16 DARMA DAĞIN

2.7K 66 1
                                    

Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim.
atse854324689
FatihM2
Mavi-Kelebek55
RanaBayrakdar

Yavaş yavaş ailemizin büyümesi beni çok mutlu ediyor♥️☺️

🌷

Baran, kapıda dikilen adamı ilk defa görüyordu. Adam öfkeyle bakarak, sert ve gür bir sesle "sen de kimsin?" diye sordu. Baran bir yandan adama göz ucuyla bakarak onu inceliyordu. Uzun boylu, zayıf yapılı, üzerinde lacivert takım elbise olan oldukça şık biriydi. Bu adamın buraya neden geldiğini merak ediyordu en önemlisi de kim olduğuydu.

Baran bunları düşünürken, adam hızla belinden silahını çıkarıp Baran'ın kafasına dayadı. "Asıl sen kimsin lan? Söyle yoksa Savaş'ın adamı mısın?" diye hırladı. Baran, ilk anda şaşırsada hiç korkmadı; çocukluğundan beri silahlara alışkındı.

Sakin bir ifadeyle adama baktı ve alaycı bir sesle, "kendine güvenin olmayınca, belindekine mi güveniyorsun?" diye sordu. Karşısındaki adam dişlerini öfkeyle sıkmaya başladı. "Kes lan sesini, cevap ver!" diye bağırdı.

Hazar, oturduğu yerden hızla kalkıp belindeki silahı çıkardı ve kardeşine silah doğrultan adama hedef aldı. "Sen kimin kardeşine silah çekiyorsun lan, it?" diye bağırdı. Sesin sahibine kısa bir bakış atan adam, bi anlık dalgınlığının bedelini hemen ödedi; Baran bu boşluğu fırsat bilerek adamın silah doğrulttuğu kolunu kıvırıp onu etkisiz hale getirdi. Adamın suratını duvara dayamıştı.

"Hadi, şimdi de az önceki gibi konuşsana, şerefsiz! Silah bile tutmayı beceremiyorsun, bir de kalkıp bize doğrultuyorsun!" diyerek adamın elindeki silahı aldı. Baran, adamın kolunu sıkıca tutmaya çalışıyordu, fakat adam boş durmuyor, kolunu kurtarmak için çırpınıp duruyordu.

Sonunda bir hamleyle kolunu kurtaran adam, "bırak lan beni!" diyerek hızla Baran'a doğru döndü ve tüm gücüyle yüzüne sert bir yumruk indirdi.

Baran, yüzüne gelen yumruğun etkisiyle birkaç adım geriledi. Yumruk tam burnuna isabet etmişti; burnu kanamaya başladı. Elinin tersiyle kanı silip yumruğunu sıkarak, karşısındaki adama vurmak için hazırlanıyordu ki kapının oradan tiz bir çığlık duyuldu: "Yeter!" sesin geldiği yöne doğru dönüp baktıklarında, İpek'in yanında kaldığı kızların içeriye girdiğini gördüler.

"Kendinize gelin, kesin şu saçmalığı! Mert sende otur." diye bağırdı kızlardan biri. İçeri hızla ilerleyerek araya girdiler. Sonunda, Baran'ın karşısındaki adamın isminin Mert olduğunu öğrenmişlerdi. Hazar, hâlâ öfkesini kontrol edemeyerek lafa girdi: "Ne oluyor lan burada? Bu adam kim? İpek nerede?" Bu soruyla birlikte herkesin dikkati Hazar'a yöneldi.

Melis, gerginliği azaltmak istercesine elini uzatıp ilerideki koltukları işaret etti. "Oturalım, sakin olun, her şeyi güzelce konuşuruz." dedi. Fakat kimse yerinden kıpırdamadı. Baran'ın tek isteği, şu an karşısındaki adamı öldüresiye dövmek ve attığı yumruğun hesabını sormaktı.

Melis, bu kez daha ciddi ve sert bir ses tonuyla, "hadi, geçin oturun!" dedi. Buse hemen koltuğa geçip oturdu, ardından Melis de yerine yerleşti. Hazar, elindeki silahı beline sokup tekli koltuğa geçerek sertçe oturdu. Baran da oturmak için ilerlerken omzuyla bilerek Mert'e çarptı ve kin dolu bir bakış atarak yanındaki koltuğa geçti. En sonunda Mert de istemeyerek oturdu ve ortam tamamen sessizleşti.

Melis, herkesi süzerek anlatmaya başladı: "Şimdi, İpek'in nerede olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Ancak olayların başını biliyoruz ve nerede olabileceğine dair bir tahminimiz var."

YASAK AŞK: DİLEMMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin