İyi okumalar...
"Jimin bu telefonunun beşinci çalışı, aç şunu ya da sessize al kardeşim ya! Telefonu sesi açık kullanan öğrenci mi olur anasını satayım!" İsyanını yanındaki iri beden bile bastıramamıştı. Jimin sürüdüğü ayaklarıyla salona girdi, masanın üstündeki telefonu eline aldı. Ekranda beşinci kez aynı isim yazıyordu, yanındaki mor kalple birlikte.
"Açmıyorum işte, niye ısrarla arıyor ki?" Kendi kendine homurdanmasına salça olacak arkadaşlara sahipti ne yazık ki.
"Ne yaşandı hastanede? Söylemedin de, bir şey mi yaptı o insan müsveddesi sana?" Başını iki yana sallarken yüzündeki paniği gizleyememişti. "Öptü mü lan seni yine?"
"Yine mi? İlk seferkini ne ara öğrendin ya?" Arkadaşının şaşkın suratına gözlerini kısarak baktı Jungkook. Ardından Namjoon'a dönmüştü.
"Bak, bu bir işler karıştırıyor demedi deme. Taehyung böyle tepki vermemişti ağzından kaçırdığında. Gayet sakindi, bu niye panikliyor? Zorla mı öptün adamı yoksa Jimin? Kucağına mı atladın koskoca adamın lan?" Jimin ellerini kaldırarak bulunduğu yerde geriledi.
"Daraltmasana çocuğu Jungkook. İki yetişkinler sonuçta, bizi ilgilendirmez ne yaşadıkları." Pekala, erkek arkadaşı haklı olabilirdi ancak Jimin onun en yakın arkadaşıydı. Karışmama konusu burada onun için devreden çıkıyordu. Arkadaşının üzülmemesi, kalbinin kırılmaması her şeyden önemliydi. Taehyung denen adam onu kırıp paramparça edecekse elbette karışacaktı. Sevgilisi olduğu halde Jimin'i öpmesi ona nasıl mutluluk getirebilirdi ki?
"Ben yaptım." diye mırıldandı Jimin. Sessiz evde cümlesi diğerlerinin kulaklarına kolayca ulaşmıştı. Devam etti. "Ben öptüm Taehyung'u, yani en azından ilk seferde."
"İkinci seferde o seni öptü demek oluyor bu, değil mi?" Bir baş onayı aldı. "Yani bu şahıs, sevgilisi olmasına rağmen gelip seni öptü. Bir de yetmezmiş gibi arıyor mu? Beş kez hem de!"
"Jungkook, sakinleşir misin biraz?" Aniden ayaklanan çocuk Namjoon'u duyacak gibi değildi.
"Jimin ben gidip bunu dövmeyeyim de ne yapayım? Ben bunun ağzını yüzünü kırmaz mıyım şimdi?" Kapıya ilerleyen adımlarını arkadaşı durdurdu.
"Bekle. Zaten açmıyorum aramalarını. Yani ilişkisi bitmenin eşiğindeymiş, iki ilişkiyi birden yürütecek biri değil o. Ama yine de açmayacağım telefonunu. Önce kapanmamış defterlerini bir kapatsın. Sonrasına bakarız." Jungkook kollarını önünde bağladı.
"Senin için sevgilisinden ayrılan..." Duyacağını bildiği cümleyi yarıda kesti diğeri.
"Evet, benden de başkası için ayrılır biliyorum. Ama benim için değilmiş. Bir süredir yolunda gitmiyor ilişkileri, bu benden öncesine dayanıyormuş. Videolarda da tuhaf davranıyordu zaten. Hatırlamıyor musun, sana söylemiştim."
Jungkook hatırlıyordu. Bir grupla birlikte yemek yedikleri videoda Taehyung yalnızca kendi tabağına yemek almış, yanındaki kıza video boyunca bir kere bile dönüp bakmamıştı. Kızın ona dokunma çabalarının sonuçsuz kaldığını, Taehyung'un normal bir mesafede başladığı videoyu oturduğu sandalyeyi terk edip masanın öbür ucunda ayakta bitirdiğini o da fark etmişti. Jimin bir tuhaflık sezdiğini söyleyince onu çok onaylama taraftarı olmamıştı yine de, arkadaşının umutlanması Taehyung'la tanışmadığı bir zaman diliminde sorun yaratırdı. Ama şimdi, Jimin için endişelendiğini görebiliyordu. Hastalandığında onu telaşla giydirip hastaneye dek kucağında taşımıştı, koridorda otururken Jimin'in oda kapısına kilitlemişti bakışlarını. Namjoon tuvalete gittiği sırada onun telefonunun ekranına takılmıştı Jungkook'un gözleri. Kızın adı ekranda yazarken Taehyung başını bile indirmemişti cihaza. Tek odak noktası Jimin'di ve yalan söylemeyecekti, Jungkook bile bu durumdan etkilenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Half of My Soul ~ Vmin
FanficÜniversite öğrencisi olan Jimin, bir akşam televizyonda birini görür. Başta asla hoşlanmadığı adam hakkında garip tesadüflere rastladıkça hayatında ilk defa ruhunun diğer yarısını bulduğunu düşünmeden edemez. Ancak kader onun sevgisini sınamakta old...