26. Oda

97 7 2
                                    

İyi okumalar...



"Cidden bayıldın mı?" Gözlerini devirirken başını diğer tarafa çevirmişti çocuk. Namjoon ona bakmayı kesmeden tekrar mırıldandı. "Ya ciddi misiniz siz?"

"Çat diye bayılmış işte. Seokjin eve gitmiş, senin kaza geçirdiğini söylediği an Jungkook yerdeymiş. Öyle anlattı, değil mi Jimin?" Hoseok'u onaylarken düşünceli bir yüzle diğer çocuğu izlemeye devam etti Jimin. Taehyung onun ellerinden birini kavradı.

"Endişelenme, ikisi de gayet iyi olacak." Başını onun omzuna bırakmıştı sevgilisi. İyi olacaklarını elbette biliyordu, endişesi onların fiziksel durumu için değildi ki.

Şimdiye dek üzerine kafa yormayı düşünmediği bir konuydu arkadaşlarının ilişkisi. Aynı evde yaşamaya başladıktan bir süre sonra çıkmaya başlamıştı Jungkook ve Namjoon. Ev arkadaşı olduklarında böyle bir sonla karşılaşacaklarını içten içe hissetse de, onların hep birbirlerine üstü kapalı imalarda bulunduklarına çokça şahit olsa da çıkmaya başladıklarında buna şaşırmıştı. Çünkü o ikisinin arasındakinin gizli hayranlıkla sınırlı kalacağını düşünmüştü hep. Üstelik Namjoon bu konuda hevesliyken Jungkook hep kendini geri çekmeyi ve Jimin'e onunla çıkmanın çok zor olacağını söylemeyi kesmiyordu. Namjoon okulun gözdesiydi, çocuğun hem karakteri hem de dış görünüşü insanların ilgi alanındaydı. O etrafındakilerle flörtleşmekten vazgeçemezdi Jungkook'un gözünde. Ancak gelip de gecenin bir yarısı ona bağıra çağıra itirafta bulunduğunda çocuğun kendisi için hislerinin samimiyetini anlamıştı. Tabi bu ana ve sonradan yaşanan birçok anlarına şahit olan kişi de Jimin'di. Ortada düzenli giden bir ilişki vardı, saygı ve sevgiyle sürdürülürken hayatlarını ne derece etkilediğini bugüne dek hiç düşünmemişti.

"Ben bir Jungkook'un yanına gideyim." diye fısıldadı Taehyung'a. Adam onu başıyla onaylayıp kalkması için elinden desteklemişti. Jimin odada diğer yatağın yanına ilerledi minik adımlarla. "Kookie? Nasılsın?"

"Nasıl olayım? Dalga konusuyum işte." Suratını asarak yanıt vermişti. Elini tuttu Jimin onun.

"Dalga konusu değilsin. Sadece olaya kötü yanından bakmamaya çalışıyoruz. Yoksa onun için ne kadar korktuğunu hepimiz biliyoruz." İnançsız bir bakış attı Jungkook arkadaşına. "Ciddiyim. Biz de korktuk Kook, dışarıda yüreğim ağzımda bekliyorum kaç saattir. Sadece espri yaparak ortamı yumuşatmaya çalışıyorlar."

"Öyle ya da böyle," diye homurdandı çocuk. "Şu Hoseok denen çapsızı sevmedim ben."

"Biz de çok bayılmıyoruz ona ya, alışırsın boşver." Jimin dudaklarını araladığında Jungkook'un diğer tarafından gelmişti bu yanıt. "Densiz esprileri çok sever kendisi, söylediklerinin yüzde 75'i de boş laftır. Takılma sen yani." Jungkook ona bakarken başını biraz geriye attı.

"Sen buna nasıl baktın, ben onu anlamıyorum zaten. Asla da öyle biri değil gibisin ama." Yoongi kaşlarını kaldırdı.

"Baktın derken?" Omuz silkmişti yataktaki çocuk.

"Sevgili değil misiniz siz?" Yüzü ciddileştiğinde gözleri anında Jimin'e dönse de konuşmaya devam etti Jungkook. "Kimse bir şey demedi ya, baya manita duruyorsunuz. Değil misiniz yoksa? Flört falan mısınız?"

"Ya onunla konuştuğuma şükretsin bir kere o, ne flörtü ne manitası? Dümdüz arkadaşız." Birkaç adım öteden bir ses duyuldu.

"Siktir lan oradan. Babandır senin arkadaşın." Yoongi cebinden bir çakmak çıkarıp o yöne atarken tereddüt etmemişti. "Yuh kafama geliyordu!"

"Biraz daha bağır da seni hastaneden siktir etsinler e mi? Gerizekalı." Hoseok'a diktiği sinirli gözleri Jungkook'a dönünce normal bir hal almıştı. "Kusura bakma ya. Hoseok'un az önceki sikko esprisi için de bu salak atışma için de. Hadi sen uyu dinlen güzelce. Doktora söz verdik, tutmazsak sorun çıkarır." Jungkook hafifçe gülümsedi.

"Sıkıntı yok. Sen de kusura bakma, sizi manita sandığım için." Yoongi önemli olmadığını belirtmek için elini havada bir kez salladı.

"Onlar alışkın." demeyi ihmal etmemişti Taehyung. Yoongi de Hoseok da onu başlarıyla onayladılar. Anlaşılmış gibi duran odadaki ani suskunluğu sakin bir ses tonu böldü.

"Jungkook, iyi misin?" Gözlerini yan yataktaki çocuğa çevirip mırıldandı sorunun muhatabı.

"İyiyim. Sen?" Namjoon gülümsediğinde gamzeleri Jungkook'a göz kırpmıştı.

"Seni gördüğüm için iyiyim. Uyuyup dinlenirsen daha iyi olacağım." Jungkook'un gözleri bu cümleyle kapanmayı geciktirmemişti. Zaten yorgun olduğundan mı yoksa Namjoon istediği için mi belirsiz, beş dakika gibi kısa bir sürede uyuyakaldı çocuk. Yoongi onun başucundaki yerinden kalkıp iki yatağın ortasındaki koltuğa geçti.

"Ee, tavşanı uyuttuk. Şimdi ne yapıyoruz?"

***

"Sikeceğim ama senin yapacağın işi!" Yoongi'nin tokadı Hoseok'un kafasına indi.

"Bir kez daha bağırır da tavşanı uyandırırsan ağzına sıçacak kişiyi seçme hakkı geliyor kanka." demişti Taehyung şaşkın gözlerle Yoongi'ye bakan arkadaşına. Ardından işaret parmağı iki kişi arasında gidip geldi. "Kedi mi iri mi?"

"Beni neden saymadın?" Yanında oturup kartlarını göğsüne bastıran sevgilisine gülümsemişti.

"Sen Hoseok'u dövmezsin çünkü." Namjoon bir kart çekerken homurdandı.

 "Ben o kadar iri miyim cidden ya?" Onaylayan mırıltılarla kaşlarını kaldırmıştı. Sıradaki Yoongi bir kart daha attı masaya. Hoseok'un öfkeli gözlerinin odağı olunca sırtını dikleştirdi.

"Bu hile yapıyor. Hilebaz bu." Ayaklanmayı denedi ancak sandalyesini kenara çok yapıştırdığından tam olarak kalkamadan geri oturmuştu. "Hile yapıyorsun sen, dolandırıcı seni."

"Ya şanslıyım demek ki, niye hile yapayım? İhtiyacım var mı sence hileye?" Hoseok Jimin'in tişörtünün kolunu kavradı.

"Jimin yer değişelim. Bu it tüm enerjisini üzerime harcıyor, yer değiştirirsek kalmaz bunda enerji falan. Hepimiz için adil bir oyun olsun, hadi değişelim."

Taehyung sevgilisini kollarına çekti. Bir yandan da Jimin'in kartlarına bir bakış atmak istemişti ancak çocuk kartlarını göğsüne tutmakta gecikmedi. Kenarını bile göremediği dört kartı çok merak ediyordu adam. O son ikideydi ve Jimin'in atacağı her kart oyunu kazanmaya ya da kaybetmeye bir adımdı. Başlarken iddiaya girilen oyunu kaybetme şansını kendine tanımıyordu. Kaybederse büyük patlardı.

"Siktir lan oradan." dedi Hoseok'un kemikli parmaklarını Jimin'in tişörtünden koparırken. "Biz zaten adil oynuyoruz, sorunlu olan sensin. Şansın dönmediyse biz ne yapalım?" Yoongi hafifçe güldüğünde Hoseok başını ona çevirdi.

"Gerçekten de benimle ne kadar rahat oynuyorsun sen ya? Çok hoşuna gidiyor değil mi?" Başıyla onayladı kısa boylu.

"Çok hem de. Bayılıyorum seninle oynamaya." Hoseok onun yakasını tuttu tek eliyle. Afallayan çocuğu hazırlıksız yakaladığını, hatta odadaki herkesi hazırlıksız yakaladığını biliyordu. Uzanan diğer eli Yoongi'nin ensesini sardığında diğerinin dudaklarını ondan kurtarmak için geç kaldığını anlaması çok sürmedi. İçine çekildiği öpücüğü şokla karşılarken şaşkın sessizliğin içinde bir haykırış duyuldu.

"Hani ona bakmazdın lan?"



Sope kavuşması mı var nedir?

Half of My Soul ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin