68 Bölüm: İki'nin Biri

20 0 0
                                    

'Bölüm diğerlerine göre daha uzun olacaktır. Severek okuyunuz. Buraya kadar gelip benimle olan tüm okuyucularım ve dostlarıma teşekkür ederim. Sizi seviyorum❤️

Televizyon başında uyuduğumun farkında değildim. Baran'ın omzuma bıraktığı sıcak öpücükle kafamı ona çevirmiştim. Bugün burada olduğumuz 2. günün akşamıydı.

Baran oturduğum koltuğa oturdu. Sol elini koltuğa doğru, sağ elini omzuma koymuştu. Onunla beraber gelen Görkem depoya gidecek bir şeyler hazırlayacaktı.

"Çok mu yoruldun?" diye sordu. Gözlerimi kapatarak Baran'ın omzuna kafamı iyice yerleştirdim. Gömleğinin yakalarından boynuna doğru giden: Lavantayla karışmış laden otu kokuyordu.

"Biraz yorgunum. Beni bırakıp gidecek misin?" dedim.
Baran saçlarıma ufak bir öpücük kondurdu. Sanki gidecek ve bir daha gelmeyecek de bana söylemiyor gibiydi.

"Burada ilerlettiğim bir kaç tane kent projem var. Onları halletmem ne kadar süre alır inan bir fikrim yok.  Olabildikçe yanında olmaya çalışıyorum." dedi. Yanağına sakince bir öpücük bırakıp, elinden tutarak verandaya çıkarmak istedim. Verandaya kısa sürede çıktığımızda Efruz Hanım arkamızdan gelmişti.

Gülümsedi. "Baran Bey hoşgeldiniz. İpek Hanım sizin yokluğunuzda bir hayli sıkıldı. Bir isteğiniz var mıdır?" dedi.

Kıkırdadığım vakitte Baran bana baktıktan sonra Efruz'a döndü. "Sana mı sardı?" dedi gülümser bir şekilde.

Efruz Hanım gülümseyerek, "Hayır efendim. Saatlerce sizi bekledi."  dedi. Efruz'un samimiyetine karşı güzel gülümsemelerimi yollarken, Baran sırtımda olan elini enseme getirdi.

"Efruz ben bir şeyler yiyemedim. Ağır bir yemek istemiyorum. Bana biraz salata, biraz da kepek ekmeği getir. İpek'e sıcak bir kahve getir." dedi. Efruz başını sallayarak gittiğinde Baran'ın yokluğunda onu ne kadar özlediğimi anlamıştım. Yanaklarına birden çok öpücük kondurduğum sırada beni durdurdu.

"Yeter. Öpücüğe boğdun beni. Gören biri olacak, rezil olacağız." dedi Baran.

"Ne yani insanların sözüne göre mi hareket edeceğiz?" dedim. Sinirlenmiştim. Morelimde bozulmuştu. Bu şekilde davranmasını hakettiğimi düşünmüyordum. Onu saatlerce beklemiş birisi olarak, bu tepki normal değildi.

Baran elimi tuttu. "Hayır İpekcim, şu an sırası değil." dedi. Baran'ın telefonu çaldığı sırada kimin aradığını göstermeden açmıştı. Ayağa kalkarak biraz uzaklaştı. Merakım ağır bastığı içi  verandadan kalktım.

"Alo...evet...daha görüşmeyeceğimizi söylemiştim...ilgilenmiyorum...tepemi attırtma...canım sıkılıyor...bizim için bir gelecek yok...hayır...uzatmayalım...canın yansın istemiyorum...sesinin tonuna dikkat et...yeter." dedi ve telefonu kapattı. Arkasına baktığında beni görmüştü. Herhalde şu an yeter denmesi gereken bir kişi varsa o da bendim.

"Telefonlarımı mı dinlemeye başladın şimdi de?" dedi, dümdüz bir sesle. Yine sinirliydi. Yine birileri onun sinirini bozup, onu saldırgan hale getirtmişti.

Kafamı eğdim. "Sadece mer..." demeye kalmadan beni kesti. Bir adım attı ve dudaklarımı eliyle kapattı. "Merak edemezsin. Benim hayatımı merak edemezsin. Özel bir şey konuşuyor olabilirdim ve sen de bunu duymuş olabilirdin." dedi.

Kendimi haklı çıkarmaya çalışırcasına sinirle yükseldim. "Ne yani? Özel bir konuşman olsa zaten burada açmazsın." dedim.

Baran kolumu yakaladı. "Bir kaç saat yoktum ve sen benim yokluğumda herhalde kiminle konuştuğunu unutmuşsun." dedi.

Kelebek ve AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin