "Planlarımız var."

Evet, "planlarımız" vardı. Evlilik... Yaşandıktan sonra bazılarını uçurumdan aşağı iten, bazılarını cennet bahçelerine götüren tek kelimelik bir riskti evlilik. Onu mutsuz etmekten korkuyordum, onunla mutlu olamamaktan korkuyordum ve o bizden oldukça emindi. Bu düşünceyle gelen suçluluk duygusu aniden bastırınca boğazım düğümlendi, konuşamadım. Ne diyecektim? "Annenin mesajını gördüm, benimle olmandan hiç hoşnut değil. Bu yüzden evlilik için bir kez daha düşünmeliyiz," diyemezdim, ölürdüm.

"Elvan?" Dedi tok sesi ve ben aniden boş bulunarak sıçradım.

Tedirgin bakışlarımı ona diktim. "Evet?"

Kaşlarını çattı. "Sende bir şeyler var."

"Ne gibi?" dedim umursamaz görünmeye çalışarak, ama aslında biliyordum. Uzaklaşıyorduk.

"Bilmiyorum." Dedi, elleri ceplerindeyken mavi gözleri ileriye bakıyordu. Dalgındı. "Bir şeyler bizi uzaklaştırıyor sanki."

Doğru kelimeyi bulmuştu işte: Uzaklaşmak. Yere baktım çaresizce. Ne diyebilirdim ki? Bunu ben de fark etmiştim. Üstelik onun benden bir şeyler sakladığını biliyordum. Neyi sakladığını bilmiyordum, fakat kesinlikle sakladığı bir şeyler vardı ve bu beni kahrediyordu. Konuştukça sebebini bulamamak bizi daha derinlerde boğacaktı, biliyordum. Sorduğumda cevap vermeyecekti, yalanlayacaktı. Ona en muhtaç olduğum anlarda nerede olduğunu soracaktım, ama söylemeyecekti. Umut beni aldatır mıydı?

Yutkundum. "Sana öyle geliyor Umut, abartıyorsun."

Yüzünü buruşturdu. Ayağını veya başka bir uzvunu bir yere çarpmadığını bilmesem acı çektiğini düşünecektim. "Abartıyor muyum? Artık eskisi gibi gülümsemiyorsun. Allah aşkına aklını meşgul eden şeyi söylesene artık!"

MasumiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin