Gözümü alan güneş yüzünden gözlerimi açmıştım. uykumu fazlasıyla almış ve hâlâ uyuma isteğiyle yatıyordum. Kardeşim yanımdan kalkıp gitmişti. Onu okula bırakamamıştım. Bugün ne yapacaktım, nereye gidecektim bilmiyordum tek bildiğim şu an yatıyor olmamdı.
Yatağımdan kalkarak, üzerimi düzelttim. Evde annemin olmasıyla beraber babam da evdeydi.Lavaboya girip soğuk suyla yüzümü yıkayıp, aşağı inmek için merdivenlerin yolunu aldım.
Aşağıdan gelen tartışma sesleri karşısında boğazımda bir yumru düğümlendi.Aşağı iner inmez babamla annemin asık suratlarını görmüştüm.
Birbirlerine karşı kin nefret kusuyorlardı. Hiç evlenmemiş gibilerdi. Bu kadar nefreti neye borçluydular bilmiyordum.Babam ve annemin tartışmalarına son vermesi için boğazımı temizledim.
"Günaydın." dedim.Babam bana bakıp, "Günaydın oğlum, sen uyanmış mıydın?" dedi.
Babam suratıma hiç bir şey olmamış gibi bakıyordu. Elime bir bardak aldım. Sürahiden bardağa su koydum.
"Sabahın köründe neyi tartışıyorsunuz? Sıkılmadınız mı artık?" diye, çıkıştım.
"Baran sen bizi yanlış anlamışsın. Biz evin dekorasyonu hakkında konuşuyorduk. Otur masaya." dedi.
Babam çocuk kandırır gibi bana cevap vermişti. Su bardağını elimden sertçe bırakıp, babamın yüzüne baktım.
"Çocuk mu kandırıyorsunuz? Yeter artık bu tavırlarınız." deyiverdim,sitemle. Arkasından, "Kız kardeşim siz iyi olun istiyor. Ağabeyim desen, sizinle oturmak bile istemiyor. Durmadan tartışma içerisindesiniz." dedim.
"Kendine gel hadsiz! Kiminle konuştuğunun farkına var. Ben senin babanım. Aramızda kaç yaş var unuttun herhalde? Ayıp, senin gibi bir adama böyle kelimeler yakışıyor mu?" diye, sordu.
Annem ortada kimin tarafında dursam diye bakınıyordu. Koluma dokunarak beni sakinleştirmeye, babamı da uzaklaştırmaya çalışıyordu.
"Oğlum benim, sakin ol. Hadi otur masaya, yemeğimizi yiyelim." dedi, annem.
Annemi kırmamak adına masaya oturmuştum. Hiç konuşmadan tabağıma bir kaç şey aldım. Masada yemek bitene kadar sessizlik olmuştu. Babamın suratına bakmak istemedim. İçimdekileri dışarı atmak biraz da olsa kendimi rahatlatma adına iyi olmuştu.
Yemekle oynarken doyduğumu ve iştahımın
kesilmesi sonucunda yemek yeme isteğimin gittiğini fark ettin."Afiyet olsun size." dedim, ciddiyetimi bozandan.
Babam, "Nereye gidiyorsun? Yemeğin daha bitmedi, gel buraya." demişti.
Babamla aynı masada oturduğum her an ona sinir oluyordum. Bu aralar kıl kıl hareketleri vardı. Cümlesine aldırış etmeden odama çıktım. Kıyafetlerimi giymek için kıyafet odasına ilerledim. Üzerime bir saten mavisi gömlek, altıma lacivert pantolonum ve üstüne lacivert ceketimi giyip odamdan çıkmıştım.
Borsayla ilgileniyordum. Arkadaşlarımın ve büyük iş adamlarının genel kazancını sağladığı kumarhaneye giriş yapmak için özel kartlardan birini cebime atıp, gözlüğümü gözüme takıp, evden ayrılmıştım.
Tanıdığım bir kumarhaneye gidecektim. Gideceğim kumarhane yarım saat gösteriyordu. Gizli bir yerdeydi. Herkesin giremeyeceği, polisin aklına bile gelemeyeceği bir yer.
...
Kumarhanenin arka cephesinde durduğumda arabamı park ettim. Yürüyerek ön kapıya ulaştım. Kapının önünde korumalar vardı. Kartımı girişe okutarak, merdivenleri yavaş yavaş indim.
![](https://img.wattpad.com/cover/297308099-288-k427726.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek ve Aşk
Teen FictionGörmek istiyordum. Sadece sevebilmek istiyordu. Her şeyi unutup sana gelmek istiyordum. Koşmak istiyordum, çocuk olmak istiyordum. Ben senin için, bir olmak için, savaş vermek istiyordum. Mesafelere rağmen seni istiyordum. Tüm sorunlarımı çözebilmek...