İyi okumalar...
"Hayatımda daha ukala birini görmedim yemin ederim." derken arkasına yaslandı Jimin. "Resmen egoistin önde gideni ya. Herife bak." Onun söylediklerini doğru düzgün dinlemiyordu bile. Bir kere sinir olmuştu, daha fazla dinleyip bunu artırmayacaktı. Öte yandan eli kumandaya uzanmadı.
Televizyondaki yeni başlayan programa bir bakmak istemişti yalnızca. Pek izlemeyi tercih etmediği bu kanalda bir reality şov başlamıştı. Farklı şehirlerden gelip Seul'de toplaşan bir grup insanın aralarında sohbet ettiği programa son dakikalarında dahil olan Geochang'lı adam, konuşma tarzıyla o kadar itici gelmişti ki program biterken onun söylediği tek bir kelimeyi bile anımsamıyordu Jimin. Sadece tavrı, başka iz bırakan hiçbir yönü yoktu. Programı ise sevmişti. İzlemeye devam edeceğini ama Taehyung adındaki herife her cümlesinde göz devireceğini biliyordu.
***
"Günaydın. Ne bu surat?" Jimin yüzünü düzeltme gereği bile duymadan baktı Jungkook'a.
"Gün aymadı bana. Geç yattım." Arkadaşı defterini çıkarıp masaya koyarken kaşlarını çattı.
"Ders mi çalıştın diyeceğim ama sanmıyorum. Niye geç yattın ki?" Başını en azından hoca gelene kadar dinlenebilmek için masaya yasladı Jimin. Esnerken mırıldandı.
"Yeni bir program başlamış da onu izledim. O kadar saçma sapan bir tip vardı ki, bir ara sana bazı yerleri gezmek istediğimi söylemiştim hatırlıyor musun?" Jungkook başıyla onayladı. "Heh, işte o planı oynatacağım sanırım."
"Nasıl yani?" Yüzünü Jimin'e yaklaştırarak sormuştu Jungkook. Jimin homurtuyla onu biraz itti ve dudaklarını araladı.
"Geochang'ı çıkarıyorum o Kore planından. O salak yüzünden tüm Geochang'lılara önyargım oluştu resmen. Öyle bir ukala ki, of görmen lazımdı Jung. Delirdim herifin cümleleri ve tavrını gördükçe." Jungkook omuz silkti.
"İzlemeseydin o zaman. Niye izlemeye devam ettin ki?" Ofladı arkadaşı bu soruya.
"Ya başka insanlar da vardı. Onlar gayet tatlıydı üstelik. Bak adamın ne dediğini asla hatırlamıyorum. Ama o kadar ukalaydı ki tavrı, hala sinirim oynuyor." Jungkook konuşmak için derin bir nefes almış, sınıfa giren hocayla kelimelerini yutmak zorunda bırakılmıştı. En azından yoklama kağıdı aralarında gezene dek durum buydu.
"Gram tanımadığın biri için uykunu mahvettiğine inanamıyorum cidden." Jimin kağıdı imzalayıp ona uzattı.
"Ya o son dakikalarında geldi programın. O gelene kadar gayet de iyi ilerliyordu."
Ders daha fazla konuşmadan devam etti, Jungkook'un Jimin için not almaları ve Jimin'in uyuklamalarıyla bir 45 dakika geçmişti. Sınıfın çoğu ders arasında sigara içmeye çıkarken Jimin başını bile kaldırmadı. Omzu dürtüldüğünde gözlerini araladı.
"Çıksak mı dışarı?" Jungkook'un sorusu bir baş sallamayla reddedildi ve sınıftan tek başına çıktı uzun boylu çocuk. Jimin'se derin olmasa da bir uykuya daldı sınıfın sessizleşen ortamında. Rüyasında ukalalığıyla yüzünün buruşmasına neden olan çocuğun varlığını hissetti, onu görmedi ama orada olduğunu biliyor gibiydi.
Hasta halimle başladığım bu hikayeyi umarım seversiniz, az kelime olduğunun farkındayım ama elimden şimdilik bu kadarı gelir. Öperler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Half of My Soul ~ Vmin
FanfictionÜniversite öğrencisi olan Jimin, bir akşam televizyonda birini görür. Başta asla hoşlanmadığı adam hakkında garip tesadüflere rastladıkça hayatında ilk defa ruhunun diğer yarısını bulduğunu düşünmeden edemez. Ancak kader onun sevgisini sınamakta old...