23 MERT

1.4K 46 81
                                    

Biraz geç oldu biliyorum canlarım ama anca yazmaya vaktim oldu.

Umarım beğenirsiniz 😇

Güzel yorumlarınızı vede oylarınızı lütfen benden esirgemeyin 🥰

ÎYÎ OKUMALAR❤️❤️

Hiç üşenmeden sırf yeni bölüm atmam için attığın tüm yorumlar için teşekkür ederim cnm denizyildizi2008 bölüm benden sana gelsin♥️♥️♥️





Savaş'ın etrafta sesini duyuyor ama kendisini göremiyordum. Karanlıklar içinde her yerde "ben bunu hak etmedim" diyerek kızıyor bağırıyordu.

En sonunda karanlıkların içinde tıpkı bir karartı gibi ortaya çıkmıştı. O iyiydi sapa sağlam bir şekilde tam karşımda duruyordu. Demekki o gün ölmemiş Koray onu kurtarmıştı.

Onun yanına gitmek için tam bir hamle yapmıştımki! Elini ön tarafa doğru dur işareti yaparcasına uzattıp yanına gelmeme mani olmuştu.

Bunun üzerine olduğum yerde durmak zorunda kalmıştım. "Îyisin ben-ben öldün diye çok korktum o gün" yüzünde hiç bir ifade yoktu. Boş gözlerle bana bakıyordu. Tam konuşmaya devam edecektimki "kes duymak istemiyorum seni" iki elini arkadan birleştirip etrafimda volta atmaya başladı. "Bunca zaman hep sen konuştun artık konuşma sırası bende" tekrardan karşıma geçip tüm heybetiyle durmuştu.

"Evet ilk başlarda suçluydum bunu kabul ediyorum, sana yaptığım bir çok şeyi hak etmiyordun, peki hiç düşündünmü Savaş olmasa ben napardım diye?" Bu sorunun cevabını evet düşünmüştüm. Evimde arkadaşlarımla birlikte eski hayatıma devam ederdim. "Ben olmasam sözde gününü gün ederdin değilmi?" Evet anlamında başımı salladım. Oda bunun üzerine hafif güldü.

Ama bu gülüşü kin ve nefret doluydu "hiçte öyle düşündüğün gibi olmazdı küçük hanım ben olmasam hapiste yada malum yerde olurdun bir çok kez eve tuzak kurdular senin haberin dahi olmadan kaç tane çatışmaya girdim kiminde yaralandım kiminde ölüm tehlikesi geçirdim tabi senin umrunda değil peki ben bunların hepsini ne için kimin için yaptım senin gibi bir değersiz kız için şimdi bir hesap ödeme vakti" ağır adımlarla yanıma gelip elini cebine soktu.

Cebine elini sokması ve hızla bir çakı çıkartması bir olmuştu. Dilim tutulmuş tıpkı bir kurban gibi olacakları yani ecelimi bekliyordum. Çok geçmeden de o ecelim gelmişti.

Savaş defalarca beni kalbimden bıçaklamıştı. Acı içinde yere yığılıp kalmıştım. Ölüm cidden bu kadar basitmiydi? Bu hayatta bu gün var olup yarın yok olmak bu kadar kolaymıydı?

Yüzüme gelen sert tokatın etkisiyle olduğum yerden hızla kalktım. Ne olduğunu neler olduğunu anlamaz bir şekilde etrafima bakınıyordum. Ağlamaktan yüzüme yapışan saçlarımı hafifçe çekip etrafima bakındım. Hemen yanı başımda Hazar ağebeyim ve Baran ağabeyim vardı.

Baran ağabeyim "sonunda be kızım ne ağır uykun varmış deminden beri seni uyandırmaya çalışıyoruz" sesi çok endişeli çıkmıştı.

Ayak ucumda bana öfkeyle bakan Hazar ağebeyimle göz göze gelmiştik. Saçı başı dağınık üzerinde beyaz bir tişört altındada salaş gri renk eşofman altı vardı.

Olayların üzerinden bir hafta geçmişti ama bana karşı olan öfkesi bir gram dahi azalmamıştı. Baran ağabeyimin yaraları bile iyleşmişti. Ama onun kalbinde açtığım yara hala geçmemişti.

Demekki bedene bırakılan yara elbet bir gün geçiyordu ama o kalp kırıklığı ilelebet insanın içinde kalıyordu.

Şaşkınca Baran ağabeyime bakıp "ne oldu dediğinden hiç birşey anlamadım abi ben uyuyordum sonra bir rüya gördüm" ben lafımı bile bitiremeden Hazar ağebeyim araya girdi.

YASAK AŞK: DİLEMMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin