İyi okumalar...
"Çay." Çocuk başını iki yana sallayınca gözlerini yanındakine çevirdi. Taehyung sıcak bardağı onun elinden almış, bir kez de o şansını denemişti.
"İyi gelir güzelim, biraz iç hadi." Jimin sıcak sıvıdan bir yudum aldı. Endişeli gözleri karşıdaki kapıdan ayrılmıyordu. Ardında en yakın arkadaşının yattığını bildiği kapıdan.
"İyi olacak mı?" diye sordu ortaya kısık bir sesle. Yoongi diğer yanına çöküp elini onun omzuna koymuştu.
"Olacak tabi. Baygın sadece Jimin, doktor biraz uyursa daha iyi olacağını söyledi ya. Sen de oradaydın, biz uydurmuyoruz bunu." Onun teselliden bilmişliğe dönen konuşmasına kaşlarını kaldırdı Taehyung. Sırası değildi, Jimin'in yumuşak bir dile ihtiyacı vardı ona salak der gibi konuşan bir dile değil. Boğazını temizledi diğeri. "Yani, elbette iyi olacak. Güçlü bir çocuktur o."
Saçmalıktı. Jungkook'u tanıyor bile değildi ama yine de bu sözler işe yaramış olacak ki Jimin hızlı hızlı başıyla onaylamıştı onu.
"Evet evet." dedi biraz heyecanlanan sesiyle. "Jungkook güçlüdür, kayadan sağlamdır o. Bana sataşan birini dövmüşlüğü bile var. Bir yumruğuyla yere sermişti çocuğu." Taehyung öne eğildi.
"Kim sataştı sana? Ben neden bilmiyorum bu olayı? Bilsem ben de döverdim." Yoongi gözlerini belerterek fısıldadı.
"Çünkü şu an bunu sorgulamak çok mantıklı, değil mi mal?" Jimin göz devirdi.
"Duyabiliyorum yalnız ben." Huysuzca yerinde kımıldanıp ayaklanmış, koridorun biraz ilerisinde dikilen Hoseok'a doğru yürümüştü. Hoseok bakışlarını telefonundan ayırıp ona baktı. "Al birini vur ötekine yemin ederim."
"Hiç sorma, bir araya gelince daha salak oluyorlar." demişti Hoseok bıkkın bir sesle. Jimin buna gülmesini tutamadı. Onun gülüşünü gören çocuk konuşmaya devam etti. "Şimdi gül bakalım, şu sırığın hayatında sonsuza dek kalıcı olunca nasılsa böyle gülemeyeceksin."
"Ne demek şimdi o?" diye sordu Jimin gülüşü solarken. Hoseok onun söylediğini epey yanlış anladığını fark etti.
"Yani Taehyung'un arkadaşı olarak ben bu yolda kalıcıyım maalesef ve Yoongi'yle ikisinin bir arada olmasına çok sık maruz kalıyorum. Sen de eğer ayrılmazsanız aynı duruma düşeceksin. Böyle ortamlarda biri diğerini ayarsız bulup ondan beter bir ayarsızlık yapar hep. Rutin gibi bir şey." Jimin'in kaşları çatıldı.
"Ne söylediklerini buradan duydun mu cidden?" Karşısındaki başını iki yana sallamıştı. "Genel konuşuyorsun yani. Neden karışmadın ayarsızlık yaptıklarını bile bile?"
"Onları dövmeye kalkışsan ortamı yatıştırmak için müdahale edecek kadar dikkatim oradaydı Jimin. Ne söylediklerini umursamam çünkü hep yanlış bir şey söylerler. İnsan arkadaşını iyi tanır." Cümlelerini bir göz kırpışla bitirmesi Jimin'i hafifçe gülümsetti. Bakışları bir anlığına Hoseok'tan ayrıldığında doktorun onlara doğru yürüdüğünü gördü.
"Jeon Jungkook'un durumu iyi, birazdan uyanır." dedi doktor Jimin karşısına geçer geçmez. Ardından gözlüklerini düzeltti. "Kim Namjoon'un bacağı kırıktı, alçıya aldık. Kafa travması ihtimaline karşı tomografiye sokmuştuk ancak büyük bir sorun görünmüyor. Sadece kendisini bu gece uyanık tutmamız gerekecek, herhangi bir sıkıntı oluşmasını önlemek istiyoruz. Yarın öğlen tekrar tomografi çekilecek. Duruma göre bir karar alacağız. Kendisini uyanık tutabilirsiniz, değil mi?" Jimin de Taehyung da başlarını hızlı hızlı sallamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Half of My Soul ~ Vmin
FanfictionÜniversite öğrencisi olan Jimin, bir akşam televizyonda birini görür. Başta asla hoşlanmadığı adam hakkında garip tesadüflere rastladıkça hayatında ilk defa ruhunun diğer yarısını bulduğunu düşünmeden edemez. Ancak kader onun sevgisini sınamakta old...