25 KOĞUŞ

1K 44 23
                                    

Yeni bölümle karşınızdayım canlarım.

Ben sizler için bir gün belirledim ve o günde bölümü attım. Sizlerde beğenip yorum atın lütfen. İyi okumalar dilerim.

Bu bölüm benden sana gelsin canım @peksmr513 güzel yorumların için teşekkür ederim❤️❤️❤️


Annem kurban olduğum yeter artık ağlama bak ben iyiyim sen iyi ol kendine dikat et ben başka hiçbir şey istemiyorum" telefonun diğer ucundan hıçkırık ve iç çekme sesi beni maf ediyordu.

Anneme her ne kadar iyi olduğumu söylesem de hiç iyi değildim. Ben nasıl iyi olabilirdimki? Benim yüzümden sevdiklerim acı çekiyordum.

Bu olanlardan babamın bile haberi hala yoktu. Hani en son babalar duyar derler ya cidden bu söze artık çok inanıyorum. Annem babama 'kızımı çok özledim onun yanına gideceğim bey' demiş yanıma gelmiş.

Tabi burada İstanbul'da çok uzun duramazdı biliyorum. Burada uzun süre durursa babam şüphelenirdi. Zaten ağebeylerimde burada olunca iyice kuşkulanmış.

Biliyorum eninde sonunda herşeyi öğrenecek ama ne kadar geç o kadar iyiydi çünkü babam öğrendiğinde neler olacağını hayal dahi edemiyorum.

"Tamam kızım ağlamıyorum sen iyi ol yeter ağabeylerin uğraşıyor seni en kısa sürede kurtaracağız" ah benim meleğim bunu derken bile hala ağlıyordu.

"Anne ben masumum bu olanların hiç birinde suçum yok ben ne kendime nede size laf getirecek birşey yapmadım" bunları derken zor tuttuğum göz yaşlarımı akıttım. Akan göz yaşlarımı elimin tersiyle silip annemi dinlemeye başladım.

"Kızım ben sana inanıyorum yavrum ama baban" baban derken durup derin bir nefes almıştı "baban bu olanları duysa nasıl tepki verir bilmiyorum anlatmama gerek yok huyunu biliyorsun" evet biliyordum babamın huyunu.

Zaten töreye, etraftakilere karşı gelip beni okula göndermişti. Beni okula yolladığı için bir çok kişi babama kızmış 'okumaya diye şimdiki gençler gezmeye tozmaya gidiyor hem kız kısmı okurmu' daha neler neler.

Eğer etraf duyarsa babamın yüzünü kara çıkarmış olur, insanlar arasında onu küçük düşürmüş olurdum. Beni gönderdiği için onu gururlandırıp "bak baba kızın polis oldu, milletin dediğini boşa çıkardım" demeyi o kadar çok isterdim ki.

Ama artık bunların hepsi bir hayal olarak kalacaktı. "Biliyorum annem biliyorum herşeyi, anne konuşma sürem doldu kapatıyorum artık kendine iyi bak"

"Sende kendine dikat et yavrum elbet bu günler geçecek kuzum" annemin son sözleriyle telefonu kapatmıştım. Elbet bu günlerde geçerdi be annem.
Ama ben diye birşey kalırmıydı?

Geri koğuşa geldiğimde Sibel elinde cezve kahve yapıyordu. O gün bana hayat hikayesinin bir kısmını anlatan kız. Burada tek konuştuğum kişi oydu. Hareketleri, cana yakın tavrı beni mutlu ediyordu.

"Konuştunmu canım annenle?" Evet anlamında başımı sallayıp ortada bulunan masanın yanına gidip, bir sandalye çekip oturdum. Bulunduğumuz yer 12 ranza , tuvalet, banyo, birde küçük bir mutfak bulunan büyük bir odaydı.

Odanın hemen üst kısımlarına doğru 4 5 küçük pencere vardı. Sırf içerisi aydınlatsın diye yapılmıştı. Dışarıdan bile mahrumduk.

Arada sırada avluya çıkar belli bir süre vakit geçirir, hava alır geri içeriye girerdik. Tabi nasıl havaysa?

4 tarafımız yüksek duvarlarla çevrili, sürekli askerler her hareketini izliyor, ya cidden anlatılmaz yaşanır derler ya öyle bir durumun içindeydim.

YASAK AŞK: DİLEMMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin