64 Bölüm: Polonya

18 0 0
                                    

Sabah 09.40'a kadar uyuduğumuz vakitte, İpek'in kollarımda döndüğünü fark ettim. Kalkıp yurt dışına bir an önce gidip yerleşmemiz gerekiyordu. Alarmın çalmasıyla kapatıp ayağa kalktım. İpek yatakta derin uykulardayken ben ise duşa girip hazırlanacaktım. Dün gece yatmadan hazırladığım valizimi kenara çekerek banyoya girdim. Hızlıca duşumu alıp, kıyafetlerimi giymek için kıyafet odasına ilerledim.

Koyu kahverengi gömleğim ve altına çıkardığım kareli krem rengi pantolonumu giydim. Rolex Daytona model saatimi takıp, bir de parmağıma siyah bir yüzük yerleştirdim. O arada İpek, yavaş yavaş uyanırken birden kulağına yanaşıp seslendim.

"Hızlı olmalıyız."

İpek gözlerini ovuşturdu. "Ne...Biraz daha...Tamam." demişti.

Sesim gür bir şekilde çıkmıştı. "İpek hadi diyorum." dediğim gibi gözlerini sinirle açtı. Ee uyuyan güzel olma zamanı değildi. Yolculuğumuz vardı. Ovuşturduğu gözleriyle beraber yataktan inmesi bir oldu. Çıkardığı kıyafetlerini ayağıyla iterek iç çamaşırlarıyla banyoya doğru ilerledi.

"Duşa mı gireceksin?" dedim.

İpek yarım yamalak bir şekilde cevap verdi. "Hıhı...sanırım."

"Git ayıl." dedim ve İpek duşa girerken, ben de aşağıya inmeye karar verdim. Uzun koridoru geçip merdivenlerden indikten sonra aşağı gelebilmiştim. Semra Hanım sofrayı kuruyordu.

"Günaydınlar efendim." demişti.

Mutfak adasından bir sandalye çektim. "Günaydın. Bana hızlıca bir sıkma portakal suyu yap içeyim. Zinde kalmak istiyorum." dedim.

Semra Hanım, "Tabii hemen yapayım. Yine her zamanki gibi çok şıksınız." dedi ve gülümsemelerini gönderdi.

Ses çıkarmadan telefonumla ilgilenirken arkadaşlarıma yurt dışına çıktığıma dair mesaj yazmaya başlamıştım.
Semra Hanım portakal suyunu sıkarken ben de Instagram hesabımda geziniyorum. Her an takipçiler, her an hesap paylaşımları, her an güzel insanlar artıyordu.

Semra Hanım portakal suyunu önüme koyduğunda telefonu kapatıp bir yudum aldım. Taze ve vitamin doluydu. Tatlı sevmezdim. Bu yüzden de meyveden istediğim şekeri alıyordum.

"Annem daha kalkmadı herhalde?" diye sordum.

Semra Hanım arkasını hiç dönmeden, "Kalktılar efendim. Ağabeyiniz yol üstünde bir yere gideceklermiş, Begüm Hanım'ı da götürmek istediler. Kız kardeşiniz, Asya Hanım buradalar." dedi.

Kafamı salladım. "Güzel." deyiverdim.

...

Yarım saatin geçmesiyle İpek aşağıya inebilmişti. Üzerine uzun kollu bir siyah elbise giymişti. Beline taktığı ince kemerle güzel bir kombin olmuştu. Siyah topukluları ve beyaz çantası star parçalarıydı. Islak saçları güzel duruyordu. Yaptığı makyaj bile sade ve nude tonlarındaydı.

"Günaydın İpek Hanım." dedi Semra Hanım.

İpek gülümseyerek yanıma oturdu. "Merhaba Semra Hanım." dedi ve heyecanla etrafı izledi. Daha dün ailesini özleyen kıza şimdi ne olmuştu?

"Bir şeyler yedikten sonra çıkarız." dedi İpek.

Ayağa kalktığımda cüzdanımı ve telefonumu mutfak adasının üzerinden aldım. İpek'in kolundan tutarak kaldırdığımda şaşkınlıkla bana baktı. "Ben de bir şey yemedim. Yolda giderken istediğin tüm şeyleri alırız." dedim. İpek arkamdan yürürken Semra Hanım'a seslendim.

Kelebek ve AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin