41. Mutlu Yıllar

33 4 8
                                    

İyi okumalar...




Birkaç Ay Sonra

"Mini! Uzak dur ağaçtan demedim mi ben sana? Taehyung çocuğa neden bakmıyorsun ya?" Başı mutfak kapısından uzandı esmer adamın.

"Aşkım kurabiyeleri çıkarıyordum ben. O içerideydi, ne ara oraya gitmiş?" Jimin kucağında kediyle mutfağa girdi. Yavru onun kucağındaki yerinde her zamanki yaramazlığından tamamen uzaklaşmış, uyku haline geçmeye başlamıştı bile.

"Yanmadan kurtarabildin mi bari?" Çam ağacı şeklindeki zencefilli kurabiyelere bakarken gözleri irileşti Jimin'in. "Bu sefer yanmamış, inanamıyorum." Taehyung'un dudakları şakağına değdi.

"Yanmadı tabi ki. Bu eşin olan adam zamanında çıkardı hepsini gördüğün gibi." Jimin gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı.

"Teşekkürler eşim olan adam, kahramanımsın." dedi sesindeki alaycı tonla. Onun dalga geçtiğini anlayan Taehyung gözlerini kısmıştı.

"Geri mi koysam acaba ya kurabiyeleri fırına? Yansın biraz, sen öyle seviyorsun."

Yaklaşık bir ay önceydi, Jimin ilk defa zencefilli kurabiye yapmayı denemişti ve fırında kalması gereken süreyi ayarlayamadığı için kurabiyeler kömüre döndüğünde çıkarmıştı fırından. Üstelik Taehyung onun fırındaki kurabiyeyi unutmasına gülerken de o kurabiyelerini savunmuş, en çok böyle pişmesini sevdiğini söylemişti. Şimdi kusursuz pişmiş kurabiyeler uzun boylunun tehdidi altındaydı. Tepsiyi önüne çekmek için Mini'yi yere bıraktı ve elini tepsiye uzattı. Taehyung hızla kavradı onun parmaklarını. Bedenini tezgahla Jimin'in arasına sıkıştırmıştı.

"Ne yapıyorsun ya?" diye sordu hayretle Jimin. Taehyung'un elleri yanaklarını buldu.

"Tepsi sıcak bebeğim, elin yanacak. Korkma, koymayacağım fırına falan. Şaka yapıyordum." Dudaklarını birleştirdi yavaşça. Jimin beklemediği öpücüğe anında karşılık verirken gerilemiş ve kalçasını ada tezgaha yaslamıştı. Diğeri onu hafifçe kaldırdı, boş tezgaha oturmasını sağladı. Bacaklarının arasına girerken daha tutkulu öpüyordu şimdi eşini. Jimin'in parmakları onun ensesindeki tutamları çekiştirdi. Nefes almak için çok anlık aralar veriyorlardı ve bundan da şikayetçi değillerdi doğrusu. İlişkileri evlendiklerinden beri hiç tekdüze bir hal almamıştı, her zaman tutkunun artan varlığını hissetmek onlar için oldukça doğaldı. Şimdi de yılbaşı için Jimin'in sipariş ettiği pijamaların içinde, mutfaktaki tüm hazırlıklarını tamamlamışken ve konuklarının gelişini beklerken kendilerini kaptırdıkları bu anın devamına kapı zili engel oldu. Nefes nefese geri çekilen Taehyung mırıldandı.

"Geldi başımızın belaları." Jimin onun omzuna hafifçe vurmuştu.

"Deme şöyle. Üzülecekler." Ancak eşi onunla kapıya yürürken gözlerini deviriyordu.

"Onlar mı üzülecek? Yüzsüz onlar sevgilim, sen hala anlayamadın mı?" Kapı yavaşça açıldı, ardındaki tek kişi göz önüne serilmişti. Çiftin kaşları çatıldı gördükleri yüzle. Zira onun devasa bir neşe ve yapıştığı sevgilisiyle kapılarına gelmesini bekliyorlardı.

"Kook? Yoongi nerede?"

Jungkook homurdanarak girdi eve. Elindeki paketi Taehyung'a doğru atmıştı neredeyse. Esmer adam paketi tuttu tutmasına ama kendisinden yaşça küçük çocuğun bu tavrı alışıldık bir tavır değildi. Tanışmalarının ilk dönemleri Jungkook ona ne kadar gevşek davranmış da olsa nikahtan beri değişmişti davranışları. En yakın arkadaşının artık ömür boyu eşi olacağı gerçeği, çocuğu Taehyung'a daha ılımlı ve saygılı davranmaya itmişti. Bu ergen tavırlarını sevgililik döneminde bıraktığını sanıyordu Taehyung. O çatık kaşlarla arkasından bakarken Jimin dayanamayıp koştu arkadaşına doğru. Dış kapıyı kapatmaya yeltenen Taehyung'a ise bir el engel olmuştu.

Half of My Soul ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin