4. Radyo

305 36 17
                                    

İyi okumalar...


"Herkese radyo yayınımdan merhabalar." Yüzünde minik bir gülümseme oluşurken dinledi onun söze girişini. Birkaç dakika önce sosyal medya hesabında görmüştü yayın açacağını. Boştaydı, girip dinlemekten kaçınmadı bu yüzden. Gerçi bir işi olsa da bırakmayacağını garanti edemezdi.

Hayat aynı temposunda ilerlerken aynı şeyi Jimin'in kalbi için söylemek pek mümkün değildi. Kim Taehyung denen, televizyon ekranına ve bazen de telefonunun ekranındaki sosyal medyaya sığan çocuk tuhaf hisler büyütmesine sebep oluyordu içinde. Geçenlerde yirmilik dişlerinin kendini hatırlatmasıyla dişçiye gitmesi gerekmişti. Tek seferde çekileceğini sandığı dişlerden biri inatçılık yaptığında üç saat boyunca kendini dişçi koltuğunda yatarken bulmuştu Jimin. Oradan çıkıp şişmeye başlayan yanağıyla eve kapandığı bir haftada Kim Taehyung'un da tıpatıp aynı yanağında aynı şişlikle sosyal medyasında paylaşım yapmasına denk gelmişti. Bu tesadüf onu biraz daha itti esmer çocuğa.

Bir yandan Hawoon'la daha yakın bir ilişki kurmaya başlamışlardı. Biraz girişkendi Hawoon ama Jimin bundan gocunmuyordu. Aksine çekinmeyen biri olması, en azından bizzat görebildiği birine kolayca yaklaşabilmesini sağlıyordu. İçindeki minik sızıyı geri plana atmayı kesmedi. Eve döndüğünde yazılar yazmaya başladı sadece. Hepsi Taehyung'u içeriyor ama bir kere bile onun adını geçirmiyordu. Kalan zamanıysa dersler ve sıkça rastladığı Hawoon'la geçiyordu. Okulun radyosundaydı çocuk. Birçok kişiyle tanışıyordu, üstelik Jimin'le ilgilenmekten ve başkalarının önünde ona övgüler sunmaktan gocunmuyordu. İki kez onun yanında katıldığı radyo programında pek konuşamadı. Ne demesi gerektiğini ve onu kimlerin dinlediğini bilemiyordu. Hawoon bunda da uzaklaştırmadı Jimin'i. Neden uzaklaştırmadığı kısa bir süre sonra yaptığı hamlede kendini gösterdi.

Jimin'i öpmeyi denemişti ama Jimin onu saçmaladığını söyleyerek itmişti. Hayatında biri yoktu, Hawoon birlikte eğlendiği birisiydi ve Jimin tüm bunlara rağmen bir ilişki insanıydı. Bunun Hawoon'da olmadığını görmek için onunla biraz zaman geçirmesi yetmişti. Takılmanın ne kadar eğlenceli olduğunu vurgulamayı asla ihmal etmezdi çocuk. Neyse ki Jimin hala aşka inanan ve Hawoon'un yok olduklarını varsaydığı o insanlardandı. Birkaç ay boyu Hawoon'u görmeyeceği günler böyle başladı.

Kim Taehyung'un da bir radyo programı yaptığını öğrenmek ona Hawoon'u hatırlatsa da hiçbir ilgisi olmadığını fark etti iki radyo programının. Taehyung oldukça içten konuşuyordu, Hawoon'a kıyasla çok daha fazla kişi yazıyordu programın etiketine ve Jimin bir cümlesi okunduğunda nefesinin kesildiğini hissetti. Hawoon onun tüm yorumlarını okurdu ama hiç böyle çarpmazdı kalbi.

"Evet, Jimin demiş ki gitmek istiyorum her yerden. Güzel söz, severim." Gülümsedi, onun göremeyeceğini bile bile dudaklarını kapladı gülümsemesi. Taehyung programı kapatırken hala gülümsüyordu.

***

"Bugünün konusu paylaşmak istediğiniz şeyler. Neyi paylaşmak isterdiniz?"

Jimin kaşlarını çatarak açılan etikete baktı. Herkesin birileriyle bazı hayalleri vardı, insanlar sevdikleriyle kalplerini paylaşmak istiyordu, son sigaralarını, bir dilim pastayı, bir kadeh şarabı. Düşündü, Jimin neyi paylaşmak isterdi? Hayatında paylaşabilecek bir şey var mıydı? Taehyung yanıtların bir kısmını okumaya başlarken onun sesine odaklandı zihni. Parmakları kendinden bağımsız klavyede gezinip yazdığını okumadan gönderdiğinde gözlerini sıkıca kapattı. Saçmaydı yazdığı. Kesinlikle Kim Taehyung bunu okumayacaktı.

"Silsem mi acaba ya?" diye mırıldandı. Taehyung'un sesi yazdığı gönderiyi sayfada bulmadan önce yankılandı kulaklarında.

"Park Jimin, yazılarımı seninle paylaşmak isterdim demiş. E paylaşabilirsin benimle. Mail adresim profilimde var, bana oradan gönderebilirsin." 

Gözleri irileşti. Doğru mu duymuştu? Ne geri alabilir ne de ona sorabilirdi söylediğini tekrar etmesini. Şaşkın gözlerle telefonunu izlemeyi sürdürdü. Taehyung paylaşabileceğini söylemişti. Jimin ona mail atabilirdi. Belki de ona ulaşmanın yolu bu olacaktı. Bir türlü denk getirmeyi başaramamıştı onları, paylaştığı gönderilerde görüyordu hep. Jimin'in okulunun önünden geçiyordu Taehyung stüdyoya gitmek için, çocuk bir kere bile o zamanda okul çevresinde olamamıştı. Bu kadar karşılaşmamak belki de zorlamamasına dair bir işaretti.

Ama diğer işaretler? Yirmilik diş, en sevdiği şarkı, hiç yoktan ortaya çıkan o şarkı cover videosu, kullandığı kelimeler, aşk acısını yaşayışı ve yansıtışı... Jimin sayamayacağı kadar çok tesadüfle, üstelik haftada en az üç kez on dakika aralıkla Taehyung'la aynı yerde bulunarak her şeyden korkar hale gelmişti. Kim Taehyung onun eksik bir yanı gibi olmuştu bu kısa süreye rağmen. Hiç tanışmadığı adamın bu kadar içine değebilmesi mucize gibi bir şeydi, hiçbir şeye hayranlık beslemezdi o. Yaptığı tüm esprilere güldüğü, her hüzünlenişinde üzüldüğü birine dönüşüvermişti.

Yayın bittikten sonra mailini açtı. Seçmek çok zordu ama en çok ona dair olduğunu düşündüğü yazıyı kısa bir notla gönderdi diğerinin mail adresine. Cevap mı atardı, kısa bir süre önce açtığı ve mailde değindiği blogun linkine tıklayıp oraya bir yorum mu bırakırdı bilmiyordu ama umudunu canlı tutmaktan başka bir yolu kalmamıştı.


Mail olayının sonucu ne olacak sizce?

Half of My Soul ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin