70 Bölüm: Kelebek Ve İhanet

118 5 0
                                    

(Baran'ın anlatımıyla)

Zaman akıp geçmişti. Saat 19:45'ti. Sinan Bey'in yanından ayrılarak İpek'in yanına istikamet aldım. Fuat beni arabada beklerken kapıyı açarak içeri geçtim.

"Sence aldığım yüzüğü beğenir mi?"

Fuat gülümsedi. "Kesinlikle beğenecektir. Kelebek desenleri çok hoş gözüküyor. Hem özel yapım, hem de Baran İkilem'den hediye." dedi kahkaha atarak.

Önümdeki yola baktıktan bir süre sonra tekrar Fuat'a döndüm. "Bugün evlenme teklifini edelim, sonra işleri hızlandırırız." dedim düz bir ifadeyle. Fuat şarkı açmak için ileri geri yapıyordu. "Ağabeyimin çocuklarını göreceğiz desene," dedi Fuat.

Kumaş pantolonumun cebinde olan, siyah kutudaki yüzüğü elime aldım. Çocuğu bilmem ama İpek'i görmek istiyordum.

Kimse bilemezdi. İpek rüzgarları estirmeye gittiğini. Baran'da onlardan birisiydi.

Fuat'la yol boyunca konuşmamıştık. İçimde bir huzursuzluk vardı ve karanlık çökmüştü. Dün gece yaşanılanlardan dolayı olmalıydı. Her şeyi kenara bırakıyordum çünkü bugün aramızdaki tüm soğuk olan şeyleri geride bırakma günüydü. Eskileri onarırdık, yenilere beraber imza atardık. O gün, bugündü.

...

"Ağabeyim ben kapının önünde beklerim. Bir şey olursa ararsın beni."

Onay vererek arabadan indim. Demir kapıyı iterek içeri girdiğimde, bahçe yolunu geçip salonun camına gelmiştim. Beni gören Efruz Hanım, salonun camını açmak için sürgüleri ittirdi.

"Baran Bey hoşgeldiniz. Ben de şimdi çıkıyordum." dedi.

"Sen nereye?"

Efruz Hanım bir kaşını kaldırarak bana baktı. "İpek Hanım akşam yemeğini hazırlamamı emretmiş. Daha sonra çıkmam gerektiğini söylemiş. Tabii siz isterseniz burada kalırım." dedi.

"Tamam sen çık. Bizi baş başa bırak." dedi.

Efruz Hanım yanıma geldiğinde ayakta dikildi. Gözlerimin içine bakarak bir kağıt uzattı. Elinden kağıdı çekip katlı olan kısmı açtım.

"Masaya geç ve otur. Beni masada bekle. Ayağa da kalkma. Birazdan yanına gelip sana sürprizlerimi vereceğim." yazıyordu.

Yüzüme yerleşen muzip ifadeyle, "Çıkabilirsin Efruz." deyiverdim. Salona doğru geçtiğimde yerlerde birden fazla güller, masanın üzerinde şamdanlar, mum çeşitleri, tabak servis ve arkada en sevdiğimiz şarkılardan birisi çalıyordu.

Özenle hazırlanmış bir ortamdı. Masaya oturduğumda böyle bir ortamın bana hazırlanması huzursuz etmişti. Şu an sadece şarkımızı dinliyor ve onun yanıma gelmesini diliyordum. İstediğim tek şey fazla geçmeden yanıma gelmesiydi. Dünden kalan soğukluğu, aramızdaki tüm enerjiyi arttırmak istiyordum.

Keşke şu an, o da yanında olup bacağına oturabilse ve dudaklarını öpebilseydi. Veda etmektense, bunu tercih ederdi.

Arkadan çalan, "Je Te Laisserai Des Mots" adlı şarkımıza kulak veriyordum. İkimizinde fonunu en beğendiğimiz müzikti. Kalitesi ve kulağa hitap etmesi bizi etkilemişti.

"Buradan sonrasını bu şarkıyla okumanızı tavsiye ederim." - Yazar

Şarkımız tekrarlı çalmaya devam ediyor ve İpek aşağıya inmiyordu. Yaklaşık 10 dakika olmuştu. İçeriye doğru yüksek sesle bağırmıştım.

"İPEK HADİ!"

İpek duyamazdı. İpek, Baran'ı ve Baran'ın sevgisini bırakarak gitmişti. Üzüntüleriyle, yapamayacaklarıyla gitmişti.

Kelebek ve AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin