ZeynepGndodu741 güzel yorumun için teşekkür ederim 😊🤗❤
🌷
Hayatınız hiç film şeridi gibi gözünüzün önünden geçti mi? Ya da artık yolun sonuna geldim dediğiniz bir an oldu mu? Benim oldu. Kendimi ölüme bu kadar yakın hissetmemiştim hiç.
İlk defa bu kadar savunmasız kalıyordum. Eğer Savaş beni kolumdan çekip kurtarmasaydı, çoktan orada ölmüş olabilirdim. Kollarının arasına hapsedip beni korumuştu, bu da bana bir tür güven sağlıyordu.
Şu an arabayı siper alıp büzüşmüş bir şekilde oturuyorduk. Ardı arkası kesilmeyen silah seslerine yenileri ekleniyordu. Savaş, bana sarılmayı bıraktı ve hafifçe başını kaldırdı.
Bağırarak "sonunda nerede kaldınız lan?" demesiyle adamlarının geldiğini anladım. Bu ateş çemberinden kurtulacaktım. Hafifçe yerimde kıpırdandım.
Savaş, hemen yanıma gelerek "sakın çıkma, otur!" diye emir veren bir ses tonuyla konuştu. "Silahım da yanımda yok, sırf sen korkma diye almadım, Allah kahretsin!" dediğinde belimdeki silah aklıma geldi. Hızla silahı belimden çıkarıp Savaş'a uzattım. "Al, bunu!"
İlk başta şaşkınlıkla gözleri kocaman açıldı, ardından bu şaşkınlık yerini sinire bıraktı ve kaşları çatıldı. Çok uzatmadan silahı aldı ve adamlara ateş etmeye başladı. Aniden silah sesleri sustu. Savaş oturduğu yerden ayağa kalktı, ben de gizlendiğim yerden doğruldum. "Abi, temiz." diye bir ses duydum. Bitmişti sonunda her şey.
Arabalar hızla bulunduğumuz yerden uzaklaşmıştı. Tahminime göre, öldürdüğüm kadının adamları olmalıydılar. Ama bizim burada buluşacağımızı nereden biliyorlardı? Tabi ya! Bizi takip ediyor olmalılardı. Bu beladan nasıl kurtulacağım ben?
Arabadan tutunarak ayağa kalktım. Karanlıktan görebildiğim kadarıyla elleri silahlı 8-9 kişi vardı. Bunların hepsi Savaş'ın adamları mıydı şimdi? Savaş, hepsine kızarak bağırıyordu: "Bulacaksınız lan o şerefsizleri! Bana ateş açmak ne demek, bunu öğrenecekler!" diyerek resmen kükrüyordu. Adamların hepsi hep bir ağızdan "Tamam abi!" demişti.
Savaş'ın gözleri sinirle etrafı tararken beni buldu. Bunun üzerine hızlı adımlarla yanıma doğru gelmeye başladı. Tam karşımda durup nazikçe bir elimi kendi ellerinin arasına hapsedip, "iyi misin?" dedi. Bu hareketini beklemiyordum.
Elimi hızla çekip, "iyiyim, kimdi bu adamlar?" dedim. Savaş, elimi çekmemle kaşlarını sinirle çatmasına rağmen bozuntuya vermedi. Elinin birini hafif uzun olan saçlarının arasına daldırıp çekiştirdi. "Tam bilmiyorum ama..." kelimesini bitiremeden, tam arkamdan "Hamdi abinin selamı var." diye kalın, bir o kadar sert bir erkek sesi geldi. Tam kim bu bağıran adam diye yönümü dönecekken, bir silah sesi patladı.
Sesin gelmesiyle araba hızla asfaltı ağlatarak uzaklaşmaya başladı. Savaş da koşar adımlarla ateş ederek arabanın arkasından gitti. Tüm bunlar olurken, aniden karnımda keskin bir sızı başladı. Elimi hızla karnıma koyup hafifçe bastırdım, elime sıcak bir sıvı geldi. Ne olduğuna bakmak için elime baktım; elim kıpkırmızı kanla dolmuştu.
Ağrı giderek kendini daha fazla hissettirmeye başladı. Ayaklarım daha fazla beni taşıyamamıştı, kendimi yere yığılmış halde buldum. Savaş, beni kollarının arasına alıp bir şeyler söylüyordu ama her şey uğultu gibi geliyordu. Hani insanın kulağı çınlar ya, benim şu anda iki kulağımda da öyleydi.
Savaş'ın sesi, sanki çok uzaktan gelen bir yankı gibi kayboluyordu, ama gözlerimdeki bulanıklıkta onun endişesini görebiliyordum. Hayatta kalmak için savaşırken, aynı zamanda bu acının beni ne kadar zayıf hissettirdiğini de anlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK AŞK: DİLEMMA
Roman pour AdolescentsHızlıca beni kucağına aldığı gibi yatağa yatırdı. "Sen benimsin sadece benim bunu anla artık. Evli olupta karına dokunamamak nasıl bir duygu sen biliyormusun. Bitiriyor bu beni." Ben asla onun olmayacaktım korkarak gözlerine baktım. Ne yapacağımı hi...