22. İlk Buluşma

176 13 9
                                    

İyi okumalar...


"Neden dışarıdasın? Arabada bekleseydin ya." Taehyung kolunu Jimin'in beline sarıp yanağına doğru eğildi. Dudaklarını hafifçe pürüzsüz tene değdirmiş, gülümseyerek geri çekilmişti.

"Arabada beklesem sana sarılamazdım." Jimin arkasında kalan binayı gösterdi omzunun üzerinden. Taehyung gözlerini birkaç kat yukarıdaki dairenin camına çevirdi.

"Bakıyorlar değil mi?" diye mırıldandı Jimin. Diğeri kısık bir kahkaha atmış ve Jimin'in bedenini kendine daha çok yaklaştırmıştı. "Tae, ne yapıyorsun?"

"Jungkook'a izleyecek bir şey veriyorum." Gözlerini devirerek konuştu kısa boylu.

"Bana söyleneceği bir şey veriyorsun şu an." Boynuna değen dudaklarla irkildi. Taehyung dudaklarını bulunduğu tenden hiç ayırmadan yanıt vermeyi tercih etmişti ve bu Jimin'in gözlerini yummasına yetti.

"Çok söylenirse bana yönlendirebilirsin, ben senin için de dinlerim güzelim." Jimin geriledi ve elini onun yanağına yerleştirdi.

"Tatlısın." Mırıltısına bir gülümsemeyle karşılık almıştı. "Ama üşüdüm." diye devam ettirdi Jimin sözünü. Taehyung hızla onun elini kavramış, bedenini arabaya sürüklemişti.

"Hemen gidelim, hemen." Kapıyı onun için açıp kapattı ve koşarak şoför tarafına ilerledi. Jimin onun bu panik havasına gülmesini engelleyememişti. Aracın içi sıcaktı. Ellerini önündeki ısıtıcıya tutarken Taehyung da yerine yerleşmişti. "Isıtıcıyı açık bırakmıştım, hemen ısınırsın şimdi." Çocuğun parmaklarının yönünü gördüğünde iki elini birden kavradı. Nefesini parmak uçlarına verdiğini gören Jimin afallamıştı. "Çok mu üşüdün güzelim benim? Artırayım mı ısıtıcının derecesini?"

"Hayır, iyiyim. Taehyung sadece birazcık dışarıda durduk. O kadar da üşümedim, benim ellerim hep soğuktur zaten." Duyduğu cümleyle ondan ellerini ayırdı esmer olan. Önüne dönüp kemerini bağlarken ağzının içinde konuşmuştu.

"Ah, evet öyledir tabi." Jimin onun aracı hareket ettirmesini beklerken Taehyung gözlerini ona çevirdi. "Kemerini takar mısın?"

"Pardon, takayım hemen." Az önceki bakışlar yerini soğuk birer buz dağına bırakmıştı. Bu Jimin'in elbette dikkatini çekecekti. Dudaklarını sormak için araladı. Araç bu sırada ilerlemeye başlamıştı. "Taehyung, bir sorun mu var?"

"Yok hayır. Buluştuk, güzel bir yere gidiyoruz, neden sorun olsun ki?" Hala sesindeki mesafe gözle görülür vaziyetteydi. Aradaki görünmez duvarı yumruklamak yerine bir kapı aramayı denedi Jimin.

"Ellerim ellerinin arasında kayboluyor." demişti Taehyung'un boştaki eline parmak ucunu değdirirken. Taehyung avcunu yukarı çevirip Jimin'in parmaklarını avcuna bırakmasına izin verdi. Sesli bir nefes vermişti. "Bence güzel görünüyor ama sen böyle düşünmüyorsun sanırım."

"Hayır, beni yanlış anlama lütfen." Jimin'in elini çekmesine fırsat vermeden dudaklarına götürdü parmak boğumlarını. Minik bir öpücüğün ardından nefesini onun parmaklarına vererek mırıldanmıştı. "Sadece seni o kadar da tanımadığımı fark ettim. Yani ellerinin hep soğuk olduğunu bilmiyordum mesela, sen öyle söyleyince bilmediğim çok şey olduğunu gördüm. Biraz üzüldüm buna."

"Taehyung beni çok iyi tanıman zaten mümkün değil ki. Yani birbirimizle çok görüşmüş sayılmayız, uzun süredir de tanışmıyoruz. Birlikte zaman geçirdikçe tanıyabilirsin beni, aynı şekilde ben de seni. Buna üzülmen gerekmiyor. Üzülmen çok tatlı elbette ama beni tanımak için önünde epey uzun bir zaman olduğunu düşünüyorum." Kırmızı ışıkta durduklarında diğerinin bakışları onun yüzünü buldu.

Half of My Soul ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin