Yeni bir bölümle daha karşınızdayım.
Sizce kitap nasıl gidiyor?
Düşüncelerinizi merak ediyorum. 🥰
Birdahaki bölümü ne zaman atarım hiç bilmiyorum. Oylar ve yorum yaparsanız çok ama çok mutlu olurum. İYİ OKUMALAR☺️❤️
Bölüm benden sana gelsin canım Papatyaolmayan güzel yorumların için çok teşekkür ederim. 🥰❤️
🌷
"Oo, bizim uykucu hâlâ kalkmamış!" Birisi durmadan beni sallıyor, bir şeyler söylüyordu. Ses tonundan sabırsız olduğu belliydi. Rüya mıydı?
"Ne derin uykun varmış be kızım, kalk hadi!" Her ne kadar istemesem de yavaşça gözlerimi araladım.
Karşımdaki kişinin yüzü karanlıktan tam net belli olmuyordu. Üstelik uykudan yeni uyandığım için hâlâ sersem gibiydim.
"Ne var, kimsin sen ya?" Sitemle kızıp yorganı başımın üzerine çektim ve gözlerimi tekrar yumdum. Uyumak istiyordum.
Ama yanımdaki kişi buna izin vermedi. Bir anda üzerimdeki tüm yorganı hızla çekip aldı. Soğuk hava vücuduma çarptığında irkilsem de sinirim daha ağır bastı.
"Ne yapıyorsun ya? Ver yorganımı!" diye bağırdım. Sesim uyku mahmurluğuyla çatallaşmıştı. Ancak o, umursamaz bir şekilde omuz silkti.
"Kalk dedim, oyun bitti. Artık uyuşukluk yapmayı bırak!" dedi.
Yorganımı geri almak için çabalarken, Savaş buna izin vermiyordu. Kafamın içi karmakarışıktı. "Allah'ın belası." diye kendi kendime söylenirken, gözlerimi tamamen açtım. Bu hareketiyle bir anda sinirlenmiştim. Yattığım yerden hızla doğrulup oturur pozisyona geçtim. "Ne yaptığını sanıyorsun sen ya?" diye çıkıştım. Tam o sırada odanın ışığı yandı.
Gözüm karanlığa alıştığı için ışık ilk anda gözlerimi kamaştırdı. Ama birkaç saniye sonra ışığa uyum sağladım ve yavaşça gözlerimi açtım. Şimdi etrafı daha net görebiliyordum. Karşımdaki kişi beni yine şaşırtmamıştı; her zamanki gibi kendi havasında görünüyordu.
Savaş, lacivert bir kot pantolon giymişti. Üzerinde bordo, bisiklet yaka bir kazak vardı. Saçları her zamanki gibi özenle yapılmış gibi duruyordu. Alnını hafifçe kapatan saçları, ona farkında olmadan ayrı bir hava katıyordu. Kendime, onun neden bu kadar düzgün ve rahat göründüğünü sorarken, sinirim yerini bir anlığına şaşkınlığa bırakmıştı. Ama yine de içinde bulunduğum durumu düşününce öfkem dinmiyordu.
Başındaki sargıyı da çıkarmıştı, demek ki artık iyiydi. Derin bir nefes alıp ona doğru baktım. "Savaş, deli olduğunu neden her seferinde bana kanıtlıyorsun?" dedim, sinirle.
Kaşlarını yukarı kaldırıp umursamaz bir şekilde cevap verdi. "Seninle bir anlaşmamız vardı, diye hatırlıyorum. Ayrıca evet, deliyim ama senin delinim."
Bu sözleri üzerine oflayıp başımı yukarı kaldırdım. "Anlaşmamızı biliyorum, ama sabahın bu saatinde ne işin var burada?" dedim sitemle.
Kolundaki lacivert kol saatine bakıp rahat bir tavırla, "saat 5. Geç bile kaldım seni uyandırmak için." dedi. Ardından elini düşünür gibi çenesine koyup, alaycı bir şekilde devam etti. "Aslında seni saat 12'de uyandırmam gerekirdi."
Bu cümleyle iyice çileden çıkmıştım. Yanımdaki yastığı hızla alıp ona doğru fırlattım. "Çık git buradan! Dalga mı geçiyorsun? Bir de 12'de kaldıracakmışım oldu paşam! Tamam dediysem kölen olmaya tamam demedim!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK AŞK: DİLEMMA
Teen FictionHızlıca beni kucağına aldığı gibi yatağa yatırdı. "Sen benimsin sadece benim bunu anla artık. Evli olupta karına dokunamamak nasıl bir duygu sen biliyormusun. Bitiriyor bu beni." Ben asla onun olmayacaktım korkarak gözlerine baktım. Ne yapacağımı hi...